A password will be e-mailed to you.

35. Avrupa Film Ödülleri’ni İsveçli genç yetenek Ruben Östlund ve ekibi topladı! Akademi üyelerinin genel oylamasına açık olan Avrupa Filmi, Yönetmeni, Senaristi (Östlund) ve Erkek Oyuncusu (Zlatko Buriç) kategorisinde ödüllerin tamamını Hüzün Üçgeni / Triangle of Sadness aldı. Geçen Mayıs ayında Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’yi de kazandığı için Hüzün Üçgeni’ne artık zafer dörtgeni de diyebiliriz zevkten dört köşe de!

Kısa sürede Reykjavik’in simgelerinden biri haline gelen ve modern mimarinin güzel olduğu kadar kullanışlı bir örneği olduğuna tanıklık ettiğimiz Harpa Konser ve Konferans Merkezi’nde 10 Aralık akşamı gerçekleşen tören her yönüyle iyi hazırlanmıştı.

İzlanda sinemasına aşina olan sinemaseverlerin takdir edeceği bir mizahla hazırlanan metinler ve küçük gösterilerle zenginleşti. Avrupa Film Akademisi – EFA’nın bir yıl merkezi olan Berlin’de bir yıl bir başka Avrupa kentinde düzenlediği bu yıl sonu değerlendirmesinde eşitlik ve çeşitlilik mesajları da eksik kalmadı. Özellikle bu sebeple geceye damgasını vuran espri İzlandalı sunuculardan törenin hemen başında geldi: “Aynı Oscarlar gibi, ama bütün filmler yabancı”.

35. Avrupa Film Ödülleri En İyi Film ödülü Hüzün Üçgeni oldu

EFA Erden Kıral’ı unutmadı

Genç sinemacıların başarılarına damgasını vuran heyecan ve enerjinin yanında Marco Bellocchio, Elia Suleiman ve Margarethe von Trotta’nın onursal ödüllerini sarmalayan vefa ve saygı atmosferi,  konuşmalarındaki mizah ve duygusallık, salondakilerin coşkulu alkışları 35. yılında EFA’nın artık İzlanda’dan İsrail’e uzanan devasa bir aileye dönüşmekte olduğunu vurguluyordu. Akademi’nin yeni kurulan Miras / Heritage birimi bu yıl törendeki Anılarına / In Memoriam bölümünü hazırlayarak bir kuşağın artık tarih olduğunu idrak etmemizi sağladı. Lina Wertmüller, Jean – Luc Godard, Irene Papas, Jean – Louis Trintignant ve daha kimler kimler ayrıldı aramızdan. Türkiye’den usta yönetmenimiz Erden Kıral’ı da unutmadı, EFA yönetimi. Yetenekli fotoğrafçı arkadaşımız Muhsin Akgün ricamızı kırmadı; değerli katkısı sayesinde Erden Ağabeyimiz sahnedeki projeksiyondan 29 ülkedeki canlı yayınla sinemaseverlere gülümsedi.

Törenle ilgili tek eleştirim daha önce açıklanan, aralarında Kurak Günler’in kurgucuları Özcan Vardar ve Eytan İpeker’in de bulunduğu Mükemmeliyet Ödülleri sahiplerinin topluca sahneye çıkarılıp hiç konuşma fırsatı bulamamaları oldu. Avrupa’nın en iyi görüntü yönetmenlerinin, yapım tasarımcılarının, kurgucularının spotlar altında hiç olmazsa çalışma arkadaşlarına, destekçilerine bir teşekkür etme olacağı tanınmalıydı.

(Soldan sağa) Özcan Vardar, Eytan İpeker

Hüzün Üçgeni: Bir Avrupa hicvi

35. Avrupa Film Ödülleri töreni o kadar cömertçe hazırlanmış, aralarında şöhretlerin de bulunduğu katılımcılara o kadar hoş vakit geçirten bir etkinlikti ki bir ara kenardan bir Filipinli aşçı ve yamağı da geçince acaba etrafta gizli kamera var da Ruben Östlund, Hüzün Üçgeni’nin devam filmini mi çekiyor diye kuşkulanmadım değil!

