A password will be e-mailed to you.

Kara komedi Misafir Nefrin Tokyay yönetmenliğinde, Sinem Öcalır, Mert Asutay ve Meriç Rakalar’ın performanslarıyla Ömer Kaçar’ın Galata Perform; Yeni Metin Yeni Tiyatro Festivali (2018) ve Theater und Orchester Heidelberger’de (Heidelberger Stückemarkt Festivali, 2019) ödül alan metnini sahneliyor. Oyun, iletişim ve sosyal etkileşimin derinliğinin azaldığı metropollerde tüketim etkinliği üzerine kurulu yaşantısıyla giderek içe kapanan insanın durumunu ele alıyor. Gündelik sorunlarla başa çıkmaya çabalarken dış dünya ve onun meseleleriyle bağlantısı azalan, egemen düşünce sistemleri ve normlarla uzlaşı sergilerken, içeride çatışmayı gündelikleştiren çekirdek aile üyesi karakterler aracılığıyla ev içi düzene, toplum yaşamına ve bir aradalığa ilişkin klişeleri irdeliyor. 

İnsanın kimlik kategorilerine doğduğu, dünyada ilk atandığı yerdir aile. Bireyi vatandaşa dönüştürecek inşa süreci orada başlar. Normatif aile, üyelerinin mevcut düzenle uyumunu gözeten ve programlayan bir kurumsallıkla yapılanır. İç-dış kavrayışı ailede biçimlenir. İçeride değişime kapalılık yoluyla korunan bütünlük esas olduğundan ‘dışarısı’ öncelikle fiziksel anlamda evin dışını, orada yaşam süren öteki kimseleri ve şeyleri niteler. Bireyin içeride oluşum süreci devam ederken ‘dışarı’ ve ‘öteki’ tanımları iç içe geçer, evdekinden farklı düşünce, kişi, yer ve yaşayışları işaret ederek genişler. Bu bağlamda Misafir’de ailenin ‘ötekilerle’ etkileşimi kontrollü veya rastlantısal, yer yer hükümsüzdür. Bireyin anne, baba ve çocuk olduğu, kişisel olan ve alanın ailevileştiği yaşantıyı betimleyen oyunda aile üyeleri gündelik sorunlardan ve kişisel açmazlardan birbirlerini sorumlu tutar, hemen her konuda birbirlerini muhatap alırlar. Yol arkadaşlığı zorunlu bir refakate, bir aradalık çatışmaya dönüşmeye meyillidir. Çatışma yoluyla bir kritik eşiğe sürüklenen ve oradan sürekli geri gelen vaziyetleriyle Misafir’deki insanlar birbirlerinden kaçınır ve bir aradalığa tutunurlar.

Kimdiniz, hangi öteki?

Misafir anne, baba ve erkek çocuğun mekana girmek için sırada bekleyen izleyicilerle ilgilenip onlara evlerinin salonunda oturacak yer göstermesiyle başlıyor. İzleyiciyi bir ziyarette olduğunu unutmasına fırsat vermeden oyun süresince içeri çeken, ona kendi konumunu (misafir/öteki/izleyici) sorgulaması ve yeniden belirlemesi için alan tanıyan interaktif bir yapı üzerine kuruluyor. Misafirlikle arası iyi olan ve olmayanların, bir bütün olarak izleyicinin orada bulunuşu sebebiyle kendiliğinden belirecek sorularla meşgul olacağını söylemek mümkün. Nereden gelmiştiniz? Kimdiniz, hangi öteki? Öteki değilseniz, kim size ötekidir? Kim kime nerede ötekidir…

Misafirde daha elverişli ekonomik standartları arzulayan fakat onlara erişemeyen anne-baba-çocuk gelecekte kendilerini refaha taşıyacak bir şey olacağına inanmaya ihtiyaç duyar. Mali yükü sırtlandığı için yorulan baba sürekli sinirlenir, diğerleriyse bu duruma tepki gösterir. Eş zamanlı olarak kavga eder, birbirleriyle yeniden ilişkilenirken satın alınacak şeyleri düşünür, yemek yer, haber okurlar. Birlikte objektife poz verme dalaş esnasında gerçekleşir, gülerken ve sarılırken kavga ederler. Diğer yandan ‘sahiplenilmiş ev hayvanı’ Lalo’yu itaat eden kültürlü bir varlığa dönüştürmek için eğitme süreci devam eder. Hane içi yaşam dışarıdan gelmiş Lalo’nun uyması gereken kurallarla sürekli yapılandırılır. Kuralların bir kısmı yalnız kendilerine sığınan Lalo için değil kendileri için de geçerlidir, bu sebeple onları kural gibi algılamaz, rutinin parçası kabul ederler. Kural koyar ve kendi koydukları kurallarla bunalırken Lalo’yu dışlar, birbirlerine sığınırlar.

Varken de öteki yokken de

Oyuncuların hareket kalitesinde Buffon (kara komediyi taşır) ile hayvan davranışları (tüketim toplumu içinde kendine ve metalara yabancılaşan insanın durumunu simgeler) iç içe geçiyor. Hırlama, uluma, havlama, tırmalama gibi ses ve hareket örüntüleriyle öne sürülen insanlar arası yaban dalaş, çatışmacı yaşam pratiğine rağmen kendini uzlaşının kurucusu ve türlerin üstünü varsayan insanın çelişkili düşünce dünyasını aktarır. Misafir’de insan kavga ederken hayvan davranışları sergilese de hayvan gibi yalın ve dolaysız değil, yine kendi gibidir. Buna karşılık Lalo sessizliği ve sabrı ile oradadır. Yalnız insanın konuştuğu dili konuşamadığı için değil yaban olan ve yabana mahal olan aslen kendisi olduğundan çatışmaya kayıtsızdır. Varken de ötekidir, yokken de. İzleyici gibi hem orada bulunur hem de bulunmaz.

