Emek, Narmanlı’dan sonra Kazlıçeşme’yi gözüne kestiren zihniyetin en büyük destekçisi bir PR şirketi. A&B İletişim mesaisini Kazlıçeme’yi Büyükyalı adlı tosuncuk bir Manhattan’a çevirmeye harcıyor.
1993 yılında Kazlıçeşme‘deki dericilikle ilgili tarihi bölge tümüyle kazınıp, yıkılırken İstanbul Büyükşehir Belediyesi çevre temizliğinden söz ediyordu. Buradaki 350 işyeri taşınırken buradaki tarihi bölgenin bütün dokusu yok edildi. Haliç’te olduğu gibi arada birkaç yapı kaldı. Bu yıkımlar Haliç’teki operasyona benziyordu. Sorgusuz sualsiz, yalnızca deri sanayini desantralize etmek için gerçekleştirilmişti yıkımlar. Ne deniyordu? Kazlıçeşme kötü kokuyor. Koku, mezbelelik gidecek, burası yemyeşil olacak… İlginç olan şey ise Büyükşehir Belediyesi’nin danışmanlarının üniversitelerdeki bilim çevrelerinden olmasıydı.Onlara yapılan yakarışları kulak ardı ediyor, erkin yarattığı hazdan başları dönmüş bir şekilde şehri kazıma operasyonunu destekliyorlardı.
Dericilere de Tuzla organize sanayi bölgesinde atıksu arıtma tesisleri olan yeni bir yer gösterilmişti. Ancak oradaki en büyük ve en eski tabakhanelere sahip olan dericilerin bir bölümü Tuzla’ya gitmedi, işyerlerini kapattılar. Bu tarihi yerleşim alanın kazınması gerekiyor muydu? Hayır. Pekala bir belge olarak korunabilir, bir sanat alanı ya da araştırma merkezi gibi kullanılabilirdi. Ancak Büyükşehir Belediyesi Haliç’te olduğu gibi bu büyük alanı yeşil alan yapacağını ilan etti. Böylece itirazları bastırdı. İtiraz edenlere söylenen şuydu: Kazlıçeşme yeşil alan oldu. Daha ne istiyorsunuz? Böyle mi kalsın?
Şimdi Emek Sineması‘nın müteahhidi Kazlıçeşme’de tekrar karşımıza çıktı. Kazlıçeşme yoğun bir yapılaşmaya açılırken böyle şaşırtıcı işleri kamuoyuna kabul ettirme görevini üstlenen de gene aynı PR şirketi! Güya destek veriyormuş gibi yaptığı sivil toplum girişimlerinin sloganlarını (İstanbul Hepimizin) hiç utanmadan çalıp kullanan, çıkarı için algı operasyonları ile "minareyi çalanlara kılıf hazırlayan" tanınmış bir PR şirketi. Narmanlı, Emek yıkımları… şimdi de Kazlıçeşme projesi…
Hazırladıkları basın bülteni oldukça eğlenceli. Herhalde dünya mizah tarihine geçmek istemişler. Bültenin bir yerinde projenin yenilikçi bir şehircilik anlayışının örneği olduğu belirtiliyor. Bu da yetmiyor başka bir yerde yeni bir şehircilik akımı olduğu iddia ediliyor. PR şirketinin bu iddiası herhalde ciddiye alınıp, akademik çevrelerde epey bir tartışma konusu olacaktır.
Basın bülteninde yer alan fotoğraf bile ürkütücü. Dünya Mirası Listesi’nde bulunan Karasurları koruma havzasının (tampon bölge) hemen dibinde, bu peyzajı tümüyle etkileyecek bir küçük tosuncuk Manhattan planlanmış. Yeni bir şehircilik akımıymış. Doğru dünyanın hiçbir yerinde böyle yağma olmaz.
Tarihe geçecekleri kesin! Bu anlayış olsa olsa yağ lekesi gibi hiçbir boşluk bırakmayan şapşal bir şehircilik anlayışının bir göstergesidir. Halkla ilişkiler şirketlerinin, onlarla işbirliği yapan girişimlerin, mimarların çıkarları uğruna böyle işlere kalkışmaları gerçekten utanç verici.