A password will be e-mailed to you.

 

90 BPM grubundan tanıdığımız prodüktör Farazi, 1990 İstanbul doğumlu Hiphop prodüktörü/beatmaker. Küçük yaşlarda Rap müzik prodüksiyonlarına ilgi duydu. İlk ciddi çalışmalarını 17 yaşındayken Karabüklü rapçi Kayra ile ortaya koydu. Yıllar süren birliktelik 2013 yılında Türkçe Rap tarihinin kült albümlerinden “Hayalet Islığı”nı getirdi. Bu albümün ardından Da Poet, Kayra, Savai ve Sorgu’yla birlikte 90 BPM stüdyosu ve grubunu kurdu. Bu ekiple “Kötülük Bizim İşimiz” ve “Şehir FM” isimli iki albüme imza attı. 2016 yılında Hollanda menşeyli plak şirketi Below System Records’un desteğiyle kendi label’ı olan Deadly Habits Music’i kurdu. Bir yandan belirli aralıklarla enstrümantal albümler yayınlayan Farazi, ABD’den çeşitli rapçilerle de çalışmaya devam ediyor.

Günümüzde popülaritesi gittikçe artan bir janrın, popüler olmayan bir tarafında yer aldığını düşünüyorum. Yaptığın müziği takip eden dinleyici sayısı hiç de azımsanmayacak gibi. Bu çeşit bir yayılmayı organik olarak değerlendiriyorum. Dikine değil de yatay yayılmayı anımsatıyor; birbirinden uzaklaştıran değil de safları sıklaştıran… Sence dinleyicinin müziğini bu kadar benimsemesini sağlayan müziğindeki ana damar ne olabilir?

Rap müziğin popüler olacağını ön görmekle birlikte bu müzik türü sınırları içerisinde popülaritemin hep belli bir oranda kalacağını da ön görebiliyordum. Tarzdan ziyade benim ve birlikte müzik yaptığım arkadaşlarımın takındığı tavır bunda çok büyük etken. İşin şov ve reklam boyutundan ziyade işin kendisine odaklanmamız. bahsettiğiniz organik yayılmayı tetikleyen unsur olabilir. Popülerliğin dışında olana sarılmak/ belli bir yaş grubu düzeyine havalı gözüküyor da olabilir. Fakat içine girebilene oldukça büyük bir dünya vaat ediyoruz. Bence bu da benzer düşünce yapısındaki insanların kendi içerisinde müziğimizi yaymasına neden oluyor.

 

Hiphop ve rap müzik türleri, ortalama bir dinleyici açısından, anlam atfetme konusunda daha çok sözel yönü ile anılan müzik türleri. Ama duygunun taşıyıcısı ve ileticisi olarak ses ve müzikal altyapı da en az söz kadar önemli bir işleve sahip. Bu ikiliyi sen nasıl değerlendiriyorsun?

Rap müzik mevzu bahisse. ikisini birbirinden bağımsız değerlendirmemiz imkansız. Rap’in ya da aslında büyük oranda müziğin doğası ritim üzerine kurulduğu için eserin üretim süreci altyapıyla birlikte başlıyor. Komple bitmiş bir altyapıdan ziyade bu basit bir ritim, bir döngü de olabilir. Rap müzik tarihine baktığımızda kült sayabildiğimiz her çalışmada ikisinin belli bir denge içerisinde olabildiğini görebilirsiniz. Anlatılan konu, söylenen sözler yoğun olduğu takdirde altyapının daha basit ve vurucu olması MC açısından söylediklerini karşı tarafa geçirmek adına daha iyi sonuç veriyor. Diğer taraftan daha basit ve akılda kalıcı slogan içeren parçalara baktığımızda altyapının o boşluğunu doldurması gerekiyor.

 

Birlikte çalıştığın mc’lerle seni bir araya getiren şey ne oluyor? Birçok farklı müzisyenle iş yapıyorsun ama mesela ortaya çıkan tüm işlerde bana geçen şey deneyimlenebilirlik ve samimiyet hissi oluyor…

Dinleyicilerle olduğu gibi, genelde birlikte çalıştığım insanlarla da aramızda ortak bir hayat görüşü ön plana çıkıyor.  Birkaç sene öncesine kadar istisnalar dışında belli insanlar dışında ortak çalışma yapmamın sebebi bu biraz da. Aynı dilde konuştuğum, konuşabileceğimi düşündüğüm insanlarla çalışmayı tercih ediyorum. Ortak çalışmalarda çoğunlukla karşıdaki müzisyenle anlaşmamız için bir kaç cümle yetiyor. Aslında sadece müzisyenlerle değil, son dönemde kapaklar için birlikte çalıştığımız Asuman Anak‘la da aramızda benzer bir durum mevcut.

Her müzik türünün belli bir ihtiyaç doğrultusunda ortaya çıktığına ve ilgi gördüğüne inanıyorum. Son dönemlerde de Türkiye’de rap müziğe olan ilgide bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Sen bu ilgi artışının neye bağlı olduğunu düşünüyorsun?

