Ece Haskan’ın “Saklambaç” isimli ilk kişisel sergisi 26 Nisan – 25 Mayıs tarihleri arasında Büyükdere35’te. Emrah Çoban küratörlüğünde gerçekleşecek “Saklambaç” sergisi, Ece Haskan’ın son dönem üretimleriyle, izleyici ile ilk defa buluşacak heykelleri bir araya getiriyor.
Temsiliyet, doğrudan ifade biçimini nasıl etkiler? Sanatçının zihin ve algı dünyası gerçekliği temsil edebilir mi? Gördüğümüz imge gerçekten bizim tanımladığımız anlamını mı barındırıyor?
Sergide insan yaratıcılığının ilk ürünlerinden olan oyunlar ve hikâyeler farklı biçimlerde izleyici ile buluşuyor. Masallar, çocuk oyunları, kostümler, yaratılmış imgelerin tamamı mecazi oyunlar haline geliyor ve sanatçı tarafından amacının dışına çıkarılarak olası anlamlarla görünür kılınıyor. Böylece görünenin ötesinde, saklı kalanları izleyicinin bulmasına ve tamamlanmasına dair bir saklambaç oyunu başlıyor ve gerçeklik algısı insan zihninde, bambaşka boyutlara evriliyor. İmgelere yüklediğimiz anlamların çoklu anlatımlarıyla olasılıkları doğururken gerçekliğe dair muğlak gri alanlar meydana getiriyor.
(Kukla Tiyatrosu)
Ece Haskan, ‘’Saklambaç’’ sergisinde gri alanlara renkli müdahaleler yaparak nesnel ve öznel olanı kendi algı deneyimleriyle zıtlıklardan faydalanarak ele alıyor. Özne ve nesnenin işlevlerini değiştirerek imgelerle oyunlar oynuyor. İroniyi bir anlatım aracı olarak kullanıp, insan bedenini nesnelerle hiyerarşik bir düzleme bağlı olmaksızın birleştiriyor. Haskan, ele aldığı imgelerle insan yaratıcılığını insan bedeni üzerinden aktarırken, rahatsız edici derecede tuhaf imgeleri pozitif bir gerçeklikle ele alıyor. İzleyiciyi, günlük yaşamın içindeki tutarsızlıkla yüzleştiren ironik hikayeler yaratıyor. Bu hikayeler ise çoğulcu bir anlatıma sahipken zaman ve mekan algısı tanımsızlıklarla şekilleniyor.
(Kırmızı Başlıklı Kız ve Kurt)
Ece Haskan’ın ‘’Saklambaç’’ sergisindeki çalışmaları, özne ve nesne temsiliyetinin iç içe geçtiği zeminsiz kompozisyonlar olarak izleyiciyle buluşuyor. Nesnel bakışa karşı öznel deneyimler içeren kompozisyolar, olasılıklar dahilinde saklı ve örtük bir tavır sergiliyor. Bu bağlamda, çalışmaları anlamlandırmak ancak öznel deneyimlerin ışığında bilinç ve kültürel kodların ilişkilenmesi ile olasılık kazanıyor. İnsan zihnine tanıdık gelen nesne ve özneler, farklı deneyimlerle birleşerek anlamlarını arayan simgeler haline geliyor.
Sergiyi; “Bir Sanat Biçimi Olarak Antropomorfizm”, “Çok Katmanlı Hikayeler” ve “Nesnelerin Deneyimi” olmak üzere üç farklı başlık altında özetleyebiliriz.
Bir Sanat Biçimi Olarak Antropomorfizm: İnsana ait özelliklerin insan olmayan varlıklara ya da nesnelere atfedilmesi (Antropoformizm) üzerinden kompozisyonlar oluşturulmuştur. Bu çalışmalarda gördüğümüz el, ayak, gibi insan uzuvları sanatçının zihinsel sürecinden
geçerek var olan işlevlerinin sınırlarını zorlar.
geçerek var olan işlevlerinin sınırlarını zorlar.
Çok Katmanlı Hikayeler: Var olan masal ve hikayeleri deforme ederek yeni anlatımlara olasılık tanıyan çalışmaları kapsar. Bu çalışmalarda tanımlanmış hikayelerin ötesinde çok katmanlı anlatımlar söz konusudur.
Nesnelerin Deneyimi: Günlük hayatta veya imgesel olarak işlevselliği
tanımlanmış olan nesnelerin, tanımlarının dışına çıkarak farklı bir deneyimle eşleştikleri kurguları barındıran çalışmalardır. Ece Haskan’ın ‘’Saklambaç’’ sergisindeki çalışmaları, nesne ve öznenin karmaşık ilişkisini ironi ve teşbihe dayalı bir anlatımla birleştirerek, izleyiciyi günlük yaşamın çelişkileriyle yüzleştiren simgesel kompozisyonlara dönüşür.
tanımlanmış olan nesnelerin, tanımlarının dışına çıkarak farklı bir deneyimle eşleştikleri kurguları barındıran çalışmalardır. Ece Haskan’ın ‘’Saklambaç’’ sergisindeki çalışmaları, nesne ve öznenin karmaşık ilişkisini ironi ve teşbihe dayalı bir anlatımla birleştirerek, izleyiciyi günlük yaşamın çelişkileriyle yüzleştiren simgesel kompozisyonlara dönüşür.