“Karanlıkta Gökkuşağı” sergisi, 14 Kasım 2014 – 17 Ocak 2015 tarihleri arası SALT Galata’da ziyarete açıldı. Sergiye Polonya ve Türkiye’den Mirosław Bałka, Nilbar Güres, Gülsün Karamustafa, Teresa Murak, Walid Raad, Wael Shawky, Slavs&Tatars ve Artur Żmijewski gib sanatçılar katılıyor. Sebastian Cichocki ve Galit Eilat’ın küratörlüğünü yaptığı sergiyle ilgili sanatçı Köken Ergun, sosyolog Ayşe Çavdar, Varşova Modern sanat müzesi direktörü Sebastian Cichocki, küratör Galit Eilat’ın katıldığı söyleşiyi kaçırmadık. Dinledik.
Dinî ritüeller, toplumsal cinsiyet politikası ve maneviyata dair meselelere odaklı işlerden oluşan Karanlıkta Gökkuşağı sergisi, sekülarizm sonrası bir bakış açısıyla, güncel sanatın dindar ve laik topluluklar arasındaki köhneleşmiş karşıtlığın ne şekillerde sorguladığını araştırmayı deniyor.
Sergi, yapımcılarının deyişiyle "modernite ufkunun ötesindeki ritüeller, mistisizm ve us dışı olanın çekiciliğinin mevcut sanat üretimlerinde nasıl ele alındığına bakıyor".
Sebastian Cichocki (Varşova Modern Sanat Müzesi’nin direktör yardımcısı)ve Galit Eilat (hâlen devam eden São Paulo Bienali’nin eş küratörü) küratörlüğünde gerçekleşen serginin söyleşisinde bu iki isimle beraber gazeteci ve çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi olan Ayşe Çavdar ve Aşura adli video enstalasyonuyla sergide yer alan sanatçı Köken Ergun katıldı.
İlk sözü alan Sebastian Cichocki oldu.
Sergide; sanatçıların, dini uygulamalar, ritüeller ve teoloji konusundaki soruları, fikirleri ekseninde özellikle Polonya başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde gerçekleşmekte olan muhafazakarlığın yükselişine nasıl bir tepki verdiklerinin sergilendiğini belirtti. Ancak bu sergideki farklı ve önemli nokta, çağdaş sanatçılar arasındaki gerçek inançlıların da davet edilmiş olması. Bu çok alışılagelmiş bir durum değil.
Cichocki konuşmasında Polonya’da bulunan dünyanın en büyük İsa heykelinden bahsetti. Ülkenin batısındaki Swiebodzi kentinde yükselen dev İsa heykeli, Brezilya’nın Rio de Janeiro’daki muadilinden tam 14 metre daha uzun, yani dünya rekorunu eline geçirmiş durumda. Heykele yönelik yerel tepkiler, dünya genelindeki sekülerizm tartışmalarına uyarlanabilecek çağrışımlar içeriyor.
Dini, kamusal alana taşımamak sekülerizm gereklerinden mi, bunun ölçüsü ne olmalı gibi sorular sorduruyor.
Bir diğer örnek Polonya’da 10 Nisan 2010 tarihinde gerçekleşen Smolensk uçak kazası örneği. Uçak kazasında ölen eski cumhurbaşkanı Leh Kaçinski anısına, Varşova’daki başkanlık sarayı önüne dikilen haç figürü, ülkeyi ikiye bölmüş. Yeni cumhurbaşkanı dikilen haçı kiliseye yerleştirmiş, dindar kesimden gelen tepkiler üzerine eski yerine konulmasına karar verilmiş, sekülerler ise ‘burası laik bir ülke, haç kilisede kalmalı’ diyerek tepki göstermişler.
Küratör Galit Eilat halen devam etmekte olan Sao Paolo bianelindeki Bolivyalı anarko-feminist kolektif Mujeres Creando tarafından yapılan “Space to Abort” adlı eserden bahsetti. Kürtaj deneyimi yaşamış kadınların, kürtaja dair tecrübelerini anlattıkları esere eleştiri ve tepkiler gelmekte gecikmemiş. Bu tepkiler yüzünden de eseri 18 yaşından küçüklerin ziyaret etmesi yasaklanmış.
Eliat doğal olarak soruyor;18 yaş altında hamile kalabilirsiniz, ancak yaşanan kürtaj tecrübelerini dinleyemezsiniz, buna kim karar veriyor?
Mujeres Publicas’ın Karanlıkta Gökkuşağı’nda yer aldığını da belirtelim.
‘Küçük Kibrit Kutusu’ ile sisteme kafa tuttuğu çalışması; “Aydınlatan yegane kilise, yanan bir kilisedir” dediği için anti-Katolik bulunması, kürtaj hakkını tanımayanlarca protesto edilmesi ve sergilendiği Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofia direktörünün istifaya çağrılması sürecine karşılık, Latin Amerika’daki kadın hakları mücadelesine destek olmak amacıyla da sergiye dahil edilmiş.
Türkiye’den sergiye katılan sanatçı Köken Ergun ise 2004 tarihli İsimsiz çalışmasının nasıl oluştuğunu anlattı öncelikle. Dönemin cumhurbaşkanının bakanlara, türbanlı eşleriyle Cumhuriyet balosuna gelmesini engellemek için tek kişilik davetiyeler göndermesi üzerine sanatçı bu tutuma tepki göstermek amacıyla pazardan aldığı çeşitli başörtülerini farklı tarzlarda takıyor.
Berlin Film Festivali’nden ödülle dönen çalışması Aşura ise sergi kapsamında görülebilir. Zeynebiye mahallesinde çekilen Aşura merasiminin grup dinamiğini sahnede görme için eşsiz bir fırsat olduğunu belirtiyor.
Sosyolog konuşmacı Ayşe Çavdar, iktidarın gelenekselleşmiş bir İslamcılık politikası izlemediğini, bunun dönüştürülmüş, seyreltilmiş bir İslamcılık olacağını aktardı konuşmasında.
Doktora tezi Başakşehir üzerine olan Çavdar Başakşehir’in neredeyse bir tüketim cenneti olduğunu sözlerine ekledi.
“Mesela en pahalı olmasına rağmen en çok sevilen ve övülen market müşterilerini sürekli tasavvuf müziği çalarak rahatlatıyor “ diyerek izlenimini paylaşan Çavdar bir marketin de sloganına dikkatimizi çekti :
“Sınırsız alışverişin mutluluğu”.
Artık belki de seküler olmak alışveriş yaparken bile mümkün değil midir?
Karanlıkta Gökkuşağı sergisi- SALT Galata- 14 Kasım 2014 – 17 Ocak 2015