Tamamen olmasa da büyük oranda globalleşmenin getirdiği bir sonuç. Sosyal medya kullanımının artmasının da bizi getirdiği bu noktada, özellikle Amerika’da moda olan herhangi bir şey anında diğer uluslar tarafından ihraç ediliyor. Hiphop, şu an Amerikan popüler kültürünün ana damarı. Doğal olarak bunun da ülkemize yansıması oldu. Şu an revaçta olan şarkıların da daha eğlenceli işler olmasının da payı var. Eskiden dans etmek, eğlencenin dibine vurmak denince akla elektronik müzik gelirdi. Sanatçılar, insanların Rap müzikle de eğlenilebileceğini görüp, içeriği biraz daha basit, akılda kalıcı söylemlerle doldurunca dinleyicinin bunu alması da kolaylaştı. Ülkemizdeki Rap özelinde konuşacaksak ben ihtiyaçtan ziyade şu an dünyada gündemde olduğu için sayıların arttığını düşünüyorum. Popüler olan şarkılara baktığımızda bu durum açıkça gözüküyor. Bu durum yeni bir akım ortaya çıkana kadar sürecektir. Benim açımdan bir problem yok.

Gelelim son dönemde hayli hararetle dönen trap ve autotune’un kullanımıyla ilgili tartışmalara. Sen bu tartışmaların neresinde konumlanıyorsun?

Bence yine asıl nokta kaçırılıyor. Dünyanın en iyi şarkısını yapsan sırf autotune kullanıldı diye yerin dibine sokacak bir yamyam tayfa var. Mix yaparken vokale veya enstrüman’a EQ ayarı yapmak nasıl bir dışarıdan müdahaleyse autotune kullanmak da benim gözümde aynı şey. Önemli olan şarkıyı güzelleştiriyor mu, istediğin duyguyu aktarmanda yardımcı oluyor mu, oluyorsa hiç bir problem yok. Kaldı ki nasıl rock müzik denilince çoğunlukla akla gitar geliyorsa trap denilince de autotune geliyor. Bu müzik türünün enstrümanı da bu. İnsanlar genelde bunu dediğimde şaşırıyor ama gayet dinlemeyi sevdiğim bir müzik türü Trap. Nasıl ki müziğime Jazz‘den, Rock‘tan, Raggea’den birşey katmaya çalışıyorsam Trap‘ten de birşeyler almaya çalışıyorum. Aralarda kendi tarzımla yaptığım çalışmalar da oluyor.

İzolasyon süreci müzikal üretimini nasıl etkiledi? Kimleri dinliyorsun, takip ediyorsun bu ara?

Başlarda yarım kalan işleri bitirmek için iyi bir fırsat gibi görüyordum ama günler geçtikçe gelen o bunalmışlık hissinden dolayı ne üretim istediğim hızda gitti, ne bir kitap okuyabildim, ne de herhangi bir şey izledim. Gözlemlediğim kadarıyla insanların çoğu da benimle aynı durumda. Yine de fena olmayan bir yol kat ettiğimi söyleyebilirim. Yaz takvimi büyük ölçüde hazır ama bu izolasyon sürecinde dijital dinlenmelerin neredeyse yarı yarıya düşmesi işleri yayınlama zamanı açısından biraz da olsa kafamı kurcalıyor.

 

 

Geçtiğimiz günlerde Kodes Kahra ile ortak çalışman olan “Ölmek İçin Doğanlar”ın bir de İngilizce remix versiyonu “Born to Die” çıktı birçok Amerikalı rapçinin eşlik ettiği. Bu işbirliği nasıl doğdu?

ÖİD. 1 Kasım’da benim askerden döndüğüm gün çıkmıştı. Ben askerdeyken yurtdışında bağlı olduğum şirket olan Below System Records bana sürpriz olsun diye albümdeki bir altyapıya Pearl Gates’ten bir verse okutmuş. Dinleyince hoşuma gitti ve bunu bir EP’ye çevirebilir miyiz diye düşünmeye başladım. Oldukça hızlı bir tüketim dönemindeyiz ve açıkçası albümü çıkardık bitti olsun istemedim. Üzerine İngilizce versiyon yapmak, hem albümü tekrar hatırlatmak hem de az da olsa yine yurtdışında isim duyurmak açısından güzel bir seçenekti. Albümdeki isimler hali hazırda birlikte çalıştığımız ya da çalışacağımız insanlar olduğu için çok zor olmadı. Aslında 1-2 tane büyük isim daha albüme alacaktık ancak şu an için pek uygun bir hamle olmayacağı için beklemeye karar verdik. Bu arada muhtemelen yıl bitmeden bu albümün enstrümantal versiyonunu da yayınlayıp ÖİD faslını sonlandıracağım.

 

Başka nasıl projelerin var? Gelecek planlarından bahseder misin?

Öncelikle 5 Haziran’da Sinan Öktem ve Sorgu‘yla birlikte hazırladığımız “Müco” isimli single çıkacak. Sonra yine Haziran’ın ortalarında “FERVENT” isimli 5 şarkılık bir enstrümantal yayınlayacağım. Yakın zamanda Ankara’dan 18 yaşındaki rapçi Gxblin’le çalışmaya başladık. Her gün geçen gün beni yeteneğiyle şaşırtıyor. Biri onunla olmak üzere yaz ayları içerisinde 10-12 şarkılık iki ortak albüm vermeyi planlıyorum. Belli aralıklarla Sinan Öktem’le bazı çalışmalarımız olacak yine. Sonbahar’a doğru da tekrar Kodes Kahra‘yla bir albüme başlayabiliriz. Son olarak bir 5 şarkılık EP daha yapıp “c.r.a.f.t” serisini tamamlamayı istiyorum. Bu yılı böyle geçirip önümüzdeki yıl ABD tarafına yoğunlaşmayı planlıyorum.

 

 

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 10:32:31