Efsane Z albümünden “Dondante” ile hüzünlenmeyen, “Holdin’ on to Black Metal” ile yerinde duramayan, “Evil Urges” ile eğlenmeyen, “Circutial” esnasında James’in sesine bir kez daha hayran olmayan MMJ dinleyicisi yoktur. Indie-alternatif rock tarzlarıyla çok ciddi bir hayran kitlesine sahip olan My Morning Jacket yeni albümü ile karşımızda…
2014 yılında MMJ üyeleri, Kuzey Kaliforniya’da okyanusun ve Muir Ormanlarının hemen yanı başındaki Stinson Plajı’nda bir nevi inzivaya çekilir… Bu dönemde pastoral zenginlikten fazlasıyla büyülenen grup, Panoromic House isimli stüdyoda düzinelerce şarkı da yazar. 2015 yılında yayınlanan ve En İyi Alternatif Müzik dalında Grammy’e aday gösterilen The Waterfall’un ikinci bölümü ise temmuz ayında yayınlandı. Ruhani ve sonik yolculuğun devamı niteliğindeki The Waterfall II’yu gün yüzüne çıkarma kararı ise karantinanın ilk günlerinde ortaya çıktı.
İlk bölümden bahsetmek gerekirse, geçmişe bakıldığında The Waterfall -birkaç şarkı dışında- My Morning Jacket tadını tam alamadığınız bir albüm… Ancak “Like A River”, “In Its Infancy”, “Spring” ve “Thin Line”ın hakkını vermek gerekir.
İnsanlığın gidişatına dair
Dünya çapındaki salgın nedeniyle yaşananlardan çok daha önce yazılmış şarkılar, sanki bugünleri önceden anlatır gibi… Dinlerken istem dışı gözlerinizi kapatacağınız, Jim James’in kendisi ile yüzleşmesini anlatan albümün ilk şarkısı “Spinning My Wheels” klasik bir MMJ melodisi ile başlıyor, anı yaşamaktan ve sadelikten keyif almamızı istiyor. “Feel You” gitar soloları ve piyanonun eşsiz tınıları ile büyüleyen, albümde en dikkat çekenlerden… Intro ile anında kendisine bağlayan “Magic Bullet”ta ise bas gitar tüm altyapıyı oluşturuyor, müthiş sololar ile saykedelik bir isyan. Tüm dokusuyla tam bir MMJ şarkısı olan “Wasted” ile 2:25’ten sonra başka bir seviyeye geçiyoruz…
James’in uç vokalleri ile canlanan “The First Time” ile kapanış yapan, hayatımızdan tüm gereksiz detayları çıkarmamız gerektiğini anladığımız, belki de bireyselliği daha da kucakladığımız bu döneme gönderme gibi olan albüm için James şöyle diyor: “Birçoğumuz kendini deyim yerindeyse ‘ayarsız’ hissediyor ve dünyanın daha iyi bir yer olmasını arzuluyoruz. Doğaya ve hayvanlara bakmalı ve onlardan birbirimizi sevmeyi, kabullenmeyi, yola devam etmeyi ve saygı duymayı öğrenmeliyiz…