Ladino. Daha önce böyle bir dilin varlığından haberdar mıydınız? Ladino, Sefarad Yahudilerinin 15. yüzyıldan beri konuştukları dil. Yani bugünkü İspanya, eski tabirle İberya’daki ana dilleri. Ta bugünlere kadar gelen Ladino dili artık kaybolmaya yüz tutmuş durumda. Bunu söyleyen kendi de bir Yahudi olan yazar Mario Levi. Levi Ladino için şöyle diyor: “Şu anki Türkçenin 15. yüzyılda konuşulduğunu düşünün.”
Geçen pazar günü Yahudi Kültürü Avrupa Günü etkinlikleri çerçevesinde İstanbul Neve Şalom Sinagogu’nda çeşitli etkinliklerle kutlandı. 2001 yılından beri Türkiye’de düzenlenen Yahudi Kültürü Avrupa Günü’nün bu seneki teması “Kaybolan Lisanlar” idi. Ladinoyu canlandırmak ve gelen misafirlere tanıtmak maksadıyla geçmişi ve bugünü ile ilgili sunum ve aktiviteler gerçekleştirildi.
‘Judeo Espanyol’ yani halk arasındaki adıyla Ladino diye bilinen dilin, yavaş yavaş kaybolmaya başladığını söylüyor yazar Mario Levi. Ladino, 15. yüzyıl İspanya’sında Yahudilerin kendi aralarında konuştuğu bir dil. Aslında İspanyolcaya çok benzer bir dil olan Ladino, yaklaşık 600 yüzyıl boyunca kendi koruyabilmiş.
15. yüzyılın sonunda İspanya’da yaşanan politik değişiklikler sonrasında Müslümanlarla Yahudiler göçmek zorunda kalmış. Sefarad Yahudileri Avrupa üzerinden o dönem 2. Beyazıd’ın da onayı ile Anadolu’ya ve Balkanlara gelmiş. Özellikle Saraybosna, Selanik, Edirne, İstanbul, Çanakkale ve Bursa’ya yerleşmişler. Ladino geldikleri ülkelerin dilleriyle etkileşerek yaşamaya devam etmiş.
Ladino konuşan genç sayısı çok az. Bugünkü İspanyolcadan fiil çekimi, artikeller ve cümle yapısı dışındaki farklılıklara değinen Levi, Ladino sayesinde Cervantes’in Don Kişot’unu İspanyolca okuyacak kadar öğrendiğini söylüyor ve ana dilin önemine parmak basıyor.
‘El Vapor Esta Yanaşeyando a la Ruhtim’*
Ne kadar tanıdık bir cümle değil mi? Dil yaşayan bir varlık. Hep canlı, hep etkileşim içinde. İnsanlığın birbiriyle olan iletişimde en önemli unsur. Birbirine benzer toplulukların kendi aralarında konuştuğu ana dil daha da kritik bir rolde. Ana dili konuşma ve yazma kabiliyeti kaybolmaya başladıkça, hakim olan kültürün dili insanın bedenini ve aklını ele geçiriyor. Egemenler bu yüzden azınlıkların dilini kendi hakimiyetlerine almak istiyor. Sadece Ladino değil, dünyada ve Türkiye’de diğer tüm ‘azınlık’ dilleri az yada çok hakim kültürün etkisi altında.
Çeşitli konjonktürel durumlar bir dilin kaybolmasına sebep olabilir. Ladino dili de böyle bir sürece sahip. Mario Levi, Ladinonun kaybolmaya yüz tutmasını iki sebebe bağlıyor. Bunlardan biri, 20. yüzyılda Yahudi ailelerin Fransızcaya olan ilgisiymiş. Çünkü Fransızca Osmanlı İmparatorluğu hariciyesinde çok önemli bir yere sahip, hem de Fransızcayı bilenler önemli statüler elde edebiliyormuş. Aileler de çocuklarını burs ve desteklerle Fransız okullarına göndererek, önemli yerlere gelmeleri için teşvik etmişler. Okullarda (Bunların başında Saint Michel geliyor) Osmanlıca, Türkçe konuşmak yasak, öğretmenler dil hususunda çok kuralcı ve katı. Bu yüzden bir süre sonra Fransızca bilen Yahudi eliti ortaya çıkmış ve diğer ana dili olan Ladino konuşanlardan ayrı bir değer görmüşler.