Yönetmen Nefrin Tokyay metni ve onun ilettiği düşünceyi ele alırken önceki üretimlerinde olduğu gibi çeşitli yöntemlerle dil yoluyla iletişimin açmazlarını öne sürüyor. Misafir’de metin-hareket ayrılığını ortadan kaldırarak hem İstanbul izleyicisine incelikli bir fiziksel tiyatro örneği izleme imkanı sunuyor hem de söz konusu ses/hareket örüntüleri yordamıyla tür, cins, sınıf ve alemler arası hiyerarşileri göz önüne taşıyarak öteki metaforunu olabildiğince genişletiyor. Böylelikle ‘öteki’ normalin antitezi olmaktan çok izleyiciyi de içine alan bir müşterekler dünyası olarak ortaya koyuluyor.

Sinem Öcalır, Mert Asutay ve Meriç Rakalar’ın performansları izleyiciyle etkileşimi soru-cevap karşılıklılığıyla bağlamaksızın yapılandırıyor. Sinem Öcalır’ın performansı, mekanda andan ana değişen dinamikleri duyumsayışı interaktif bir kurguda katılım göstermemekten yana irade sergileme hakkı bulunan izleyiciyi otonom kılması bakımından etkileyici. Buna karşılık oyunda baba ve erkek çocuk konumları itibariyle Mert Asutay ve Meriç Rakalar’ın performansları izleyici katılımını tetiklemek ya da kasıtla sınırlandırmak konusunda öne çıkıyor. Oyuncuların metnin konu edindiği hiyerarşilerle izleyiciyi burun buruna getirirken izleyici-Lalo-söz-hareket arası olası bir eşitler ilişkisini araştıran performansları, ayrılık ve biraradalıkları oyunun irdelediği toplumsal cinsiyet rollerini ve imajlarını yeniden düşünmek için de aracılaşıyor.

İzleyici ne çatışma ne de uzlaşı anında taraf olamıyor

Yiğit Sertdemir’in tasarım çözümleri oyunun interaktif yapısını öne çıkarıyor. İzleyicinin oturtulduğu formu ile oynanmış -üzerindeki nesneleri düşüşe bırakan- yemek masaları ve masa altında tek renk neonlarla yönetilen ışık izleyicinin hareketine yön vermek ya da onun kendi hareketine yön verme becerisini sınırlandırmak üzere iş görüyor. Büyütülerek yeniden boyutlandırılmış gerçeküstü yemek aparatları, yer yer ikram edilen hazır yiyecekler, keza Başak Özdoğan’ın tasarladığı ve oyuncuların hareket aksında biçimden biçime giren başı bozuk kostümler izleyiciyle diyaloğu oyun süresince kuran diğer bileşenler. Bunlara rağmen müşterekler (izleyici) ne çatışma ne de uzlaşı anında taraf olamıyor. İzleyici bildiği sözlü iletişimin sahnelenen dilsiz, evcilleşmemiş biçimine her nasıl yabancıysa orada bulunan nesneler ve giysilere de yabancı; birinin konuştuğu dili unutması, ya da sürekli satın aldığı yiyeceğe bir gün öylece bakakalması gibi.

Misafir’de insanlar sürekli ürettikleri kurallar ve çatışma içerisinde bir aradalık duygusuna tutunmak için çabalarken gözler bir gün kurtarıcı olarak akılda tutulan, satıldığında elde edilecek parayla apartman satın almayı sağlayacak antika yemek takımına çevrilir. Yemek takımının bulunduğuna inanılan, uzun yıllar içeri girmeye kendileri dahil kimsenin izni olmayan misafir odasının anahtarının nerede olduğunu anımsayan yoktur. Yemek takımı bulunamadığından hırsızlıkla suçlamak için orada bulunan ve bulunmayan kişileri ve şeyleri yoklayacakları bir kargaşa başlar. Lalo suçlu olarak atanır, el ele verip bir ifşa duyurusu kaleme alırlar. Maddi kayıplarından ötürü düştükleri zor durumu tarif ederken sarfettikleri sözcüklerle Lalo biçimler, kimlikler, yer ve yaşayışlara bürünen azılı bir hayalet gibi dilden dile genişler, gazete sayfalarından, ekran görüntülerine ve izleyicinin düşüncesine yayılır.

İç tırmalayan düzensizlik

İsteği bütünlüğünü korumak ve daha iyi koşullarda yaşamak olan ailenin gözünden bakıldığında hemen her şey olabilir Lalo; bir kötü giyimli, okyanus diplerinde yaşayan ancak patolojik bozukluğa yol açtığı bilinen bir bakteri, bir haymatlos, öğrenme hızı ve biçimi diğer çocuklardan farklılık gösteren bir çocuk, yaşlı gibi davranmayan bir yaşlı, şekli şemali düzgün olmayan bitki, bir çift çekik göz, savaştan kaçan sığınmacı, hibrit bir makina, insanın kendi diliyle iletişim kuramadığı hayvan, bir misafir/voyör/izleyici. Hepsi potansiyel suçludur, çünkü oluş veya yaşayışları ‘bizimkilerin’ içini tırmalayan bir düzensizliktir.

Misafir 18 Şubat Salı akşamı Kadıköy Boa Sahne‘de, 28 Şubat Cuma akşamı da Kumbaracı50‘de izlenebilir.

 

İLGİLİ HABERLER

Aziz Nesin DasDas’a geliyor

Robot Pinokyo’nun insan olma hevesi

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 10:36:41