3. Mardin Beral Madra:
“Bienallerde şıkırtılı giyinilmiyor şampanya içilmiyor"
Şu konuya bir açıklık getirelim. Mardin Bienali yapılmadı/yapılamadı, düzenleyiciler o coğrafyadaki olumsuz durumu ve gerekçesini açıkladılar, kamu oyu da buna saygı gösterdi. Ancak, bienal içerik, biçim ve estetik açıdan siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel sorunlara odaklanan eleştiri ve muhalefet içeren, insanları kaderlerini belirleyen olumsuzluklara karşı uyanık olmaya davet eden yapıtlarla donatılmış bir etkinlik; bir eğlence, şenlik ya da festival değil. Bienal açılışına kimse şıkırtılı giysilerini giyip, TV’lere poz vermiyor, şampanya içilmiyor! Gazetecilerin aşağıdaki tür değerlendirmelerde daha bilgili olmaları gerekiyor. Bienallerin savaş ve felaket dönemlerinde yapılması, barış dönemlerinde yapılmasından çok daha anlamlı ve önemli.Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu şu dönemde Sinopale ve 4. Çanakkale Bienali’nin yapılmış olması önemli bir kazanımdır. Mardin Bienali’nin de ertelenerek yapılmasını diliyorum.
Döne Otyam:
"O bölgeyi tanıyınca bienal değil önce insan diyorsunuz"
Beral Madra’ya şunu söylemek isterdim… O bölgeyi tanımak her şeye bedeldir! Oradaki dinamikleri bilmek her şeye bedeldir! Türkiye’nin her yerinde her şartta sanat yapılabilir. Ancak o bölgedeyseniz , o şartları görmüş ve yaşadıysanız önce insan olmayı düşünürsünüz. Önce insana saygılı olmayi düşünürsünüz ve kısaca önce İNSAN dersiniz!
Ayşegül Sönmez:
"Beral Madra muhafazakar konuşuyor ve davranıyor."
Beral Madra her zamanki gibi muhafazakar konuşuyor ve davranıyor. Öte yandan iyi oldu bu sözleri çünkü Mardin bienalinin yapılmama nedeninin iy kavranmadığı bir kez daha ortaya çıktı. Bienal şehrin şartları bienali gercekleştirmeye imkan vermediği için lojistik güçlükler nedeniyle değil kimi zaman önceliği sanata değil hayata vermek gerekliliğinden ertelendi. Beral Madra bir bienali ne sanıyor merak ediyorum. Bienal nihayetinde büyük bir sergidir. Açılışına şıkırtılı da gidilir tıkırtılı da… Mühim olan sözün bitittiği yerde Kobane’de olmaktır. Bazen bir sergiyi yapamamaktır. Değil sanatçı izleyici olmaktan vazgeçmektir. Kurulacak cümleyi bulamamaktır. Bienali kuramamaktır. Bienal bürokratik bir merci değildir ki her savaşta ve barışta demeç versin. Demeçlerden işler sergilesin. İçinden geçtiğimiz günlerin en büyük sıkıntısı bakmayı her koşulda arzulamamız belki de. Bienale de bakalım bienalde işlere de savaşa da savaşın tüm dehşetinin sindiği fotoğraflara da o intihar edene de. Oysa baktıkça bazen parçası oluyoruz. Olmuyor muyuz? Bir de böyle bakalım lütfen.