“Siz bu dünyada aynı hızda dönen iki saat bulabilir misiniz? Tüm saatler bozuktur beyefendi. Şimdi sizin saatiniz üçü on geçeyi gösteriyor. Dün güneş tam bu saatte bir dakika daha gerideydi. Aynı yerde saat her gün değişiyor. Ya Çin’de saat şimdi kaç biliyor musunuz? Sonra, yanınızdaki güzel hanımın saatiyle sizinkinin arasında bile en azından birkaç saniye fark vardır. Tüm saatler bozuktur beyefendi, tüm saatler bozuk…”
Haftanın kitabı serisinde bu haftanın konuğu Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun değerli öykü kitabı “Yaz Evi” var.
Güçlü kurgusu ve diliyle Saçlıoğlu, okurlarını Yaz Evi’nde on bir değişik öyküde gezdiriyor. Brandenburg’un Dört Atlısı’nda; “Eskimiş zamanları, yitirilmiş yolları, unutulan başarıları satıyorum” diye bağırarak tezgahına dizdiği saat, pusula ve madalyaları pazarlayan satıcının ağzından toplumsal algının göreceliğini dile getirirken, Yalanın İki Yüzü’nde, tuzaklarla oluşan bir aşk üçgeniyle, insan hallerini, aşkı tazeleyeceği umulan kıskançlığı, aldatma ve aldatılmayı ele alıyor. Öykülerin hiçbiri diğerine benzemiyor ama tümünde ortak olan yalın, alaycı ve sıcak dili aynı ustanın eseri olduklarını ele veriyor…
Fethi Naci’nin deyimiyle “alışılmış hikâyenin” sınırlarını zorlayan Saçlıoğlu, Yaz Evi’ndeki yedi öyküsüyle önce “yayımlanmamış dosya” dalında 1993 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü, kitap çıktıktan sonra da 1994 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı.
“Hep edebiyat hazzı vererek…”
“Saçlıoğlu, bir kültür birikiminden güç aldığı belli olan hikâyelerinde, alışılmış hikâye’nin sınırlarını zorluyor; zaman zaman gizemli, zaman zaman “humour”a dayanan hikâyelerinde hep yeninin ardında: yeni benzetmeler buluyor, yeni ruhsal durumlar yaratıyor; sıra dışı olayları, durumları seviyor, bunları sıra dışı bir anlatımla dile getiriyor. Amacı belli: Aleladeliğe düşmemek, dile dört elle sarılmak -hep edebiyat hazzı vererek… ‘Bir Yaz Evi’, ‘Pencere Önümün Yolcusu’, ‘Kızım’ gibi hikâyelerini okuduktan sonra (Ataç gibi söyleyeyim) zarımı Saçlıoğlu için atıyorum.” Fethi Naci, Ekim 1994
Toplamda 96 sayfadan oluşan kitabın editörlüğünü Serenad Demirhan üstlenirken, kitabın kapak tasarımı ise yazarın kızı sanatçı Ekin Saçlıoğlu‘na ait.