“Kadınların Üniversitede 100 Yılı-İnas Darülfünun /Kadın Üniversitesi” sergisi, Osmanlı’nın feminist ve devrimci kadınlarının hak mücadelesi penceresinden kadınların üniversiteye giriş sürecine bakıyor…
Türkiye’de modernleşme deyince akla gelen ilk imaj kadınla ilgili değil midir genellikle? Sadece Türkiye’de değil aslında dünyanın neresine giderseniz gidin kadının kamusal alandaki varlığı ve görüntüsü size o ülkeyle ilgili iyi kötü bir ipucu verir. Cumhuriyet Türkiye’sinde kadın olmak ise başlı başına derin bir konudur. Kadının toplumsal statüsü, seçme ve seçilme hakkı, çalışma özgürlüğü gibi temel insani özgürlüklerini Batılı, modernleşmeci Cumhuriyet devrimlerinin ardından elde ettiğine dair yerleşmiş bir kabul söz konusudur Türkiye’de. Oysa bu topraklarda kadın hareketinin kökleri Cumhuriyet’ten çok daha önceye uzanmaktadır. Sabancı Üniversitesi ve İstanbul Kadın Müzesi işte bu çok bilinmeyen döneme bir perde aralayarak önemli bir sergiye imza atıyorlar birlikte.
Serginin zamanlaması da manidar. Osmanlı kadınının yükseköğrenime adım atmasının 100. yılı nedeniyle açılan sergi “Kadınların Üniversitede 100 Yılı – İnas Darülfünunu / Kadın Üniversitesi 1914 – 1919” başlığıyla Yunanistan Başkonsolosluğu Sismanoglio Megaro’da yer alıyor. Sergi, kadınların üniversiteye başlama öyküsüne, yükseköğrenim hakkını elde etmek için denedikleri yöntemlere, kadın üniversitesi gibi deneyimlere örneklerle bakıyor.
Serginin en dikkat çekici başlıklarından birini de Osmanlı modernleşmesi ve kadın hareketinde çok önemli bir rol oynayan Kadınlar Dünyası dergisi oluşturuyor. II. Meşrutiyet döneminde yayın hayatına başlayan bu derginin en önemli özelliği yazar kadrosunun ve yöneticilerinin kadın olması. 12 Eylül 1914´te Osmanlı İmparatorluğu’nda kadınlar yüksek eğitim yapma hakkı kazanıyor. Türkiye’de kadınların üniversiteye girebilme hakkını kazanmalarında en önemli paylardan biri de günümüz feminist kadın dergilerinin büyükannesi sayılan, Kadınlar Dünyası dergisine ait.
Nuriye Ulviye Mevlan, şahsi servetini kullanarak bir grup kadın hakları aktivisti ile birlikte çıkardığı derginin ilk sayısında dergiyi neden çıkardığını şöyle anlatıyor: “İlerlemek ve yükselmek için hem pratik cesaretin hem de ruhsal cesaretin, başka bir deyişle çağdaş kişiliğin önemi konusundaki düşüncelerim artık iyice olgunlaşmıştı. İçinde yaşadığımız uyanış devrinin ve kurulan toplumun temelini oluşturan sosyal bilimlerin ışığında, (kadınların ilerlemesi için) gerekli olan (adımları) cesaretle gerçekleştirecek bir gazete çıkarmaya giriştim.”
‘’Kadınlık hukuk ve menâfi’ini müdâfa’a’’ yani kadın haklarını ve menfaatlerini savunan dergi, 113. sayısından sonra hem Arapça hem de Latin harfleriyle basılıyor. Yazar kadrosunda gayrimüslim ve azınlıklara mensup çeşitli kadın yazarların da bulunduğu dergi, yayın hayatına başlamasının hemen ardından İstanbul’da görev yapan bazı yabancı basın temsilcilerinin ilgi ve ziyaretlerine mazhar oluyor. O sıralarda yerli basında çalışan erkek muhabirler ise sessizlik içinde kadın meslektaşlarını izlemekle yetiniyorlar.
Kadın Üniversitesi’ne giden yol
Öte yandan, Kadınlar Dünyası’nda “Biz de maarif vergisi veriyoruz” diye yazan kadınlar, yüksek eğitimden yararlanmayı kadının en doğal hakkı olarak tanımlıyor; yüksek eğitim taleplerini entelektüel ve siyasi otoritelere iletiyorlar. Bu sayede derginin başını çektiği, yüksek eğitim hakkının kadınlara tanınması için her kesimden kadının katıldığı bir kampanya başlatılıyor. Dergideki tartışmalar ve etkili lobi çalışmaları, 7 Şubat 1914’te Darülfünun (üniversite) tarihinde ilk kez kadınlar için konferanslar düzenlenmesini sağlıyor. Bu konferanslar Türkiye’de kadınların yükseköğrenime katılmaları sürecinin başlangıcı oluyor. 12 Eylül 1914’te bugün yerinde Fen ve Edebiyat Fakülteleri bulunan, Zeynep Hanım Konağı’nda, kadınlar için edebiyat ve fen bölümlerinden oluşan İnas Darülfünunu, yani kadın üniversitesi açılıyor.
4 Nisan 1913 ve 21 Mayıs 1921 tarihleri arasında çıkardığı Kadınlar Dünyası dergisi, bugün kadınlar için çalışan sivil toplum kuruluşlarının da belki nüvesi sayılabilecek bir örnek. Zira bu dergi bünyesinde, kendilerine ‘’İnkılapçıyız’’ diyen kadınlar eğitim ve çalışma gibi alanlarda hak elde etme politikaları geliştiriyor; hatta sadece kadınlar için işyerleri kuruyorlar.
“Kadınların Üniversitede 100 Yılı – İnas Darülfünunu / Kadın Üniversitesi 1914 – 1919” sergisi 21 Aralık’a dek sürüyor. Kadınların üniversiteye adım atma sürecinde büyük ölçüde Kadınlar Dünyası dergisi etrafında şekillenen mücadeleyi anlamak için kaçırılmayacak fırsat…