Fatma Çiftçi, Özgür Demirci, Suat Öğüt, Gökçe Süvari, İrem Tok ve Berkay Tuncay’ın bir araya gelip şekillendirdiği B.İ.T Kolektif’in pilot projesi olan ilk etkinliği; “Her Havuzun Dibi Aynı” ile kaşımızda.
“Belirtisiz İsim Tamlaması”nın kısaltması olan, aynı zamanda “bit” bilişimde kullanılan en küçük bilgi birimi ayrıca ekibin çalışma biçimine uygun, kolektif ve anonim üretimlerini destekleyen bir isim. Oluşum motivasyonlarını, “Üretim pratiğimiz düşünsel anlamda belirli bir konu ile başlayıp farklı kavram ve olaylar üzerinde ilerledikçe nihai ve belirli bir hal almaya başladı. Bu çalışma biçimini bir üretim pratiği haline nasıl getirebiliriz sorusu bizim için önemli bir soruydu” olarak açıklıyorlar.
Ekibin bir süre önce oluşan çalışma süreci ardından gerçekleştirdiği sergi, her sanatçının kendine ait bir parçasını anlattığı bir hikaye etrafında şekillenmekte ve sergi boyunca izleyici hikayenin söylendiği arka plan sesiyle beraber gezmekte. Bu yüzden kendi kendini yönlendiren bir sergiyi düzeni hatta kurgusu içinde kendimizi buluyoruz.
Bu kurgunun oluşması, aslında uzun süre içinde oluşan kavramsal bir alt yapının sonucu; gerçekliğin nerede bitip, kurgunun nerede başladığı ve böylelikle gerçekliğin yeniden kurgulanarak aktarılması serginin çıkış noktası. Bu durumu ‘Bir nevi ‘Gerçek/Yaşanmış Bir Hikaye’ altbaşlıklı filmler/yapımlar gibi; gerçekliğe ait unsurları barındırsa da aslında mesele yeniden kurgulanarak aktarılan ve belirli bir inandırıcılık taşıyan yapılar” olarak açıklıyorlar.
Örneğin; “sergide yer alan ve çeşitli pop ikonlarının basılı olduğu T-shirt’ler ilk bakışta sıradan, her yerde karşılaşılabilecek şeyler olsa da daha dikkatli bir bakış bu sıradanlığın hangi kurgusal oyunu gizlediğini görebilir. Bir yandan da bilinçli bir yanlış anlama gibi duran bu durum gündelik hayatta da karşılaştığımız bir algı hatasının ta kendisi” olduğunu belirterek izleyiciye akıl oyunlar oynatmakta.
Gerçeklik ya da kurgu gerçekliklerin temsili üzerine düşüncelerin devreye girmesiyle; Herhangi bir söylemi kamusal alanda temsil etme ve kalıcı kılma adına anıtlaştırma, sergideki birçok yapıtta gözlemlenmekte. Kamusal alanlara anıt, çevre düzenlemesi veya mimari olarak yapılan müdahaleler bize bellek, ideoloji ya da toplumsal cinsiyet temsilleri üzerine neler ifade etmekte? Anıt bize bellek kazandırabilir mi ya da bu belleği silebilir mi? Bu gibi düşünceler üzerine odaklanan farklı anıt önerileri sergide yer almakta.
Tüm bu kurgular, “Her Havuzun Dibi Aynı”da bir ses yerleştirmesi olarak tek bir hikayede dile getirilmekte; doğru ve yalan tarihsel süreç oluşturulan kurmaca hikayeyenin iskeletini oluşturuyor. Her parçasını farklı birinden dinlediğimiz bir hikaye şeklinde de bakmak mümkün.
Bir anlatıcı tarafından okunan hikaye, bazen bir haber bülteninden bir bölüm bazen de sergi içerisinde konumlanan işlerle ilişki kuran ve izleyiciyi bu anlatı ile yapıtlar arasında keşfe çıkmaya yönlendiren bir kılavuza dönüşüyor.
Başta, eklektik görünen hikayeler ve çalışmalar birbiri içinde bir bağ sağlayarak hayatın kendisi gibi bir bütün sağlamakta. Toplumsal hayatın parçası olan birbirinden farklı kurguları bir araya getirmekte olan sergi, Toplumsal anlatılarda kurgu ve gerçek nerede başlayıp nerede bittiğini; kahramanlar, anıtlar, mitler ve bedensel hareketler hangi kurgularda nasıl anlam kazandığını sorgulatmaya çalıştıklarını belirtiyorlar.
Sergide, kurgularla ilgili düşünce pratiğini parodik bir haber sahnesinde bir araya gelirken Diğer yandan her gün denk geldiğimiz Zaytung. Reality showlar. Genel olarak halimiz. Papa Francesco’nun geçen sene çıkardığı rock albümü… Absürtlükler nice mucizeler. Gerçek ve kurgunun yakınlığının da payı var. Gerçek ve temsilleri arasında ayrım zor. B.İ.T. zinde, eğlenceli, kıvrak.