Erman Akçay illüstratör Lucy Ferra ile konuştu.
Lucy, merhaba. Son zamanlarda neler çiziyorsun, anlatmak ister misin?
Merhaba. Son zamanlarda açıkçası beynimi susturmak için yanımdan ayırmadığım defterleri karalıyorum. Defterlerimi baz alırsak, özellikle bir şeylere odaklandığımı söyleyemem; o an nasıl olması gerektiğine inanıyorsam o şekilde yapmaya çalışıyorum. Ama genel olarak son zamanlarda çapraz anlatım tekniklerine yoğunlaşmış durumdayım. İllüstrasyonu kuvvetlendirecek ya da illüstrasyonla kuvvetlendirebileceğim konular üzerinde projeler geliştirmeye çalışıyorum.
Ülkemizde illüstrasyon sahası genişliyor, sen ne düşünüyorsun?İleri yıllarda, çizerleri daha rahat iş imkanları bekliyor mu?
Genel tabloya baktığımızda, sadece ülkemizde değil Dünya’da değişmekte ve gelişmekteolan bir döneme girdiğimizi görüyoruz. Teknoloji, gün be gün ilerliyor ve bu ilerleyişe görsel anlatım gücünün eklenmesiyle, bizler gibi yazı-çiziyle uğraşan insanlara yeni iş sahaları doğurması kaçınılmaz. Fakat yaşantımızdaki her şeyi çok hızlı bir şekilde tüketmeye başladığımız ve gittikçe bireyselleştiğimiz için, yapılacak her şeyi çok kısa sürede çöp haline getirmeye başlamamız beni korkutuyor. İnsanların değer yargıları değişmekte; onların doyumsuzlukları yapılan işlerin kalitesini de etkileyecektir. Ama tabii kesin konuşmamak lazım..
Bir dönem Leman’da çalıştın, ne tip işler yaptın, biraz bu dönemden bahseder misin?
Karikatür ve mizahtan ziyade çizgi roman, grafik ve illüstrasyona daha yakınsın sanırım, yanılıyor muyum? Yanılmıyorsun, illüstrasyon ve çizgiromana daha yakınım. Leman farklı bir kafaydı. Aynı anda, deli gibi gerilim yaşarken bir taraftan da sinir stresi atabildiğim bir ortamdı. Genelde 3.sayfa ve renklendirme yaptım bazen de her işin adamı oldum. Biraz tembel olduğum için (belki birazdan da fazla), çalışmalarımı temize çekip vermedim. Ama güzel bir tecrübe, güzel bir keyif, toz kokusunu bile özleyebiliyor insan.
Dylan Dog’ı çok sevdiğini biliyorum. Dylan’ı senin için özel kılan nedir?
Dylan’ı özel kılan bir değil onlarca sebep var. Yazsam roman olur belki. Teknolojiyle arasının hep kötü olması, ilişkilerinde dikiş tutturamaması, yükseklik korkusunun olması, sıklıkla parasız olması, inandıklarının ardından koşması onu ‘normalleştiriyor’. Korkuları olan bir ‘kahramandan’ bahsediyoruz aslında. Çoğu zaman kendimle özdeştiriyorum onu. Komik geliyor belki kulağa ama evet ben bir çizgiroman karakterine aşığım ve belki bir gün çizgilerde buluşuruz.
İleriye yönelik planların neler? Ne tip işler yapmak istiyorsun? Engeller var mı?
Engel tanımıyorum. Kafamda çok fazla sorun var ve bunları dışarı çıkartmanın derdindeyim. İnsanlar görsün bilsin derdinde değilim, yeter ki çıksınlar benden ve belki o zaman sıkıntılarımı bir nebze olsun hafifletebilirim. Çapraz sanatların gücüne inanıyorum, illüstrasyonu kağıttan dışarı çıkartmak istiyorum. Tek bir amacım var, insanları rahatsız etmek. Ve ben yola çıktım bile..
LUCY FERRA plus size femme fatale, illustrator.
http://lucyferra.tumblr.com/