Büyük piyanist, “piyanonun şairi” olarak anılan Hırvat piyanist Ivo Pogorelich çok özel bir eser seçkisiyle 20 Şubat’ta Zorlu PSM’de müzikseverlerle buluşmadan önce sanatatak.com’a 5 dakikasını ayırdı.
Ayşegül Sönmez-Büyük bir piyanist bir gününü nasıl geçirir?
Ivo Pogorelich: Herhangi bir insan gibi.
-Günde kaç saat çalıyorsunuz?
Marakeş’teşim şu anda tatilde. Yeni bir parça öğreniyorum ve günde 8 ile 9 saat arası iki seans halinde çalışıyorum.
-Kaç saat müzik dinlersiniz?
Pratik yaparken dinliyorum zaten.
-Yemek yapar mısınız?
Benim bu konudaki yeteneğim meyva yıkayacak kadar. Yumurta da haşlıyorum ama her nedense her seferinde çatlatıyorum.
-Film, TV dizisi izler misiniz?
Büyük bir zevkle. Bilhassa seyahat ederken…
-Bir rock parçasında hiç dans ettiniz mi?
Hayır.
-En sevdiğiniz Brahms mıdır?
Benim favori bir bestecim yoktur. Klasik müzikte piyano için çok fazla güzel eser vardır.
-Sizi Berlin’de dinlediğimi unutamıyorum. Tarifsiz bir deneyimdi. Siz piyano çalışınızı nasıl tarif edersiniz?
Piyano bir enstrüman. Bütün vaktimi bu enstrümanın doğasını bir adım daha keşfetmek için harcıyorum.
-İstanbul ile ilişkiniz nasıl? Gelmeye tereddüt ettiniz mi?
Çok seviyorum İstanbul’u ve birçok kez geldim. İzmir, Antalya geçen sene Ankara’ya da gittim. Ve zarafetinden, coğrafi konumundan çok etkilendim.
-Piyano, bütün enstrümanlar içinde en politik olan mıdır?
Piyano bütün enstrümanların kralıdır. Diğer bütün enstrümanların sesini ortaya koyar ve onların rengini dinlememize olanak verir.