İntihar etmek isteyen genç bir müzisyen, gözünü hastanede açar. Hiçbir şey anımsamaz, şarkılarını bile. Toplumsal bellek ile kişisel belleğin birbirine karıştığı, her şeyin ölü bir tarihin parçası haline geldiği yerde, kuşku duymadığı tek gerçek vardır: Kaburgası kırık bedeni. Kendisine benzeyen bir kentte, unutmanın lanet mi yoksa lütuf mu olduğunu bilmeden, çıkış arar. Saatler, aynalar, deniz fenerleri. Labirent, yüzeyde hüzünle akan, derinde keskin akıntılara kapılan bir yeni çağ romanı. [Arka kapaktan alıntı]
Bu hafta Sanatatak okurları için seçtiğimiz kitap önerisi daha önce kitaplarıyla birçok ödül alan Burhan Sönmez’in Labirent’i…
Burhan Sönmez, İletişim Yayınları‘ndan çıkan yeni romanı Labirent‘te de kendine has edebi dilini kullanarak okura yeni bir dünya kuruyor. Daha önce Kuzey, Masumlar ve İstanbul İstanbul adlı romanlarıyla yurt içi ve yurt dışında birçok ödül kazanan Burhan Sönmez, bu kez intihar etmek isteyen bir müzisyenin hikâyesini konu ediniyor. Labirent’te geçmişle bugün iç içe geçiyor, toplumsal bellek ile kişisel bellek birbirine karışıyor.
Unutmak, hatırlamak ve zaman üzerine yeniden düşündüren bir roman…
“Evet. Genç bir adam ormanda kaybolmuş. Günler sonra yaşlı birine rastlamış. Yaşlı adam da uzun zamandır ormanda kayıpmış ve genç adama çıkış yolunu birlikte aramayı önermiş. Olmaz, demiş genç adam, seninle zaman yitiremem, çıkış yolunu bilseydin şimdiye kadar bulurdun. Ama, demiş yaşlı adam, ben çıkmayan yolları öğrendim. Hikâye böyleydi, değil mi?” [Kitaptan alıntı]