A password will be e-mailed to you.

Sanatatak yazarı Efe Beşler bu hafta ve her hafta yeni çıkan kitaplardan en önemlilerini seçiyor: Barışa 100 Adım, Trapez ve Futbol Öyküleri: Al da At Dercesine

Sanatatak yazarı Efe Beşler bu hafta ve her hafta yeni çıkan kitaplardan en önemlilerini seçiyor: Barışa 100 Adım, Trapez ve Futbol Öyküleri: Al da At Dercesine

Barışa 100 Adım

Bu hafta raflara yeni düşen kitaplardan birisini tanıtmak istiyorum. Kitabın adı ‘Barışa 100 Adım’. İshak Karakaş tarafından yazılan bu kitap, Nabız Yayıncılık tarafından yayımlandı. Kitap Barışın adımlarını anlatıyor.

Şu günlerde toplum olarak en çok ihtiyacımız olan şey herhalde(?) Barış. 2015 yılının Temmuz ayında başlayan savaşla beraber toplumda çok ciddi bir karamsarlık halini yaşanmakta. Bir taraftan ölen siviller, bir taraftan ağlayan analar, bir taraftan nerede patlayacağı belli olmayan bombalar; korku, endişe, karamsarlık ve kutuplaşma tüm ülkeye virüs gibi yayıldı. Türkiye’nin bu şiddet sarmalının içinden kısa vadede nasıl çıkacağı da meçhul gibi duruyor maalesef!? Barışın sesini yükselten herkesi kriminalleştiren, suçluymuş gibi hissettiren, yeri geldiğinde hapis cezasıyla yıldırmaya çalışan ortamın yakıcılığını ve yıkıcılığını gördükçe insan umutsuzluğa kapılıyor açıkçası. Nasıl mücadele etmeliyiz diye birbirimize soruyor ama ortaklaşa bir akıl üretemiyoruz. Bu yüzden de, karanlık ortamdan neredeyse birçok muhalif gazeteci, akademisyen, yazar ve öğrenci nasibini aldı ve almaya da devam ediyor. Barışı savunanların, silahların susmasını isteyenlerin sesi, görüntüsü ana akım medyada neredeyse hiç gösterilmiyor. Umutsuzluk ve paralize olma halini nasıl aşacağız? Geçmiş ile nasıl yüzleşip ileriye doğru sağlam bir temeli nasıl inşa edeceğiz? Yüzleşince her şey bitecek mi? Hemen Barış mı gelecek? gibi sorular aklımıza, aklınıza geliyordur elbette. Kitabın yazarı İshak Karakaş da, şu an yaşadığımız umutsuzluğun içinde olmamıza rağmen, Barışın sesini duraksamadan yükselterek, geçmişte yaşanan acı olaylarla bugünü bağlamaya çalışıyor ve gerçekçi bir bakış açısıyla Barışı tesis etmek için önemli bir çaba sarf ediyor.

Kısaca Karakaş, faili meçhul örneklerden yola çıkarak, Kürtlerin geçmişte yaşadıkları acıların kesiştiği ortak hafızayı ele alıyor. Kürtlerin uzak ve yakın tarihinde yaşadığı zulümleri ve mücadelelerinin kesitini bizlere sunuyor. Yazar, Kürtlerin Barış rüyalarının ısrarla devam ettiği ve bu rüyaları kimsenin bırak diyemeyeceğini, dememesi gerektiğini savunuyor. Barışı isterken de İshak Karakaş: “Çuvaldızı bize batırıyorsanız, biraz olsun iğneyi de kendinize batırın” diyor. Geçmişle yüzleşin, bu sorunun köküne inin ve çözüm üretin demek istiyor çoğunluğa. Yazar, mahkemelere “bilinmeyen bir dil” olarak geçen Kürtçe’nin kendi anadili olduğunu söyleyerek biz buradayız, varız demek istiyor.  İshak Karakaş halkların kardeşliğine inanıyor ve bunun için mücadele ediyor. Kitabı da bu mücadeleyi anlatıyor.

Kürt sorununu geçmişini ve bugününü merak edenler, Barışı gönülden isteyenler, halkların kardeşliğine inananlar için tavsiye ederim.

