A password will be e-mailed to you.

 

Bütün dünyayı etkisi altına alan Covid-19 Korona Virüs salgınına bütün ülkeler genel olarak her açıdan hazırlıksız yakalandılar. Başta sağlık ve ekonomik yapılar olmak üzere sistematik bir plana sahip olunmadığı böylelikle deşifre olmuş oldu. Kültürel açıdan ise deyim yerindeyse kervan yolda bile düzülemedi. Dünya genelinde yaşanan sosyal izolasyon nedeni ile müzeler, sanat galerileri, fuar, etkinlik, açılış vesaire bütün organizasyonlar ya ertelendi ya da iptal edildi. Hepimiz böylesi bir süreci zorunlu yaşıyorken sanatçılar ne yapıyor? Türkiye’den pek çok sanatçı arkadaşımızı sosyal medya hesapları üzerinden takip edebiliyoruz, peki farklı ülkelerde bu süreç nasıl yaşanıyor? Sanat ortamını ve sanatçıları nasıl etkiledi, etkiliyor?

Bu soruları ilk olarak Fransa’dan Onay Akbaş yanıtladı.

ONAY AKBAŞ / SANATÇI / FRANSA

“Atölyemde yarım kalan işlerimi bozup, suçu, karşılıklı birbirimizin üzerine atarak, “kadavrası hiçbir zaman gün yüzüne çıkmayacak faili meçhul” sanat cinayetleri işliyorum.”

 

 1- Küresel olarak yaşanan Covid-19 Corona virüs nedeni ile bütün dünya şu an bir karantina süreci yaşıyor. Üretimin yanı sıra müzeler, galeriler, eğitim kurumları da kapalı… Siz bir sanatçı olarak bu süreci nasıl yaşıyorsunuz?

Ben desenleri mi, okumalarımı hep atölyemin dışında, Paris cafelerinin teraslarında, Anadolu’nun çay bahçelerinde yapagelmişimdir. Benim için atölye sadece doğumhanedir. Resimlerim benim sokak çocuklarımdır. Sokaklarda, teraslarda, bahçelerde, velhasıl hayatın ta içinde kurgulanırlar. Yıllar boyunca bir gün okurum diye biriktirdiğim kitaplarım vardı. Karantina süresince kapaklarını açma enerjim bile olamadı. Okumayı denediklerimi de ancak birkaç sayfa okuyup bırakmak zorunda kaldım. Hapishaneye, hastaneyi, korkuyu tanıyan biri olarak hiç bir dönemimde bu kadar enerji ve motivasyon düşüşü yaşamadım. Atölyemde yarım kalan işlerimi bozup, suçu, karşılıklı birbirimizin üzerine atarak, “kadavrası hiçbir zaman gün yüzüne çıkmayacak faili meçhul” sanat cinayetleri işliyorum. İnsan, hapishanede, hastanede, yoksullukta bile kendini özgür hissedebilir. Bunların hepsini yaşamış biri olarak, bu karantina günleri, sanat yapmanın, kendini ve eser inşaa etmenin bir “Özgürlük” sorunu olduğunu hatırlattığını söylemeliyim. Ben sanat yapma eyleminin bir tür “Terapi” yöntemi olabileceğini kabul etmekle beraber, sanat eyleminin aslen, bir “fikir”in” kişilik temelleri üzerine sanatsal formların inşaa edilme eylemliliğidir. Benim sanat yapmam için gerçek, acil ve geçerli bir “nedenim” olmalı. Açıkçası ben yalnızca, mutlu olmak, stres atmak, korkularımdan kurtulmak için sanat yapmıyorum. Bir fikrin inşaası sorunsalı ile mücadele ediyorum. Gerçek yaşamda yapamadığım herşeyi, “paralel gerçek” düzlemi olan sanatla yapmayı deniyorum. O düzlemin sihirli anahtarı ise göreceli bile olsa “Özgürlük”.

 

 2- Bu süreçte pek çok ülke gerek ekonomik gerekse sosyal yaşam açısından çeşitli önlemler aldılar. Yaşadığınız ülkede sanat ortamı ve sanatçılar açısından destek / önlem / katkı programları hazırlandı mı?

