Gece Devriyesi sergisinde cep telefonuyla resimleri çekmeye yani onları tekrar üretmeye kalkıştığında başarısız olacak izleyici. Oldukları kadar karanlık çıkmayacak daha aydınlık çıkacaklar çünkü… Dolayısıyla sanatçının, son dönem resimlerini göstermek isteyen her izleyici aslında bir gece bekçisi gibi resimlerini aydınlatacak ama aktaramayacak.
Hakan Gürsoytrak’tan Gece Abartmak gibi kesinlikle olmaz: Hakan Gürsoytrak sololarını iple çekerim. Böyle sabırsızlıkla ve heyecanla sergilerini beklediğim ender sanatçı var bu kadar uzun zamandır. İşte Gece Devriyesi neden bunun bu kadar uzun zamandır böyle olduğunu teker teker anlatıyor bir Hakan Gürsoytrak -günün deyişiyle- takipçisine… Her bir solosunda, o güne kadar konuştuğu diline başkasına aitmiş gibi bakıyor, dinliyor.
Onu daha önce hiç konuşmadığı bir dile çevirmek üzere harekete geçiyor. Onunla ilgili ilk yazımda, hızından etkilenmiştim, resimlerinin yapılış hızından ve figürle beraber bunu yapmasından… “Resmin Bariçello”su diyerek çalıştığım ana gazetenin de bana yapmamı salık verdiği kamuya daha çok hitap eden başlığımı da atmıştım. Final resmini de unutamam. Final dergisi reklam imgesini tekrar ürettiği. Önlüklü kız çocuklarını… İş ve İşçi Bulma kurumu önü kuyruklarını… Yeni ve şişman zenginlerini… Dizüstü bilgisayarlı bürokratlarını… Başka bürokratlarını… Ve Karagöz ile Hacivat’laşan ikili figürlerini…
Yüzeye yaklaştıkça figürlüklerinden taviz vermekte imtina etmeyen dev ikili figürlerini…
Hakan Gürsoytrak opera’sını Gece Devriyesi’ne kadar düşündüğümde tarif etmek üzere aklıma gelen büyük bir Satire, kendi memleketine dair bir hicvin peşinde pekala Cihat Burak’ın da mirasçısı olduğu…. Bu uzun soluklu hicve, satirik opera’ya kaynaklık eden, tanık olduğu acıların çokluğunun onda meydana getirdiği öfkeden, eleştirdiğinin eleştirerek figürünü yaparak adeta onu alaşağı etmekten, o gergin tavırdan bu sergide eser yok. Gece Devriyesi’nde Hakan Gürsoytrak, Satirik olandan vazgeçmiş, ona tenezzül edemeyecek kadar acı ve tefekkür içinde belki, içine dönüyor.
Adeta kapanıyor ve bize karanlık bir palet ikram ediyor. Bu ikram, resimlerinde kullandığı paletindeki tüm renkleri sergilediğini düşünecek olursak cömert gibi görünse de hiç öyle değil! Hakan Gürsoytrak, hiç olmadığı kadar uzağımızda, gülünecek de eleştirecek de bir şey göstermiyor artık, Bu bana kalırsa bir tür “Rothko noktası”. Ve ilginç derecede toplumsal bir “Rothko noktası”. Neredeyse varoluşçu fenomenolojik bir seçime işaret ediyor. Bilgisiyar koltuğu, şarj aleti, içinde yaşadığı ve ürettiği salon, lamba, tek bir küpe, bir çift erkek ayakkabısı, bir çift kadın ayakkabısı gibi gündelik, sıradan nesneye, içlerindeki sonsuz’u bağışlıyor ve onlar da içlerinde sadece insanda olduğu söylenen erekliliği arıyorlar ressamları sayesinde.
Bu gündelik sıradan nesneleri hemen hemen aynı karanlıkta boyayarak onlara tekrardan ve teker teker birer varlık kazandırmayı deniyor. Dolayısıyla bu büyük bir kırılma… Hakan Gürsoytrak’ın bize bugüne kadar yaptığı gerçeklik çevirilerinde büyük bir dönüşümü hissettiriyor. Dışarıdakini, grotesk figürü, lümpen’i, kompradoru, yeni zengini, başarması gereken kızı, suçlu kızı, suçlu iktidar figürlerini, gazetelerdeki nice imgeyi hızlı hızlı bileyerek bize göstermemeyi her seçişinde, bir politik seçim olduğu kadar estetik bir seçim de var. Bu estetik seçim, sanatçının günün görme biçimleriyle haşır neşirliğinde, kendi resim yapma pratiğini bu biçimlerle ilişkili düşünmesinde yatıyor kesinlikle.
Bu da görünmekte ve gördüğünü akıllı telefonları sağolsun göstermekte hiç zorlanmayan izleyiciye büyük bir tuzak, sanatçıya soluk alıp vermek için orman alan yaratıyor. Gece Devriyesi sergisinde cep telefonuyla resimleri çekmeye yani onları tekrar üretmeye kalkıştığında başarısız olacak izleyici. Oldukları kadar karanlık çıkmayacak daha aydınlık çıkacaklar çünkü… Dolayısıyla sanatçının, son dönem resimlerini göstermek isteyen her izleyici aslında bir gece bekçisi gibi resimlerini aydınlatacak ama aktaramayacak.
Akıllı telefon gözlerimiz hiçbir zaman doğruyu göstermeyecek. Doğru çünkü o karanlığın içinde bir yerlerde… Karanlığın, gündelik hayatın aslında gerçeğin üzerini örterek hakikati ortaya çıkarttığı, telefonlarımızı birer fenere bizi de birer bekçiye dönüştürdüğü bu sergi, sanatçısı da izleyicisi için de sıkı bir idman dolayısıyla.
Temizlik Elemanları’na da dikkat! O karanlıkla boyamadığı Arada, Otel Önü gibi. Bu da izleyiciye bu kez aydınlıkta kurduğu bir tuzak. Ve belki de kendi figürünün sonunu kendi ilan edişi kendi eliyle ve o çok iyi bildiğimiz, yıllarımızı verdiğimiz hicviyle…
Hakan Gürsoytrak Gece Devriyesi Evin Sanat Galerisi 19 Aralık 2015’e kadar