A password will be e-mailed to you.

Barlas Özarıkça’nın Ters Adam’ı döneminin ve zamanının ötesine taşımıştı. Peki Kaçkınlar Kahvehanesi’ni Ters Adam’la kıyaslayacak olursak ne çıkar karşımıza? 

Kaçkınlar Kahvehanesi Barlas Özarıkça’nın Ters Adam’dan sonraki ilk romanı. Ters Adam edebiyatın zamansızlığının iyi bir örneğiydi; ilk basımının ardından otuz yıla yakın bir süre geçmesine rağmen Özarıkça’nın gerek dille kurduğu organik bağ gerekse metinler ve karakterler arası çok boyutlu hikâyesi Ters Adam’ı döneminin ve zamanının ötesine taşımıştı. Peki Kaçkınlar Kahvehanesi’ni Ters Adam’la kıyaslayacak olursak ne çıkar karşımıza? Sürpriz mi, hayal kırıklığı mı?

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; Kaçkınlar Kahvehanesi ve Ters Adam içerik ve de biçim olarak birbirlerine benzer romanlar. İki roman da burjuva konformist hayatına karşı çıkan ve bu hayattaki gerçeklik olgusuna demonik bir öfkeyle kafa tutan karakterleri merkezine alıyor. Ters Adam’daki Fahri Tekben ile Fahri Efendi ikiliği Kaçkınlar Kahvehanesi’nde yerini Babür Tayga ile Kemal Kamu’ya bırakıyor. Bazen birbirlerinin yerine geçen bazen de tek seste birbirleri içindeki zıtlıkları ortaya çıkartan bu karakterler metin boyunca onlara eklemlenen diğer karakterlerle de beraber metni şizoid çok sesli bir biçime bürüyor. Bu noktada; iki roman da bilinçten adeta damıtılarak süzülen, dille oynayan onu bozan ve parçalardan tekrar birleştiren şizoid bir anlatıya sahip.

İki kitabın da bir öfke metni olduğunu kabul edersek; Kaçkınlar Kahvehanesi bu öfkeyi fiziksel boyutlu bir eyleme taşımasıyla olay örgüsü bakımından Ters Adam’dan ayrılıyor. Ters Adam’daki Fahri Özben tehdit mektuplarıyla yetinirken Kaçkınlar Kahvehanesi’ ndeki Babür Tayga şehrin ikiyüzlü sığ ilişkilerinden tüketim kültürünün sindiği şehir hayatından kaçarak geldiği Atlantis Oteli’nde bir çeşit ayaklanma örgütlüyor. Öfkesini eyleme taşıyor.

Kaçkınlar Kahvehanesi’nde çok açık bir biçimde konformizm ve tüketim kültürü eleştirisi olsa da metin aralarına sinen yaşlılık hezeyanlarını yakalamak mümkün. Metnin öfkesine eklemlenen o demonik potansiyelin kaynaklarından biri de bu. Yaşlanan bedene duyulan nefret genç bedene duyulan arzuyla birleşince ortaya nefret-arzu çatışmasından beslenen çok sahici bir metin çıkıyor. Üstelik burada yaşlanan bedenin cinselliğini öteleyen örseleyen topluma Marquis de Sade’ı çağrıştıran bir dille başkaldırı var.

Kaçkınlar Kahvehanesi’nin en sorunlu kısımlarından biriyse, metnin “ekonomik boy” hâli. Özellikle de ikinci bölümde Kemal Kamu’nun anlatısı neredeyse sakız gibi uzadıkça uzatıyor. Özarıkça’nın bu kendine has akışkan ve savruk dili Ters Adam’da metne dinamizm katarken burada okuyucuya yer yer baygınlık verebiliyor.

Son olarak, Ters Adam yeniden basıldıktan sonra gelen yorumların satır aralarında çok sık Özarıkça ile Oğuz Atay arasındaki benzerlikten söz ediliyordu. Ancak bu tür karşılaştırmalar başta zihin açıcı olsa da zamanla karşılaştırılan metnin kendi özgünlüğünü kaybetmesine sadece karşılaştırıldığı metin üzerinden anılır olmasına sebep olabilir bu yüzden temkinli yaklaşmak gerek. Ters Adam için de böyle bir tehlikeden bahsedebiliriz. Sahiden de metnin Atay’ı özellikle de onun Tutunamayanlar’ını çağrıştıran çok noktası vardı. Hele de Ters Adam’ın Özarıkça’nın ilk romanı olduğunu düşünecek olursak onun kendine has roman dilini ve dünyasını dönemin edebiyat kanonundan bağımsız tespit etmek güçtü. Ancak Kaçkınlar Kahvehanesi ‘nde bu durum kırılmışa benziyor. Kaçkınlar Kahvehanesi’ nde çok açık biçimde Özarıkça’nın kendi özgün sesini auteur roman biçimini ,kusurlarıyla da beraber, görebiliyoruz.

Başta sorduğumuz sorunun cevabına artık siz karar verin.

Daha fazla yazı yok
2024-11-21 22:24:41