Filmi izleyememiş olanlara not düşelim: Hüzün Üçgeni lüks bir yolcu yatı battıktan sonra ıssız bir adaya düşen bir grup zenginin cankurtarana binme becerisini gösterip ilk etapta yiyecek ve su getiren, daha da önemlisi balık tutma ve ateş yakma becerisine sahip olan Filipinli temizlikçi sayesinde hayatta kalmalarını konu alıyor. Tabii bu çok kaba özetin ardında günümüz Avrupa’sına yönelik bir hiciv; sosyalizmin çöküşü, kapitalizmin vahşeti, sınıf ayrımı ve insanın metalaşması hakkında eleştiriler var.

Günümüze tutulan çukur ayna

Östlund ne lafını ne grafik görüntüleri esirgemeden doğrudan o yedikleriniz fitil fitil burnunuzdan gelsin diyor, zengin yat müşterilerine. Marco Ferreri’nin 1973 yapımı Büyük Tıkınma / La Grande Bouffe filminde kapitalizmin tüketim çılgınlığını yemek ve sevişmek eylemlerini taşıdığı grotesk boyutta değilse de ‘dobra dobra’ diyebileceğimiz, görüntü yönetiminde de genel havasında da özellikle arthouse sinemanın inceliklerinden kaçındığı mizahı da retoriği de bilinçli olarak karakterlerine uygun derecede kaba ve yüzeysel olan bir tarzı tercih ediyor bu filmde.

Yönetmenin önceki filmleri Turist ve Kare’deki derinlik yok Hüzün Üçgeni’nde. Eleştirdiği seçkinciliğin sanata yansımasını da önlemek için filme dair hiçbir şeyin sofistike olmaması fikrini uygulamış, belli ki… Çok rahat izlenen ve sık sık güldüren, bittiğinde pek de incelikli değildi dedirten, öte yandan birçok argümanı aklımıza takılıp kalan, tartışmaya devam edip peki nasıl olmalıydı diye sorduran bir film Hüzün Üçgeni. Bu kadar çok ve büyük ödül verilince beklentiler yükseliyor kuşkusuz, ama bunları bir yana bırakıp günümüze ve bize bir zamanlar Aristofanes, Shakespeare ya da Moliere’in yaptığı gibi görünenleri büyüten bir çukur ayna tuttuğu da aşikar…

Bugüne dek Türkiye’de sonbahar festivallerinden esirgenen ilk Altın Palmiyeli film olan Hüzün Üçgeni, Türkiye’de sanırım şu an tek salonda günde iki seansta gösteriliyor. Zaten az salonda gösterime girdi, buna yüksek bilet fiyatlarını da eklediğimizde yeterince izleyiciye ulaşamadı. Belki en üst kategorilerde dört EFA ödülü üzerine dağıtımcı firma pazarlama politikasını ve korsan yayın denetimini gözden geçirir ve ideolojik kutupların çöküşüyle birlikte tek geçer -izm’in oportünizm olduğunu zamanımızı anlatan Hüzün Üçgeni kitlesine ulaşır.

35. Avrupa Film Ödülleri listesi

Film

Hüzün Üçgeni / Ruben Östlund

 

Belgesel

Mariupolis 2 / Mantas Kvedaravičius

 

Yönetmen

Ruben Östlund / Hüzün Üçgeni

 

Kadın Oyuncu

Vicky Krieps  / Korsaj

 

Erkek Oyuncu

Zlatko Burić / Hüzün Üçgeni

 

Senarist

Ruben Östlund / Hüzün Üçgeni

 

Keşif Ödülü – Prix FIPRESCI
Small Body /  Laura Samani

 

Komedi

The Good Boss / Fernando León de Aranoa

 

Canlandırma

No Dogs or Italians Allowed / Alain Ughetto

 

Kısa Film
Granny’s Sexual Life – Urška Djukič & Émilie Pigeard

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 10:25:40