Architecture+Design & CERA Ödülleri’nin Türkiye ayağında Yılın En İyi Genç Mimarı seçilen Hakan Demirel, sanatatak.com’un boşluklarını doldurdu.
İstanbul...kürkçü dükkanımdır.
Mimarlığın en iyi tarafı...insanlardan etkilenen ve onları etkileyen taraf olmasıdır.
Mimar olmasaydım...marangoz olurdum.
Büroda çalışmaktan sıkılınca mutlaka…yürürüm.
Çalışırken dinlemeyi en sevdiğim müzik albümü…ya da radyo kanalı... yok çünkü çalışırken müzik dinlemiyorum.
En sevdiğim mimar...Peter Zumthor.
İstanbul’da en sevdiğim mimari tasarımı olan bina...Sedad Hakkı Eldem’in Vehbi Koç Evi.
İstanbul’da en sevmediğim hatta neredeyse bakamadığım bina…lar saymakla bitmez.
AKM deyince aklıma ve gözümün önüne…Vivaldi konseri… gelir.
Gezi deneyimi bir mimar olarak bana en çok ... Türk halkının yeşil alanları amma da çok sevdiğini... öğretti.
Corbusier olmasaydı...okuldayken Villa Savoy maketi yapmazdım.
Unutamadığım roman…Martı çünkü ilk okuduğum romandı.
Okuyamayıp yarısında bıraktığım roman...The Fountainhead.
Evimin tasarımında son derece…zorlandım çünkü insanın kendisi için bir şeyler yapması bir hayli zor.
Mimarlıkta asıl temel mesele...algılayabilmektir.
Gelenekle olan ilişkim…kararındadır.
Modern olmak için...moderni anlamak... gerekir.
Modernist olmak için...moderniteyi anlamak… gerekir.
Türkiye’nin en iyi genç mimarı olarak hayalim...hep ‘genç’ kalabilmektir.
Bina yapmak kadar...iyi tasarlanmış yapılar görmek de.... ilgimi çeker.
İstanbul Modern’de mutlaka ...tarihi yarımadanın... karşısında biraz vakit geçiririm.
Gitmezsem özlediğim şehirlerin başında...New York…gelir.
Mimari tasarımını sevdiğim sanat müzesi kesinlikle...Quai Branly Müzesidir.
Cami tasarlamak...eminim ki çok zevkli olmalıdır.
Ayasofya benim için…İstanbul’daki en nefes kesici yapıdır.
En sevdiğim film…….Çingeneler Zamanı’dır
Dinlemeye doyamadığım şarkı şu sıralar…Entre dos aguas.
Hayatta tek değişmeyen şey...yoktur çünkü değişkenlik kaçınılmazdır.