A password will be e-mailed to you.

“Ve biz filmlerden biliyoruz ki ‘ertelenen umutlar kalbe zarar verir.’”

Çaresizliğe gömülmek değil de meyus hâllere geçiş gibi bir şey Birsen Tezer dinlemek. İçinin ekşimesi değil de içinin geçmesi. İçin eskimesi. “Yeni bir güne, yine bir güne” başlayacak anlamı/takati yitirmek. Yahut hiç bulamamak. Geride bırakmak herkesi. Hüzün. “Hüzün geriye kalandır.”

Biten bir ilişkinin aslında hiç başlamamış olduğu gerçeğiyle yüzleşmek gibi. Yaklaşmak için adım atmak. Adım attıkça uzaklaştığının farkına varmak. Umutsuzluk değil de ertelenen umutlar. Ve biz filmlerden biliyoruz ki “ertelenen umutlar kalbe zarar verir.” Ve biz gene biliyoruz ki umut, umutsuzluğun içindeki bir anlık kıvılcımdır. Parlayan; ama hiçbir dem yakalanamayan.

Bu kadar iyi olmamalı bir albüm. Vurmamalı. Acıyı, aşkı, hayatı, insanları böylesine çıplak/direkt anlatmamalı. Anlatmamalı dediğimiz her şeyi “iyi ki anlatmış” diyoruz işin aslını konuşursak. “Neden kaçmak, nereye koşmak, duramamak ah içten” dizeleri, bir insanın kucağına öylece bırakılmamalı. Ağır. Nereye gittiğimizi bilmiyoruz çünkü. Neden, neyden kaçtığımızı da. Sürekli koşanın yeri, yurdu neresi ola ki! Bilmedikleri tedirgin eder insanı. Bilinemeyen huzursuzluk verir.  Adlandırılamayan da. Kimseyi tanıyamayız. Anlayamayız. Anlamlandıramayız. Ya da belki “bir insanı en iyi sevişirken tanırız.”

Baş döndürücü bir hız bu. Yavaşlamalı. Durmalı. Durup düşünmeli. Zaten Tezer de bunu söylüyor İkinci Cihan ile. “Biraz bekleme zamanı, içine dönüp birikenleri atmak zamanı.” İçeride ölüm var ama. Dışarıda ise hayat yok. Ne yapmalı o zaman? Bu soruları soran şarkıları sarmalamalı öncelikle. Gündelik hayattaki sürati kesintiye uğratmalı kesinlikle. Çünkü hız, düşünmeye fırsat bırakmayacak bir ağdır. O hızı kesmeli. Her anlamda. Tüketmenin, teknik gelişmenin, dikey hareketliliğin ve buna benzer her şeyin. Sonrası bir ihtimal özgürlük. “Özgürlük, kaderi yenebildiğimiz ölçüde vardır.” Kaderimizi yenemeyiz. Özgür olamayız; fakat özgür olmak için çabalayabiliriz.

“Hiç duymadığımız konuşmaları dinlemek.” Çamaşırları ipe asıp rüzgârda kurutmak. Kurutma makinası almaya direnmek. “Hiçbir mecburiyete mecbur olmamak.” Mandalları renk renk ayırmak. Tahta mandalları renkli plastiklerden daha çok sevmek. Çıplak ayakla dolaşmak. Halıya basmak. Beklemek. Yürümek. Çekilmek kenara. Gitmek. “Kendine varmak için gitmek.” Birsen Tezer dinlemek. Diz çöküp inanmak. İnandığını kabullen(eme)mek.
 

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 19:28:00