Sanatçılar bu süreci nasıl geçiriyor?

Yaşayıp ürettiğim Fransa’da çok güçlü sanatçılar derneği var ve bu dernek ve sanatçı sendikaları sayesinde sanatçıların sorunları politik karar alıcılar üzerinde etkili olabiliyorlar. Fransa’nın André Malréaux ‘nun Kültür bakanlığı döneminden beri oturmuş bir kültür politikası var. Örneğin profesyonel sanatçılara atölye kiralarını ödeyemezlerse gelirlerine göre bir kira yardımı yapılabiliyor. Eğer o yıl hiç geliri olmaz ise de ayakta kalacak kadar sosyal yardımlar devreye girebiliyor. Örneğin bu karantina döneminde kendi öz elimde sanatçılar derneği ve sendikalarının çabaları sonucu 6 aylık ödememiz gereken vergilerimiz ertelendi, gelir kaybı olduğunu ispatlayan sanatçılara bu süre için 2500 Euro gibi bir yardım yapılacağı kararı alındı. Galerilere, ve sanat kurumlarına gelir kayıplarına göre yardımlar yapılacağı, sanat emekçilerinin işten çıkartılması için maaşlarının karantina süresince devlet tarafından karşılanacağı gibi kararlarla karantina sonrasında ekonomik yıkım yaşamalarını ve dolayısıyla bu sanat kurumlarının kapanmalarının önüne geçmek için ekonomik bir takım tedbirler alındı. Ancak tüm bunlara rağmen gerçek durumu, eğer varsa da yıkımı, karantina günlerinin toz bulutu dağıldığında anlayabileceğiz. Müzeler sinemalar, tiyatrolar, henüz açılmadı ancak en uygun kısa zaman içerisinde tekrar açılacaklarını bekliyoruz. Her zaman gitmesekte, tüketmesekte o tür sanatsal kurumların varlığı, yaşamaları, bir sanatçı için çok yaşamsal ve vaz geçilmez, olmazsa olmazıdır. Bu karantina zamanlarında dijital kendi hükümranlığı bizlerinde gönüllülüklerimiz sayesinde ilan etmiş oldu. Televizyonlara içerik üretenler yerine Youtube’a içerik üretenlerin takip etmeye, insanı karşılaşmalarımızın önemini fark edip en azından dijitalin olanakları yardımıyla birbirimizin dünyasında yerimizi almayı çoğalttık. Dijital üzerinden düşüncelerimizi daha rahat iletir olduk. Karantina döneminde, birbirimizin ve toplumsal sorunlarımızın biraz daha farkına varıp, dijital üzerinden paylaşım ve dolaşımını yoğunlaştırdık, müzisyenler müziklerini, görsel sanatçılar eserlerini, hatta aktörler küçük oyunlarını dijitalin olanaklarıyla paylaşıma açtılar. Yani birbirimize biraz daha dikkat ve ilgi gösterecek zaman ve olanakları keşfettik. Doğaya zorunlu da olsa kendini toparlaması için bir fırsatta verilmiş oldu. Karantina sonunda belki kolay atamayacağımız “korkularımızdan” bir an önce sıyrılabilir, krizin bıraktığı ekonomik ve psikolojik yaraları sarabilirsek belki daha pozitif bir insan profilinin filizlerini görebilmeyi umut ediyorum. Aksi, çok büyük bir yıkımın kapısını aralayabilir.

Öneri: Tüm insanlık her yıl kendine 40 gün zorunlu karantina uygulasa ve doğaya şükran borcu olarak kendini toparlama, yaralarını sarma fırsatı verebilse ve böylece yakın gelecekte Hawking’in dediği “insanoğlu en geç yüzyılın sonunda dünyayı terk etmek zorunda kalacak ” öngörüsü doğru çıkmasa derim.

 

(Yazı dizisi Almanya’dan Timur Çelik, Belçika’dan Ali Cabbar, İtalya’dan Fatih Mika, Avusturya’dan Hüseyin Işık, Bulgaristan’dan Krassimir Terziev ‘le devam edecek)

 

 

 

 

Daha fazla yazı yok
2024-12-03 18:00:58