Indie-folk türünün önde gelen gruplarından olan Mumford&Sons’ın merakla beklenen albümü Babel, inandırıcılığı olmayan monoton banjo ritimli parçalarla hayal kırıklığı yaratıyor.
“2000’li yılları temsil eden müzik türü nedir?” sorusuna vereceğim cevap kesinlikle indie-folk olurdu. The Decemberists, The Avett Brothers, Fleet Foxes, Noah and The Whale, Sufjan Stevens, Kings of Convenience gibi grupların başını çektiği bu türün belki de en önde gelen ismi Mumford & Sons.
2009’da çıkarttıkları Sigh No More albümleriyle büyük başarı yakalayan grup iki senenin ardından Eylül ayında Babel adını verdikleri albümlerini çıkarttılar. Yılın en merakla beklenen albümleri arasında yer alan Babel, maalesef müzikseverlerin beklentilerini karşılamaktan çok uzak. Sigh No More‘da yakaladıkları sound’larının üzerine hiçbir şey eklemedikleri gibi bütün albümü birbirine benzeyen, aynı monoton banjo ritimli şarkılarla doldurmuşlar.
Albüme de adını veren açılış şarkısı Babel adeta geri kalan bütün hızlı ritimli parçaların prototipi niteliğinde. Şarkı sözleri de derinlikten son derece uzak olunca Marcus Mumford’ın şarkı söylerken herhangi bir inandırıcılığı kalmıyor; en fazla üstünkörü bir acıdan bahsettiği hissine kapılıyorsunuz. The Avett Brothers (Carpenter), Laura Gibson (Le Grand), Andrew Bird (Break It Yourself), Grizzly Bear (Shields), Band of Horses (Mirage Rock), Edward Sharpe &The Magnetic Zeros (Here) gibi sanatçı ve grupların birbirinden güzel albümler yayınladıkları 2012’de, Babel’in şimdiden yılın açık ara en çok satılan albümü olmasına anlam vermek zor.
Buna rağmen Babel’da öne çıkan şarkılar orijinal armonileri ve berraklığı ile Ghosts That We Knew ve -anlamsız şarkı sözlerinin üstesinden gelebilirseniz, biraz da olsa tutku barındıran Broken Crown.
Not: 2.5/5.0