Ünlü sanatçı ve akademisyen İnci Eviner, yüksek lisans atölyesi yaptığı Kadir Has Üniversitesi’ndeki derslerini bitirme kararı aldı. Sanatçı, kararını “Sanat akademiden dışlanıyor” şeklinde açıklıyor.
İstanbul sanat dünyası için sürprizlerle dolu bir kent. Bir çirkinliğin içinden bir güzellik doğuveriyor. Yıllar önce bir alışveriş merkezi olarak kurulmuş olan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ), hayatımızda en çok yarattığı müzik starlarıyla yer almış, filmlere konu olmuştu! Anadolu’dan sazını kapan buraya gelip ünlü bir şarkıcı olma hayallerini gerçekleştirmek için çırpınıyordu. Hâlâ müzik aletleri de satılıyor, prodüksiyon şirketleri de var ama bir yanda tesettür giyim markaları, bir yanda mefruşatçılar, bir yanda da eskiyip bakımsız kalan ve çekiciliğini kaybeden çarşıda boşalan ve kiralanmayan dükkanlar.
İşte bu boşalan dükkanlar kendilerine Nişantaşı, Maçka dışında yer arayan genç sanatçılara mekân oldu. Saha burada iki lokasyon açtı. En son İnci Eviner’in Kadir Has Üniversitesi Tasarım Yüksek Lisans öğrencilerine yaptırdığı yıl sonu sergi açılışı için cumartesi akşamı öğrencilerin arkadaşları ve sanat meraklıları İMÇ’deydi.
Serginin adı “DES 544” aslında İnci Eviner’in verdiği dersin adı. Ders ise “Performatif Araştırma Yöntemleri Atölyesi” ki bu derste farklı disiplinlerden gelen öğrenciler “sanatın koşullarını, diğer disiplinler ve hayatla olan etkileşimini tartışırken, bilim ve sanatı ayıran duvarları aşarak sanatın özgürleştirici yöntemlerini benimseyerek dinamik bir atölye ortamını mümkün kılıyor” deniyor tanıtımında. İnci Eviner, öğrencilerinin bu atölye çalışmasıyla ders vermeye de veda ettiğini duyuruyor ve sanatın giderek akademik hayattan dışlandığının altını çizerek sergi için “Bu bir veda” diyor!
Kendisi de İnci Eviner’in öğrencisi olan ve sergide Otomatik İroni adlı yapay zeka işi sergilenen Heper Sayar’ın küratörlüğündeki işler Meriç Kara, Zümra Çetinler, Burcu Özgen ve Eren Yıldırım’ın. Tiyatrocu olan Rıza Efe Reis ve üç kız arkadaşının performansı ise aniden başlıyor ve izleyicilerin şaşkın bakışları arasında “Bizim anılarımız yok mu?” sorusunun tekrarlanmasıyla sürüyor.
Heper Sayar’ın işi yapay zekayla gerçekleştirdiği bir çalışma, yapay zekaya “EL” sözü vererek başladığı çalışma, sonunda nasıl Rodin’in Düşünen Adamı’yla sona eriyor, izlemek gerek, yapay zeka ise bundan ileri gitmeyi reddetmiş, bu son çıktıyı kullanmayı da yasaklamış, yapay zeka, yaman zeka!
En çok sevdiğim işlerden birinin Meriç Kara’nın çok basit gibi gözüken ama çok derinliği olan metal ve dal parçalarını birleştirdiği işi olduğunu söylesem? Meriç Kara, ticari bir amaçla üretilmiş metal parçalarına dal parçaları eklemiş ve inanılmaz güzellikte işler çıkmış ortaya! Hele ışık ve gölge oyunlarıyla hemen sanata soyunma arzusu veriyor.
Zümra Çetinler çok daha karmaşık bir işe soyunmuş, Kısırkaya Plajı’ndan topladığı yosunlarla tek kullanımlık plastiklerin yarattığı kirliliği önlemek için kimyevi etkileşimler gerçekleştirmiş. Sergide mekanın ortasına adeta bir laboratuvar yerleştirmiş. Bir tek fokurdayan tüpler eksik!
Eren Yıldırım, topladığı scoter parçalarını bir beton üzerinde birleştirerek bunların kentte yarattığı karmaşa ve kirliliğe dikkat çekerken geleceğin kalıntıları alarak yeniden tasarlıyor. Burcu Özgen müze mekanlarını çağlar arası etkileşime göre yeniden düzenlemeye odaklanarak günümüzden geleceğe köprü kurmayı hedefliyor.
Sergi, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı 5.Blok No: 5541’de 16 Ocak’a kadar izlenebilir.