A password will be e-mailed to you.

Yazarımız Çağla Gillis herkesin merakla beklediği Halil Altındere’nin son video filminin prömiyerindeydi. Beykoz Kundura Fabrikasında gerçekleşen galadan sıcak sıcak notlar. Karşınızda Angels of Hell

"Yok bu kez geç kalmaz! Önemli bir organizasyon” dememize rağmen 45 dakika Kabataş’ta tekne bekledik (sorun yok! Bir sürü yeni insanla tanıştım ama esnemekten de kendimi alamadım). Beklerken herkesin yavaş yavaş enerjisinin düştüğünü görüyordum. Esnemeler, "vapur saat kaçta geri dönecek" diye soru sormalar, "umarız bu kadar bekletmelerine değecek alkol, yemek vs. vardır" demeler… 

Bu arada Yeşilçam’ın tanıdık kötü adamları da tekne sırasında. Sonradan öğreniyorum ki Angels of Hell’in asıl oyuncuları onlarmış.

En sonunda tekne geldi!

Mutluyuz!

Bir tekne dolusu sanatçı, galeri sahibi, sanatsever, yazar vs. hoş muhabbet ile yolculuğumuza başlıyoruz. Yaklaşık bir saat süren yolculuğun ardından Beykoz Kundura Fabrikasi Film Platosu’na vardık. Binalara yansımış neon ışıkları ve kulağımıza gelen müzik beni hemen kendime getirdi!

Ee tabi bir de kırmızı halı!

Ambiyans, ışıklar, DJ her şey çok iyiydi. Ben mekanı, gelenleri fotoğraflamaya başlarken, herkes kendini içeri attığı gibi içki standının başında bitiyordu. Stand fazla iyiydi. Standdaki kadınların kostümü, şişelerin üstüne konulan mumlarla, karanlık bir ambiyans söz konusuydu. Sanki sürreal bir film seti gibi. Herkes içkisini aldıktan sonra öpüşüp koklaşmalar, nasılsınlar, seni görmeyeli uzun zaman oldular, gel seni şununla tanıştırayımlar… Evet ben de sosyalleştim, iyi de geldi. Herkesin çok özendiğini söyleyemem ama içimizde şık kadın ve erkekler yok değildi. Avangard olacağım diye abartılı giyinenler de…

Oyuncular ve sanatçı Halil Altındere yerini alınca, anladık ki video başlıyor: Angels of Hell… Bundan önceki videosu “Harikalar Diyarı”nda Altındere’nin verdiği mesajı, kaygıyı net bir şekilde alabiliyorduk. Ya bunu hemen sindiremediğimizden ya da gerçekten anlamadığımızdan olacak ki biraz şaşırdık. İmge düzeyinde kulladığı objeler (kadının üzerinde Miss Turkey yazılı bir kumaş taşıması, helikopter ile çekilen Beyoğlu görüntüleri, başrol oyuncusunun bir cüce olması…) etkileyiciydi.

En azından öteki kavramının üstünde durduğu belliydi. Ama nedense videonun bu kavramdan sıyrılıp bir çete ile bağlanmasını anlamadım. Çete deyince, işte Yeşilçam’ın kötü adamları burada devreye giriyor: Hep o bilindik, artık gülerek izlediğimiz klişe dövüş sahnelerinde… Bu arada, dövüş sahneleri bulunduğumuz mekanda çekilmiş: Beykoz Kundura Fabrikasi Film Platosu. Videodan hemen sonra konuşma fırsatı bulduğum Vücut Geliştirme Şampiyonu Işıl Aktan, Halil Altındere tarafından fark edildiği için çok mutluydu. Altındere, onu verdiği bir röportajı okuduğunda keşfetmiş. Aktan ayrıca Türkiye’de spora verilen değerin ne kadar az olduğundan da yakındı.

Angels of Hell’i daha fazla kurcalamayayım. Yakında zaten video ile ilgili onlarca yazı, onlarca röportaj bizi bekliyor.

Geceden notlara devam: Asıl sürpriz Tahribad-ı İsyan oldu. Onları Halil Altındere’nin Bienal’deki çalışması “Harikalar Diyarı”ndan tanırsınız. Aslında önceTahribad-ı İsyan’ın sahne alması gibi bir plan yokmuş ama, videodan sonra herkes bir kenara çekilince buranın tozunu dumanını attırmak gerektiğini düşünmüşler sanırım. Bence gecenin en eğlenceli kısmı da buydu. Zaten herkes de dans etmek için yer arıyormuş. Çok sempatik, çok doğallardı. Sanırım 5-6 şarkıdan sonra DJ’ye ayıp olmasın diye bitirdiler (çok da iyi ve çok da düşünceliler). Bundan sonra biraz düşüş sürecine girdik. Sadece teknenin kalkacağı saat 1:30’u bekliyorduk. Vapur geldi, içimizde hala kanı kaynayanlar, after party bekleyenler de vardı, bir kenarda uyuyanlar da. Ben de Tahribad-ı İsyan grubuyla konuşa konuşa, güle güle geldim. Çok seviyorum bu çocukları, buradan duyurulur!

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 17:29:47