Engin Altan Düzyatan‘ı sarıya boyalı saçları ve kara kaşlarıyla genç bir oyuncu olarak, ilk defa “Beyaz Gölge“nin bir tür adaptasyonu olan “Koçum Benim” dizisiyle tanıdı TV seyircisi. Saç rengi, saçı, sakalı gibi oyunculuğu ve siyasi duruşu da sürekli değişti. 2013’te Gezi’de ön sıralarda poz verirken, aradan bir buçuk yıl bile geçmeden, 10 Aralık 2014’te “Diriliş: Ertuğrul“un başrol oyuncusu olarak karşımızdaydı. Osmanlı’nın kuruluşunu anlatan bu TRT yapımı, iktidarın tarih anlayışına paralel, Muhteşem Yüzyıl‘ın eleştirilen yanlarından ve dekoltelerinden uzak, Osmanlı torunlarına hitap eden bir Osmanlı dizisiydi. “Diriliş: Ertuğrul” hikayesini tamamlayıp “Diriliş: Osman Gazi” ile yeni bir dönemi anlatmaya hazırlanırken Düzyatan’ın dizideki rolü de bitti.
Geçtiğimiz yıl Serengeti Ulusal Parkı’nı da içine alan Masai Mara bölgesinde zebraları, zürafaları ve aslanları fotoğrafladığı safari tatilini Afrikalı çocuklara yardım ve Afrika halkına sürdürülebilir temiz su kaynakları sağlama amacıyla “Sen de Tanık Ol” adlı sergi ile Zorlu PSM Sky Lounge’da sergileyen, ekonomi gündemi hakkında fikir beyan etmekten geri kalmayan oyuncu bu kez Beşiktaş’taki Artweeks@Akaretler‘de gerçekleştirilen “Sanatta Etkileşim” konulu söyleşiye katılarak, sanatla ilgili dertlerini paylaştı.
Diriliş Ertuğrul‘da Ertuğrul Bey karakterini canlandıran Düzyatan, Türkiyeli sanatçıların dünyaya tanıtılmasının önemine işaret ederek, “Televizyon dediğimiz araç, Türkiye’de 300-350 milyon dolarlık bir ihracat oranına sahip bir kol ve çok ciddi bir eğlence sektörü. Son yıllarda MBC’nin (Arap TV ağı) yasaklamasıyla 150 milyon düştü sanırım. 200 milyon dolar gibi bir ihracat payına sahip şu anda Türk dizilerinin dünyaya satılmasının karşılığı. Bu çok ciddi bir rakam. ABD’den sonra, en fazla diziyi Türkiye pazarlıyor şu anda. Ben çocukken Brezilya dizileri seyredilirdi. Biz Brezilya’dan ithal ederdik. Şimdi biz Brezilya’ya dizi satıyoruz” dedi.
Diziler Türkiye sanatını dünyaya tanıtabilir
Düzyatan, plastik sanatlarda ürün veren Türk sanatçılarının tanıtımı amacıyla dizilerde sanatçıların eserlerine yer verilmesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Çok değerli ressamlarımız ve heykeltıraşlarımız var. Onları nasıl daha fazla gösterebiliriz? Madem 70 ülkeye, televizyon dizisi pazarlıyorsunuz ve (dizide kullanılan) evin duvarlarına bir şeyler asıyorsunuz mutlaka. IKEA‘dan alıp bir şeyler asmayalım. Sinemada belki bu kadar çok şansımız yok ama televizyon dizisi dediğimiz sektörde ulaştırma şansımız var. O zaman bu sektörü sadece eğlence sektörü olmaktan çıkarıp biraz daha ciddi bir sektör haline de getirebiliriz.”