Her şarkı bir isyandır. Her isyan da bir şarkı. Alain Matalon, dünden bugüne isyanın şarkılardaki izini sürdü?
Dünyanın dört bir yanında devam eden protestolar kendilerine her gün yeni yeni metodlar geliştirip nerdeyse post-modern bir hale gelseler de, protestocular eylemlerin vazgeçilmezi olan protest müzik seçimlerinde klasik tarzdan vezgeçemiyor. Örneğin, Türkiye’de kitleler yürürken Duman’ın Eyvallah’ı yerine Grup Yorum’un “Çav Bella”sını tercih ederken, Yunan protestocular da aynı Türk komşuları gibi Nick Cave’in Yunanistan protestoları için yazdığı Lightining Bolt (Yıldırım)’a yüz vermeyip, “El pueblo unido jamás será vencido” (Kenetlenmiş Halk Yıkılmaz) ve “To Tragoudi Tis Plateias” (Meydan Şarkısı) gibi klasiklerle yürüyorlar. Bazı protestocu halklar müzik konusunda biraz daha yenilikçi olsalar da (Brezilya “gerçek devrim, devrim müziğinde de devrimi amaçlamalıdır” diyerek ülkenin geleneksel eylem müziği olan “O bêbado e a equilibrista” (Sarhoş ve cambaz)’a direnip, yeni bir araba reklam müziği olan “Vem Pra Rua” (Sokağa Gel)’i protestolarının resmi marşı haline getirmeyi başardı) bunlar genelde istisna. Protestocular konu müziğe geldiğinde gelenekçiler, orası kesin. Peki bu gelenek nereden geliyor?
Müziğin bir protesto aracı olarak kullanılmasının tarihi aslında çok eskilere (ve tabii ki günümüzde de bu iki kavramı en ustalıkla birleştiren halk olan İngilizlere) dayanıyor. 1381 yılında İngiliz köylülerinin feodal yapıya karşı başlattığı ayaklanmada kullandıkları The Cutty Wren gizli protest mesajlar içeriyor. İngiliz Rönesans bestecisi William Byrd 16. yüzyılın sonunda yazdığı kimi motetlerinde Protestan bir ülkede yaşadığı için saklamak zorunda olduğu Katolik inanışına ait öğeleri eserlerinin içine gizlice yerleştirerek bir yandan dindaşlarına mesaj verirken, bir yandan da 1. Elizabeth İngiltere’sinin Katoliklere uygaladığı zülumu [edebildiği kadar] protesto etmeyi başarmış. Protest müziğin günümüzdeki kullanılışına daha yakın örnekler ise 19. Yüzyılda filizlenmeye başlıyor. Mesela Verdi’nin Nabucco operasındaki Yahudi Köleler Korosu 19. Yüzyıl ortalarında İtalya’nın birleşmesine karşı savaşanlar tarafından marş olarak kullanılmıştı.
Yıllar ilerledikçe ve halklarda biliçlenmesi arttıkça müziğin bir protesto aracı olarak kullanılması da buna paralel olarak arttı tabii . Shostakovich’in bir çok eserinde kimi zaman gizli kimi zaman ise açık seçik bir başkaldırıya rastlamak mümkün. Bestecinin 1944’de, hem Stalin’in hem de Hitler’in Yahudileri büyük bir hızla katlettiği bir dönemde, yazdığı 2. Piyano Trio’su aslında durumun vehametini anlatmak için bestelenmiş. Stalin bu eseri içerdiği Yahudi halk müziği temaları sebebi ile yasaklamış ama son gülen Shostakovich olmuş: diktatörün ölümünden sonra yazdığı 10. Senfonisi’nin Scherzo bölümünde Stalin’in acımasız ve zalim karakterini anlatmış. Klasik müziğin protestocu kimliğine ait örnekler Chopin’in Devrim Etüdü’nden, Beethoven’ın (aslında “Neşeye” değil “Özgürlüğe” Övgü bölümünü içeren) 9. Senfonisi’ne ve Frederic Rzewski’nin Şili’li direnişçilere destek olmak amacı ile yazdığı El pueblo Unido Üzerine Çeşitlemeler’ine kadar çoğaltılabilir.