 

Trapez

Geçen sene kaybettiğimiz yazar Çetin Altan’ın Trapez adlı kitabı bu haftanın yeni kitaplarından. Everest Yayınları’ndan çıkan bu kitap, Çetin Altan’ın uzun yıllar sonra gözden uzak, hiç sahnelenmemiş oyunu olan Trapez’i Türkiye’nin toplumsal kesitini sunarak anlatıyor.

Sadece gazeteci ve siyasetçi olarak değil, çok yönlü ve üretken bir yazar olan Çetin Altan, bugüne kadar roman, öykü, deneme ve oyunlar yazarak da ülke sanatı için önemli ve değerli katkılarda bulunmuştur. Aslında Çetin Altan’ı kısaca birkaç paragrafta anlatmak yeterli olmayacaktır. Belli bir yaşın üstendeki insanlar, onunla ilgili birçok hikayeyi, anıyı hatırlar, bir çırpıda anlatıverir. Mesela, Çetin Altan’ın bitmesini hiç istemediğiniz sohbetlerini unutmak mümkün müdür? Ben gençken HBB diye bir kanal vardı. Bu kanalda yapılan programda kendisini soluk almadan izlerdim. Her konuşmasından bilgi fışkırırken, devamlı düşünmemizi, muhakeme etmemizi sağlayan bir kişilikti. Everest Yayınları da Altan’ı unutmamış, 1956-57 senesinde Devlet Tiyatrosu için yazdığı oyun olan Trapez’i bizlere armağan etmiş. Oyunun yönetmeni bile belli olmasına rağmen maalesef ki sahnelenmemiş. Bu oyunda Altan, bireyin (EB notu: varoluşçuluk felsefesi üzerinden) hayatın kurallarına uymadığında ya da reddettiğinde toplumun kendisini nasıl dışladığını, özgürlük için ödeyeceği bedeli, toplumdan izole olarak yalnızlaşmasını, insanların acımasızlığını ve hırsını işlemektedir. İlk günkü tazeliğini, gerçekliğini koruyan Trapez, Türkiye’nin de bir özeti niteliğinde. O zaman enseyi karartmadan okumaya başlayabiliriz. 

Futbol Öyküleri: Al da At Dercesine

Çeşitli yazarların futbol öyküleriyle katkı sunduğu Al da At Dercesine adlı derleme öykü kitabı, İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Kitap, değerli yazarların futbol öykülerinden oluşmaktadır. 

Genelde pek alışkın değilizdir neşeli, komik ve naif futbol öykülerine. Sadece ağızdan ağıza anlatılır belki kahve köşelerinde, belki de eski futbolcu sohbetlerinde; “orta sahadan çektim şutu, doksana takıldı” ya da “rakip sahayı iki adımda ışık hızıyla geçiyordum” gibi. Kitapçılarda pek de bu tip spor öykülerine rastlamıyoruz. Futbolu gazetelerin son sayfalarından öğrenen ve ilgi duyan bir toplum olunca, ister istemez futbolun öykülerine hiç değinilmiyor, pek de rağbet edilmiyor. İşte bu kitapta, değerli yazarlarıyla futbolun eğlenceli yönünü bir karnavala, şenliğe dönüştürüyor. Çeşitli hikayeler usta yazarların keyifli anlatımlarıyla dile getiriliyor; antrenörlük yapan Borges, Mahmure’yi başka takıma kaptıran kulüp başkanı veya kaleci kazağını düzeltiyor diye gölü iptal eden hakem gibi komik ve naif öykülerle futbolu sevmeyen bir insanı bile içine çekebilecek anlatımı biz okuryazarlara sunuyor. Futbol ‘halkların afyonudur’  kanısının aksine, günümüzün endüstriyel futboluna karşı çıkanların, sıradan insanların ve figüranların anlatıldığı öyküler bu kitabın içindeki öykülerde. Al da At Dercesine adlı kitaptaki öykülere sırasıyla Alper Atalan, İlyas Barut, Murat Başekim, Emre Bayın, Can Belge, Bülent Çallı, Mustafa Çiftçi, Necdet Dümelli, Serhan Ergin, Mahir Ünsal Eriş, Ayla Duru Karadağ, Giray Kemer, Ercan Kesal, Işıl Kocaoğlan, Kıvanç Koçak, Yekta Kopan, Hakan Kulaçoğlu ve Akif Kurtuluş katkıda bulunuyor.  

Daha fazla yazı yok
2024-11-22 00:32:21