Diğer bir neden de, Cumhuriyet sonrasındaki “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyasının etkili olması. Osmanlı’da Yahudi aileleri, özellikle kadınların belli başlı yerlerde cemaat gibi oturdukları ve aralarından Ladino konuştukları, bakkal, kasap vb ihtiyaçlarını Yahudi tanıdıklarından aldıkları için Türkçeye gereksinim olmamış. Fakat Cumhuriyet sonrası “Türkçe konuş” baskısı ortaya çıkınca özellikle kadınların çok zorlandıklarını, öğrenenlerin de aksanlı konuştukları için Türkler için dalga konusu olduğunu anlatıyor Levi. Hatta bir gün mahallede bir Yahudi’nin aksanlı Türkçe konuşmasıyla dalga geçtiklerini duyduğunda, Türkçeyi çok iyi öğrenip konuşacağı üzerine kendine söz veriyor. Hatta anneannesinin sokakta İspanyolca konuştuğunda çok utandığını üzülerek ve biraz da pişman olarak anlatıyor.
50 yaş altında kayboluyor
Hakim dil politikalarının insanların yaşam ve ruhsal sağlıkları üzerinde yarattığı tahribatın en net örneği olmuş Levi’nin yaşadıkları. Buradan yola çıktığımızda, Ladinoyu 50 yaş ve üstünün artık konuşabildiğini, daha genç kuşaklarda ise kaybolmaya yüz tuttuğunu acı bir şekilde ifade ediyor. Gençler daha çok anneanne, babaannelerinden öğrendikleri kelimeleri hatırlıyorlar, aralarında bazıları da konuşabildiğini söylese de, yeterli olmayacağı görüşünde. Hatta Ladino dilinde bir kitabı da yolda.
Levi, Leyla Erbil ile ilgili bir anısını ekliyor: “Bana bu ışığı, bir konuşmamda, nurlar içinde yatsın çok sevdiğim yazar büyüğüm olan Leyla Erbil vermişti. Konuşmamı yaptım. Leyla Hanım konuşmama gelmiş, karşımda duruyor ve beni dinliyor. Gurur duymuştum. Sonra çıkıp bana ‘Neden ana dilinizde yazmadınız’ diye sordu. ‘Önce yazsaydım bile kim okuyacak, sonra da kim basacak’ diye cevap verdim. ‘Haklısınız’ dedi. Ama artık virüs benim içime girmişti.”
Ladino dilinin yaşatılması üzerine çalışmalar yapılıyor. Konuda öncü isimlerden biri olan Rita Ender, ‘Las Ultimas Palavras (Son Sözcükler)’ adlı bir belgesel yapmıştı. Bu belgeselde genç kuşak Yahudilerin Ladino ile olan ilişkisini anlatıyor, ne derecede dili bildiklerini sorguluyordu. Tüm bu çalışmalar dilin ölmemesi, yaşaması üzerine idi. Mario Levi de, yine de bu dilin yakın bir dönemde öleceğini, ilerde konuşulmayacağını iddia ediyor her ne kadar kendi ana dili olsa da.
Bir hakimiyet meselesi mi?
Günümüzde Türkçe ve İngilizcenin hakimiyeti yüzünden birçok azınlık dili konuşulmaya konuşulmaya kayboluyor. Bu durum Türkiye’de en fazla konuşulan ikinci dil olan Kürtçe için de geçerli. Ermeni ve Rumlar da aynı dert ile boğuşmakta. Genç kuşaklar Türkçe ve İngilizcenin kendi gelecekleri açısından daha önemli olduğunu görse de kaybolmaya yüz tutmuş dilleri kendi öz topraklarında yaşatmaya çalışmak, aynı zamanda her vatandaşın sorumluluğu. Ladinonun önemini gelecek Yahudi kuşaklarına aktarabilmenin yolu da, bu fedakarca çalışan insanlara destek olabilmekten geçiyor.
Ladino dilini merak edenler ve müziklerini dinlemek isteyenler aşağıdaki grup ve şarkıcıları inceleyebilirler:
Janet – Jak Esim
Los Paşaros Sefaradis
Estreyikas d’Istanbul
Yasmin Levy
*Ladino dilinde bir cümle. Türkçesi “Vapur rıhtıma (iskeleye) yanaşıyor.” Mario Levi’nin konuşmasından alınmıştır.