Tabii, artık protest müzik denince hepimizin aklına 1960’lara başlayan sivil direnişlere eşlik eden şarkılar geliyor. Folk ve rock türünde, her eyleme uygun sayısız protest müzik örneği var. Bunların bazıları proaktif, bazıları pasif, bazıları ironik, bazıları bariz, bazıları naif, bazıları saldırgan, ve bazıları iyi bazıları kötü. Aşağıdaki En İyi 20 Protest Şarkı listesini hazırlarken de tek kriter “İyi bir protest şarkısının her şeyden önce iyi müzik olması lazım”dan yola çıktım. Bu yüzden de listenin içinde “Give Peace A Chance” ya da “We Shall Overcome” gibi bir ikon olmuş şarkılar yok -her ne kadar kitlesel etkileri büyük olsa da, müzik olarak –en azından bana- pek bir şey ifade etmedikleri için. Yani kısaca son derece kişisel bir liste bu.
En İyi 20 Protest Şarkı
20 – Manic Street Preachers – If You Tolerate This Your Children Will Be Next (1998) Temelinde savaş karşıtı olmaktan ziyade, haksız savaşlara karşı sessiz kalınmaması gerektiğini anlatan bu şarkı kırılgan melodisi ve usta orkestasyonu ile listede.
19 – Dead Kennedy’s – California Uber Alles (1979) Protest punkçı Dead Kennedy’s bu şarkıda bir ütopya olarak başlayıp distopyaya dönüşen hayali bir Kaliforniya hayal ediyor. Eyaleti ele geçiren hippie’ler bir süre sonra kendi faşist yönetimlerini kuruyorlar. Tam olarak neyi protesto ettiği belli olmasa da sinik “organik zehirli gaz” deyimi bu şarkıyı listeye taşımak için yeterli.
18 – Creedence Clearwater Revival – Fortunate Son (1969) Fogerty’nin savaş çığırtkanlığı yapan politikacıların kendi çocuklarını savaştan nasıl kaçırdıklarını anlattığı Fortunate Son’ın mesajı günümüzde de gayet geçerli.
17 – Phil Ochs – I Ain’t Marching Anymore (1965) Dylan ve benzerlerine göre daha gözükara protest şarkılar yazan Ochs, sözlerinde kör vatanseverlikten büyük sermayeye, ayırımcılıktan göstermelik liberalizme kadar her şeye karşı.
16 – Pearl Jam – World Wide Suicide (2006) Eddie Vedder’in GW Bush’un Irak politikasını eleştirdiği WWS politikacıların insanları harekete geçirmekte dini alet etmelerine dikkat çekiyor. Şarkı marş tarzı chorusları ile bahsettiği karamsar konuların aksine oldukça canlandırıcı.
15 – Buffalo Springfield – For What Its’ Worth (1966) Dünyadaki bir çok eylemde arkaplan müziği olarak kullanılsa da aslında bu şarkının çıkışı Los Angeles’ta gece içmeye giden gençlerle polis arasında yaşanan ve şiddetle sonuçlanan yerel bir olaya dayanıyor. Öyle olsa da “Gençler fikirlerini söylüyorlar / Ama çok dirençle karşılarşıyorlar” gibi sözleri her protest vaziyetine uygun.
14 – Sam Cooke – A Change is Gonna Come (1963) Sam Cooke bu şarkıyı yazarken bob Dylan’ın Blowin In The Wind’inden etkilenmiş. Siyah olmayan birisinin, siyahların çektikleri zülumu nasıl bu kadar iyi anlattığına inanamayan Cooke, bu şarkıyı ABD’de ayırımcılığın en üst seviyede olduğu yılda yazmış. Protest müzikte melodinin sözler kadar önemli olmasına gerek olmadığı inanışını da yıkan bir şarkı.
13 – The Clash – Clampdown (1979) Kapitalist sisteme karşı “Fabrikadaki adamlar yaşlı ve kurnaz / Onlara hiç bir borcun yok, kaç git / Hayatının en güzel yıllarını çalmak istiyorlar” sözleri ile karşı duran Clampdown, dinleyenleri konformizme kapılmamaya çağırıyor.
12 – Edwin Starr – War (1970) Herhalde bütün zamanların en popüler protest şarkısı bütünü ile neredeyse sloganlardan oluşan War olsa gerek. Canlı ritmi ve slogan atmaya uygun temposu ile dünyadaki protestocuların söylemeyi en sevdiği şarkılardan biri.
11 – Crosby, Stills, Nash and Young – Ohio (1977) 1970 yılında yaşanan üniversite olayları ve polisin aşırı sert tutumunu ele alan Ohio sözleri kadar Young’ın çelik gitarı ile de hafızalarda yer etti.
