A password will be e-mailed to you.

Kolombiya’daki konjonktürel durum artık barış sürecinin tekrar devreye girmesini zorunlu kılmış. Böylece konjonktür gerilla liderlerinin masaya oturmalarında önemli rol oynamış. Devletin barış sürecine başlamasının en önemli nedeni de, gerillanın kontrol ettiği topraklarda değerli maden rezervlerinin mevcut olması; altın v.b. değerli taşlar ve petrol. Ekonomi de savaş yüzünden bozulduğu için barışa haliyle ihtiyacı olmuş yeni başkanın…

Kolombiya’daki konjonktürel durum artık barış sürecinin tekrar devreye girmesini zorunlu kılmış. Böylece konjonktür gerilla liderlerinin masaya oturmalarında önemli rol oynamış. Devletin barış sürecine başlamasının en önemli nedeni de, gerillanın kontrol ettiği topraklarda değerli maden rezervlerinin mevcut olması; altın v.b. değerli taşlar ve petrol. Ekonomi de savaş yüzünden bozulduğu için barışa haliyle ihtiyacı olmuş yeni başkanın…

16 Haziran Perşembe günü Hafıza Merkezi tarafından organize edilen panelde “Güney Amerika’da Yüzleşme: Arjantin ve Kolombiya Deneyimleri” konuşuldu ve tartışıldı. Nelson Camila Sánchez tarafından anlatılan Kolombiya deneyimine biraz daha yakından bakmakta fayda var. 

Son zamanlarda Türkiye’deki ağır çatışmalı ve siyasi çekişmeli ortamı da göz önüne alınca, Kolombiya’da şu an devam etmekte olan müzakere sürecinin bazı uygulamalarını adapte edebileceğimizi görebiliriz ya da deneyebiliriz. (Gerçi görülmek, denenmek isteniyor mu, bilemiyorum??).  Yıllar yılı süren şiddet ortamında Kolombiya’nın barışa çok muhtaç bir ülke olduğunu söyleyen Dejusticia’da araştırma koordinatörü, Universidad Nacionel de Colombia’da yardımcı profesör olarak çalışan Nelson Camila Sánchez, konuşmasına başlar başlamaz ağzından çıkan ilk kelime “barış” oluyor.  Sánchez, Kolombiya denilince çoğumuzun aklına uyuşturucu ticaretinin geldiğini, kendi kalesine gol attığı için öldürülen milli futbolcu Escobar ile ilgili bir anısını da anlatıyor. Bu anıdan yola çıkarak Kolombiya’da yıllarca süren şiddetin nedenlerini ve geleceğini anlatmaya başlıyor heyecanlı bir şekilde. Herkesin kendince haklı olduğunu söylediği bu kaos ortamından çıkmak için toplumsal bir konsensüs ihtiyacının olduğunu belirtiyor. 

Kolombiya’daki çatışmalı sürecin 60 yıl önce başladığını ve iki, hatta üç kuşaktır bu şiddetin sürdüğünü söylüyor. Annesi ve babasının gençken şiddet ile tanıştıklarını ve kendisinin de şiddet kültürü içinde büyüdüğünü konuşmalarından anlıyoruz.  Hatta kendi kendilerine soruyorlarmış, “şiddet başlamadan önce Kolombiya nasıldı bir ülke idi diye?”.  İnsanlar barışın ne kadar değerli bir kavram olduğu unutmuşlar anlaşılan. Çok eskiden kalmış bir tecrübe diyorlar barış için. Şiddet o kadar olağanlaşmış ki, barış sözcüğü, kavramı değerini uzun bir süre yitirmiş. Artık insanlar çok da inanmıyormuş barış olacağına. Ta ki FARC gerillaları ile Havana’da devam eden barış görüşmeleri başlayana dek… Şu an yeni yeni umutların yeşerdiğini de ekliyor.

