Mehmet Birkiye yönetiminde Cyrano de Bergerac, İstanbul Şehir Tiyatroları’nın 2015-2016 sezonunda yeniden sahnede. 24, 25, 26 Aralık’ta ve 2 Ocak’ta Ümraniye Sahnesi’nde seyirciyle buluşacak oyunu, yıllarını tiyatroya vermiş olan Şükran Yücel yazıyor.
Cyrano de Bergerac, ülkemizde yıllardır defalarca sahnelenen ve çok sevilen bir oyun. Çok kez sahnelenen bir oyunu yeniden sahneye koymak bir anlamda meydan okumayı içerir. Cesaret ister. Mehmet Birkiye, son yıllarda sahnelediği başarılı oyunlarla bu cesareti hakkıyla gösteriyor. Sahnede gördüğümüz çok renkli, müzikli, dramasıyla aksiyonu iyi dengelenmiş, usta işi bir Cyrano de Bergerac yapımı.
Cyrano de Bergerac ilk kez 27 Aralık 1897 gecesi Porte- Saint Martin Tiyatrosu’nda sahnelendiğinde büyük bir coşkuyla karşılandı. Sonrasında seyircileri ikiye bölen tepkiler de aldı. Sebep oyunun kazandığı büyük başarının siyaset perdesindeki etkisiydi. O dönemde Fransa’yı en uzun süre meşgul eden ve ikiye bölen Dreyfus Olayı nedeniyle bir kısım seyirci, Cyrano’yu Fransız şovenizmiyle suçlarken, diğer bir kesim Cyrano’nun ünlü burnunu Yahudilikle özdeşleştirip Rostand’ı Dreyfus taraftarlığıyla itham etti. Gerçekte Rostand, olayın patlamasından başlayarak Dreyfusçuların cephesinde yer almıştı. Cyrano’da silahşörleri, düelloları, kalemşörleri, şairleri, züppeleri, aristokratları ve burjuvalarıyla bir dönemi romantik bir imgelemle yeniden canlandırmıştır. 17. yüzyılın kahramanlık efsanelerini lirik ve duygusal bir tarzda hatırlatan oyun, romantik şövalyelik dönemine bir ağıt olmasının yanı sıra her zaman geçerli olabilecek mertlik, cesaret, sevgi, fedakarlık gibi değerleri öne çıkarmasıyla güncelliğini hiç yitirmez. Cyrano her zaman adaletsizliğe, çıkarcılığa, fırsatçılığa, yağcılığa karşı kılıcını olduğu kadar kalemini de ustalıkla kullanan bir kahramandır. Cyrano de Bergerac’ta şair, âşık, yalnız, özverili ve cesur bir Don Kişot’u buluruz.
Cyrano de Bergerac, kılıcını adalet için sallayan bir şövalyenin öyküsü olduğu kadar duygusal bir aşk öyküsüdür. Korkusuz silahşör Cyrano yüz kişiyle dövüşmekten korkmaz ama âşık olduğu kuzeni Roxane’ın karşısında heyecandan tir tir titrer. Roxane’ın âşık olduğu Christian’ı korur, kollar. Aşk sözleri söylemekten aciz olan Christian adına, ona aşkını fısıldar, mektuplar yazar. Roxane’ın aşkını tetikleyen Christian’ın yakışıklılığı olsa da, güzel sözlerle dolu, gözyaşıyla mühürlenmiş mektuplar aşkını daha da derinleştirir. Onun sevdiği Bergerac’ın ruhu mu, yoksa Christian’ın güzelliği midir? Görselliğe tutkun bir dünyada Cyrano’nun aşk oyununda şansı olmadığını biliriz ama Roxane’ın mektupları yazanın Cyrano olduğunu bilmesini de isteriz.
Sabri Esat Siyavuşgil’in Cyrano de Bergerac çevirisi o kadar mükemmeldir ki, aslından da iyi olduğunu söylerler (!). Şairane bir oyunun bu denli şiirli ve akıcı çevirisi bazen tiyatronun diline ters düşebilse de, Cyrano bu açıdan benzersiz bir örnek olarak tiyatromuza bir zenginlik katmıştır. Başak Erzi’nin dramaturji çalışmasıyla kısaltılsa ve bazı kelimeler günümüz Türkçesiyle yenilense de, Cyrano’nun, Rostand’ın ve Siyavuşgil’in ruhundan uzaklaşmadığını söyleyebilirim. Mehmet Birkiye, Commedia dell’Arte tarzıyla Cyrano’yu yeniden yorumlamış. Ortaya mizah dozuyla dramatik sahneleri dengeli, tümüyle sahnede akıcı ve seyircinin ilgisini sürekli canlı tutan bir yapım çıkmış.
Oyunculara gelince, on parmağında on marifet, oyun yazarlığından yönetmenliğe, tiyatro kuruculuğundan oyunculuğa sayısız başarıya imza atmış olan Yiğit Sertdemir, Cyrano de Bergerac karakteri için mükemmel bir seçim. Yiğit Sertdemir’in, Cyrano’nun günümüzde canlanmış ruhu olduğunu düşünüyorum. Şövalye ruhuyla tiyatro yapan, cesaretle yenilikleri denerken, geçmişin hatırasını da unutturmayan hakiki bir tiyatro insanı. Yiğit Sertdemir, Cyrano’ya kendi ruhunu da üfleyerek kusursuz bir Cyrano karakterine bürünmüş. Oyuncuların tümü ona başarıyla eşlik ediyor. Barış Dinçel’in sahne tasarımı kusursuz. Tolga Çebi’nin müziği oyuna etkileyici bir duyarlılık ve coşku katıyor. Şarkılar aynı zamanda dekor değişimlerini kolaylaştırıyor. Canan Göknil’in kostümleri dönem ruhunu canlandırıyor. Hareket düzeni, eskrim, makyaj ve efektle dört dörtlük bir dönem canlandırması gerçekleşiyor. Işık tasarımı da oyunun atmosferine hoş bir katkı sağlıyor. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Cyrano de Bergerac’ı, geçmiş kahramanlık dönemini hatırlatırken, günümüzü de düşündüren yorumuyla mutlaka izleyin.