10 – Tom Waits – Day After Tomorrow (2004) Waits, uzun kariyeri boyunca politik konulardan uzak kalsa da, 2004 yılında çıkarttığı Real Gone albümünde tam bir savaş karşıtı oldu çıktı. Şarkı herhangi bir belli zamandan ya da olaydan bahsetmiyor, onun yerine bir askerin evine yazdığı mektuptan yola çıkarak savaşın vahşetini anlatıyor.
9 – Bob Marley and the Wailers – Get Up, Stand Up (1973) Bob Marley’nin hemen her sosyal harekete uygulanabilecek ünlü şarkısı Uluslararası Af Örgütü’nün de resmi müziği.
8 – The Specials – Ghost Town (1981) Jerry Demmers’ın İngiltere’deki işsizlik ve polis şiddetine karşı yazdığı şarkı o dönemin gerilimli atmosferini de birebir yansıtıyor.
7 – Florence Reece – Which Side Are You On (1931) Bir sendikacının karısı olan Florence Reece, maden sahipleri tarafından uğradığı haksızlığa karşı yazdığı bu şarkı ile maden işçilerini harekete geçirmişti. Dünya Which Side Are You On’u Peter Seeger’dan duymaya alışık ancak şarkıyı Reece’in kendi sesinden duymak isterseniz: http://www.youtube.com/watch?v=Nzudto-FA5Y
6 – Morrissey – Margaret on the Guillotine (1988) Morrissey’den tek bir protest şarkı seçmek zor ancak nispeten az bilinen bu şarkısında Margaret Thatcher’a ve onun politikalarına karşı duyduğu kini hiç saklamadan o kadar açık bir dille anlatmış ki: “Senin gibi insanlar beni o kadar yoruyor ki / Ne zaman öleceksin?”
5 – Gil Scott-Heron – The Revolution Will Not Be Televised (1970) Günümüzde hala kullanılan slogan haline gelmiş şiirsel sözleri kadar baskın bas gitar ritmi ve flüt ezgileri ile de öne çıkan şarkı Scott-Heron’un müzisyen ve şair kişiliklerini kaynaştırıyor.
4 – Bob Dylan – The Times They Are A-Changin’ (1964) Dylan’dan tek bir protest şarkı seçmek neredeyse imkansız. Ama neredeyse. Dylan burada “Dışarıda bir savaş var ve bütün hızı ile devam ediyor / Yakında pencereleri sarsacak ve duvarlarını sallayacak / Zira zamanlar değişiyor” diyerek sadece üç mısrada bütün protesto hareketlerinin en temeline inmeyi başarıyor.
3 – Marvin Gaye – What’s Going On (1971) 1965 yılında Los Angeles’ta 30’dan fazla insanın ölümü ile sonuçlanan Watts Ayaklanması olarak bilinen, ayrımcılık ve polis zulümünden kaynaklanan olaylardan sonra şarkılarında sosyal mesajlara yer vermeye başlayan Gaye’in 1971 yılında yazdığı bu şarkı hem mesajı hem de jazz, gospel ve klasik müzik öğeleri ile tam bir başyapıt.
2 – Billie Holiday – Strange Fruit (1939) ABD’de siyahların ırkçılar tarafından linç edilmesini konu eden Strange Fruit’un söz ve müziğini aslında Abel Maerpol adında bir lise öğretmenin yazmış. Time dergisi bu şarkıyı 20. Yüzyılın en iyi şarkısı seçmişti. Bazıları Nina Simone yorumunu tercih etse de, benim için bu şarkı Billie Holiday ile yapışık.
1 – Claude, Sheila, Dionne and Tribe – The Flesh Failures (1967) Hair müzikalinin finalinde yer alan bu şarkı, savaş çılgınlığı, tüketici toplumu, konformizm gibi müzikalin bütün yapı taşlarına gönderme yapan bir anthem. Şarkının ikinci kısmı olan “Let The Sunshine In” ise dinleyiciyi tanık olduğu haksızlıklara, ayırımcılığa ve nefrete karşı bir şeyler yapmaya çağırıyor. Melodisi, harmonileri ve sözleri ile bana göre protest müziği tam olarak içselleştiren bir şarkı.
Halihazırda ortak bir amaç için bir araya gelmiş protestocuları birbirlerine daha da fazla kaynaştırmak için müzikten daha iyi bir araç olmasa gerek. Müzik sadece kitlelerin ortak dili olduğu için sloganların yetersiz kaldığı zamanlarda devreye girip eylemcileri toparlaması ile değil, aynı zamanda ileride de ait olduğu dönemi hatırlatabilmesi ile de protestoların son derece önemli bir öğesi. Zira günümüzde sadece söz değil, yazı da gidiyor. Ama müzik aynı kalıyor.