Nelson Camila Sánchez, toplumsal barışın önemini üstüne basa basa vurguladıktan sonra, Kolombiya’nın diğer büyük Latin Amerika ülkelerine göre ortalama bir demokrasisi olduğunu söylüyor. Yani Arjantin, Şili’de yapılan darbelerin Kolombiya’da yapılmadığını, fakat görünürde bir şekilde demokrasisi olduğunu belirtiyor. Latin Amerika kıtasındaki ülkelere göre ne çok yukardayız ne çok dipteyiz diyor. Yani Kolombiya’daki şiddetin anlatılanın aksine diğer Latin Amerika ülkeleri gibi olmadığının altını çiziyor. Fakat Kolombiya’da darbe olmasa da, devletin halka uyguladığı katı tutuma karşı gerilla gruplarının oluşmasına neden olduğunu anlatıyor. Toprak eşitsizliği sorunun kaynağını oluşturuyor. Sánchez, toprak eşitsizliği ve düzensizliği açısından Güney Afrika’yı bile geçtiklerini söylüyor. Halkın yani köylülerin kurduğu gerilla gruplarına karşı büyük sermaye şirketleri de gerillardan kendilerini korumak adına karşı paramiliter gruplar kurmuş. Böylece kokain ticareti için de ideal ortam oluşmuş. Yani anlayacağınız tam bir kaos hali. Tüm bu karşılıklı gerilla ve paramiliter grupların çarpışmasından dolayı ülke ekonomisi bozulmuş ve insanlar ülkenin bir tarafından diğer tarafına göç etmek durumunda kalmışlar. (Sanki Türkiye, çok benzer galiba?). Artık bu şiddet ve acı canlarına tak edince, 2000’li yılların başından itibaren barış görüşmeleri yapmaya başlamışlar. Fakat o dönemler devletin de gerillanın da barış yapmak işine gelmemiş. Her iki taraf da askeri açıdan gücü kendi tekeline almak istiyormuş. Kolombiya halkı da haliyle barış sözcüğü duymaktan sıkılmış. Barışa olan inançlarını önemli ölçüde kaybetmişler. Bu kayıpla ilgili olarak Sánchez, o dönemdeki ülkenin lideri olan karizmatik başkanını (Álvaro Uribe Vélez 2002-2010) sorumlu tutuyor. Hatta Kolombiya halkının genel bir profilinin özetini yaparak, karizmatik bir lider beklediğini, tüm sorunların tek bir adam tarafından çözülmesi beklenildiği algısının güçlü olduğunu söylüyor. (Esasında Türkiye’ye ne kadar benzer bir durum? Biz de kendi “mahallemize” yakın birinin kurtarmasını beklemiyor muyuz?). Sánchez durumu anlatırken hep “karizmatik” lidere vurgu yapıyor.  Bu karizmatik lider askeri çözümü seçerek gerilları ortadan kaldırmak için ülkenin bütçesinin büyük bir bölümünü savunma/güvenlik konseptine harcamış. (Sánchez’in notu:  Kolombiya dünyada ABD’den askeri destek alan 2. ülkeymiş). Bu karizmatik başkan, gerilla grupları ile savaşmak için paramiliter gruplarla iyi ilişkileri kurmuş. Hakikatin ortaya çıkmasını ısrarla istediklerini anlatırken, Kolombiya devleti bu konuyla ilgili olarak bazı kanunlar çıkarmış. Kurban yakınları devletin kurumlarına ısrarla baskı yaparak, hakikatin ortaya çıkmasını istemişler. Devamlı devlet kurumlarının kapısını aşındırmışlar, adaleti aramışlar. Tazminat kanununun yürürlüğe konulması için çok uğraşmışlar. Devleti o kadar zorlamışlar ki, üçüncü seviyeye kadar gelmişler. Fakat dördüncü seviye* gelince, devletin gerilla grupları ile barışmak işine gelmemiş. Ayrıca tazminat işi devreye girdiği vakit ekonomik olarak da ciddi bir yük getireceğini düşünmüşler. Bu yüzden, dördüncü kanun fazını bekletmişler ve yürürlüğe koymamışlar. Bunun akabinde barış süreci çok fena çökmüş. Müzakere yapılamamış. Çok kanlı bir döneme girilmiş. (nedense çok benzer??) Devletin o kadar savunma harcamasına rağmen gerillaya silah bıraktıramamışlar. Çünkü silahlarını bırakırlarsa onlarca yıl hapse girecek olan gerillalar, savaşmayı tercih etmişler. Sánchez, 60 yıl hapse girmeyi hiçbir gerillanın göze almayacağını, bu yüzden de, o dönemde silah bırakma şartının olanaksız olduğunu söylüyor. (Bu gerçekliğin de bize bir şeyler anlatması gerekmiyor mu?)

Ardından bu “karizmatik” lider tekrar başkan olmak istemiş fakat tüm güçleri elinde toplamak, yani tek adam olabilmek için anayasayı değiştirmeye çalışmış. (İlginçtir ki, bu noktası da Türkiye siyaseti ile çok benzer). En yakın rakibi ise, kendisinin bir önceki bakanlar kurulu kabinesinde yer alan savunma bakanıymış. Fakat tek adam olmak uğruna seçimi kaybetmiş ve başkanlıktan düşmüş. Yerine savunma bakanı yeni başkan olmuş. 

