Muhabirimiz Barış Çelik, Piramid sanat galerisinde gerçekleşen Müzayedeler Krizi başlıklı paneli izledi.
Talimhaneye doğru inerken üzerinde Piramid Sanat Galerisi yazan mavi bir binaya giriyorum. Modern görseller karşılıyor beni. Birazdan başlayacak panelin başlığı ‘Müzayedeler Krizi’. Müzayedeler’in sanat piyasasındaki etkisi konuşulacak. Konuşmacılar arasinda Bedri Baykam(UPSD Başkanı),Sanat Galericileri Derneği başkanı Doğan Paksoy, Sanat hukukçuları Av.Pınar Sönmez ve Av.Hatice Doğan, Maçka Mezat’ın sahibi Ahmet Utku, Mine sanat galerisinden Nur Gülener, sanatçı Balkan Naci İslimyeli ve sanat eleştirmeni sanatatak.com köşe yazarı Ali Şimşek var.
Nihayet panel başlıyor ve Baykam, bu buluşmanın amacını, sorunun çözümüne dair düşünce ayakları oluşturmak olarak açıklıyor. ‘Müzayedeler ender bulunan bir şeyin ona olan çok talep yüzünden açık artırmada üst değerini bulacak yer olması gerekirken, bugün Türkiye’de galericiliğin alternatifi haline dönüştüğünü’ belirterek ‘Müzayede evleri değeri 10 olan bir eseri 1-2 aralığında satmaktadır’ diyor.
Bedri Baykam,Türkiye’de sanat medyasının, koleksiyoner aile geleneğinin ve sanat vakıflarının yokluğundan şikayet ediyor. Özgüvensiz, cahil ve dedikodularla beslenen koleksiyonerlerin piyasa üzerindeki olumsuz etkisinin altını çiziyor.
Bu giriş konuşmasının ardından Doğan Paksoy söz alıp, ‘Sanatçılarla işbirliğinde olan mezatların olduğunu biliyorum’ diyerek durumun ciddiyetini ortaya koyuyor. Tüm bu eleştirilerin ardından Maçka Mezat’ın sahibi Ahmet Utku söz alıyor ve bu sorunun çözümüne dair; ‘En azından gelecek mezatçılar katalogların üzerine fiyat yazmasın. Bu sayede sanatçı daha az rencide olmuş olur’ diyor ve bu sözün ardından salondan ‘yine başa döndük’ sesleri yükseliyor.
Bu bir anlamda müzayede evleri sahiplerine olan tepkiyi ortaya koyuyor. Utku, alıcıların az ve sanatçıların ise çok olduğundan ve piyasada bir denge olmadığından bahsediyor.
‘Dipsiz bir piyasadayız’ diye de ekliyor.
Bedri Baykam tam bu noktada söze giriyor ve piyasayı kısa vade hisse senedi piyasası gibi gören, aldığı eserin fiyatını 6 ay sonra ‘check’ eden alıcıların varlığından olan rahatsızlığını dile getiriyor.
TÜRKİYEDE HUKUK NEYSE,SANAT HUKUKU DA O!
Belki de konuşmanın en önemli kanadı hukuk kanadı. Sanat hukukçusu Pınar Sönmez konuşmaya elinde FSEK(Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu) kitabıyla başlıyor. Türkiye’de sanat hukukunun devlet politikasının etkisiyle sorunlu bir durumda olduğunu ve hukukun bu ülkede neyse sanat hukukunun da o olduğu söylüyor. Tarafların anlaşmazlık durumunda sözleşme yapma yoluna gitmelerinin daha uygun bir çözüm olabileceğini, bu sayede tarafların kendi hukuklarını yaratabileceklerini ve sanat piyasasındaki tarafların bunu başarabilecek insanlar olduklarını belirtiyor.
Galeri-sanatçı-müzayede evleri arasında,hakkaniyetin ve makullüğün gözetilmesinin önemini vurguluyor. Bilhassa taraflar için makul olmanın önemli bir yapı taşı olduğunu ifade ediyor.
AÇIK ARTIRMA DEĞİL, AÇIK EKSİLTME!
Prol.Dr.Balkan Naci İslimyeli, müzayedelerin sanat eserlerinin baş olgusu olması anlayışını kabul etmediğini ifade ederek söze başliyor. İslimyeli,Türkiye’de mezatların yılda 14-15 tane müzayede yaptığını ve ‘gerçek’ mezatçılığın bu olmadığını belirtiyor. Müzayedelerde sanatçıların esir pazarında sergilenen birer cariye konumunda olduklarını söyleyerek son derece sert bir duruş ortaya koyuyor. Sanatçı,müzayedelerde açık artırma değil, açık ‘eksiltme’ yapılıyor diyerek salondakilerin gülüşmelerine neden oluyor. 30-40 yıllık bir sanat hayatına sahip bir sanatçının bunca yıllık kariyerine 2 dakika içinde bir değer biçmenin bir skandal olduğunu dile getiriyor. İslimyeli, müzayede alanlarının istikrarsız, istismara açık ve denetimsiz alanlar olduğuna dikkat çekiyor. Müzayedeler sorununun çözümüne ilişkin olarak da ‘Küratörleri,galericileri ve sanatçıları kendi alanlarına mücadeleye davet ediyorum’ diyerek sözlerine son veriyor.
GÜNCEL SANAT:BÜYÜK ŞEYTAN
Sanatatak.com yazarı Ali Şimşek soruna tarihi bir perspektiften bakarak her mezatın bir sergi durumuna geldiğini ve buna büyük şeytanın yani güncel sanatın egemenliğinin sebebiyet verdiğini dile getirdi. ‘Müzayedeler’in sergiyi ikame etmesi güncel sanatın sömürgeleştirici yapısıyla mümkün olmuştur’ diye de ekledi. Tam bu noktada, Şimşek, ‘Müzayedeler güncel sanatın egemenliğiyle gerileyen tuval’in nefes alabileceği bir yer haline geldi’ dedi. Diğer yandan bu mezatların genç sanatçıların kendilerini gösterebileceği bir alana dönüştüğünü ifade etti.