Eski iktidarın Savunma Bakanı şimdinin Yeni Başkanı (Juan Manuel Santos Calderón 2010- devam ediyor), önceliğinin kurbanlar olduğunu belirterek göreve başlamış. Gerçi bu durum halkta öncesinden bir tedirginlik yaratmış. Çünkü Savunma Bakanı olan kişi barış sürecini nasıl yönetebilir diye soru işaretleri dolanmaya başlamış. Gerilla ile yapılan müzakere ve tazminat konusu ilk başta dışarda kalmış. Yeni başkan sermaye sınıfın çıkarları ve ülkenin ekonomisi adına, gerilla gruplarının yüksek maliyetli olduklarını düşünüyormuş. Burada  Sánchez, yeni başkanın kalbinin ticaret için attığını söylüyor.  (Ticaret=Yeni Türkiye, İnşaat vs..?).  Fakat tüm bunlara rağmen, yeni başkanın temel amacının barışmak olduğunu da ekliyor. Halk artık savaşın, şiddetin kimseye bir faydasının olmadığı hususunda çok net miş. Artık gerilla liderleri de yaşlanmış haliyle. Hatta dünyanın en yaşlı gerilla lideri Kolombiyalı’ymış Sánchez’in anlattığına göre. (Dile kolay 60 sene, yorulmuşlardır herhalde??) Kolombiya’daki konjonktürel durum artık barış sürecinin tekrar devreye girmesini zorunlu kılmış. Böylece konjonktür gerilla liderlerinin masaya oturmalarında önemli rol oynamış. Devletin barış sürecine başlamasının en önemli nedeni de, gerillanın kontrol ettiği topraklarda değerli maden rezervlerinin mevcut olması; altın v.b. değerli taşlar ve petrol. Ekonomi de savaş yüzünden bozulduğu için barışa haliyle ihtiyacı olmuş yeni başkanın.  Şu aralar Havana’da barış süreci herhangi bir akamete uğramadan devam etmekte. 


Değerlendirmeler:

* Müzakere çok zor bir süreç . Hemen sonuç alacağım diye düşünmemek gerekiyor. Bu süreci çok sağlam bir programla yürütmek gerekiyor.

* Tarafların güven problemleri var. Devlet geçmişte çok anlaşma imzalamış fakat yerine getirmemiş. Bu bir sorun.  O yüzden barış sürecinin hiç de kolay olmayacağını söylüyor. Bu yüzden barış süreci çok hassas bir dengede ilerliyor. Eskiye dönmek istemiyorlar.

* İnsan ve kurban yakını hakları evrensel olarak tanınmalı ve tazminatlar yasalarla da desteklenmeli. 

* Silahlar bırakılmalı. Artık silahlı mücadeleye son verilmeli diyor.

* Süreç içinde sabotajcıların bulunduğunu söylüyor. Savaşın sona ermesi onların aleyhine. Çünkü savaştan para kazanıyorlar. Savaşla politika oluşturuyorlar ve savaşın bitmesini istemiyorlar. Bu yüzden, bu gruplara dikkat edilmeli, her ne olursa olsun sürecin bozulmasına izin verilmemeli.

*Toplum olarak gerilla gruplarıyla anlaşma imzalansa bile sonucunda hemen barış gelmeyeceğini de biliyorlar. Sürecin uzun, ilk adımları atmanın çok önemli olduğunu söylüyor. Ve süreci yasal sınırlara çekmenin hayati olduğunu belirtiyor. Amaç barış sürecini başlattıktan sonra sözleşmeyi imzalamaktır. Barışı oluşturmak uzun bir süreçtir ve  gün be gün emek sarf etmek gerekir. 

*Barış belki de bir veya iki jenerasyona mal olabilir. Ama pes etmemeli. Devam etmeli. Umutsuzluğa yer yok.

*Yapılan bu ikinci anlaşmanın kötü sonuçlandırılmaması lazım. Sonuna kadar desteklenmeli.

*Adil bir komisyon kurulup, toprağın adaletli bir şekilde dağıtılması gerekiyor. 


Biterken

Bu tip çatışmalı süreçlerin sonunda her ne kadar çok yasa yapılırsa yapılsın, önemli olan “kalbimizi nasıl değiştireceğiz” sorusu! “Kırılmış kalpleri nasıl onaracağız?”. İnsanlar birbirini nasıl affedecekler?

Sánchez sözlerini bitirirken, doğru bir yolda olduklarını ve üniversiteden iki gerilla arkadaşını bulup “evet bir şeyleri değiştirdik” diyeceği günü hayal ediyor. Ben de soruyorum: “Acaba biz de bugünleri ülke olarak görebilecek miyiz?”

Barış Süreci Hakkında:

* FARC ile hükümet arasındaki barış görüşmeleri Kasım 2012’de Havana’da başladı. FARC ile geliştirilen süreçte Küba ve Norveç garantör, Venezuela ve Şili gözlemci olarak yer alıyor. AB, Çin mali ve politik olarak destek sunmakta. BM Güvenlik Konseyi silahsızlanma sürecini denetlemek için bir gözlemci heyeti atadı. ABD ise özel bir elçi atayarak ve en son Dışişleri Bakanı John Kerry (Obama’nın ABD ziyareti sırasında) taraflarla görüşerek desteğini ifade etti.(1)

* ELN ile başlayacak süreçte ise Küba, Norveç, Venezuela, Şili, Brezilya ve Ekvador garantör ülkeler olacak. Ayrıca Katolik kilisesi de gözlemci bulunduracak.(1)

 

(1)Kaynak: Gazeteci Aykan Sever’in 5 Nisan 2016 tarihli Bianet’teki Kolombiya makalesinden yararlanılmıştır. 

Daha fazla yazı yok
2024-11-05 09:23:59