Fazıl Say’ın prodüktörlüğünü ve yapımcılığını üstlendiği, klasik müzik kökenli sanatçılar İklim Tamkan ve Senem Demircioğlu’nun ilk albümleri “İlk Atlas” Ada Müzik etiketiyle müzik marketlerdeki yerini aldı. Mezzosoprano ve piyanist ikilinin bir araya gelerek oluşturdukları albümde Cemal Süreya, Edip Cansever, Metin Altıok, Behçet Aysan ve Ahmet Erhan gibi isimlerinin şiirleri var. Onlarla şiir ve müzik üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Şiirin hakikati hayatınızda nerede duruyor? İlk ne zaman bir şiir okurken mırıldandınız?
İklim: Şiir tüm hakikatiyle hayatımızın orta yerinde diyebilirim. Belki biraz “romantik” tınlıyor olabilir ama gerçeğimiz bu. Aksi halde müziğimizi şiirlerle buluşturmazdık.
Senem: Şiirleri okurken mırıldandığımızı söyleyemem. Ama şiirleri seçerken okuduğumuz metinden anladığımız, aldığımız ruh halini müziğimizle yansıtmaya çalıştığımızı söyleyebilirim.
İklim: Bir yandan bu kavramlar oldukça görece. Her şiir okuyucusunda başka bir his, tat bırakır. Biz bu albümde dinleyicimize İklim ve Senem’in damak tadını yansıtmaya gayret ettik.
Klasik müzik kökenli sanatçılarsınız. Klasik müzik ve şiir ilişkisini nasıl yorumlarsınız?
Senem: Şiir zaten yüzyıllardır klasik müzikle iç içedir. Bunun en büyük örneğini operada lied (şarkı) dediğimiz formda görürüz. Lied, şiirin bestelenmesiyle oluşan ve genelde piyano ile söylenen bir şarkı türüdür. Türkçe şiirin bestelenmesi bizim için yeni sayılabilir fakat başka coğrafyalarda lied bir kültür haline gelmiştir. Öyle ki müzik okulları ve konservatuarlarda lied yorumculuğu başlı başına bir bölümdür. Stil ve yorumlama olarak sözlerin ön planda olduğu bir özgünlük içerir.
İklim: Bu formda müzik ve şiir ilişkisinden bahsedecek olursak; ön planda olan her zaman şiirdir. Besteci şiirin her kelimesini ve duygusunu müziğe aktarır. Yorumcu da aynı şekilde her notayı ses gösterisiyle değil kelimelerin uyandırdığı duygu aktarımıyla yorumlamalıdır. Yani bu ilişkide hem besteci hem de yorumcu esasen şiire hizmet eder.
‘Şiirin en etkileyici yanı uçsuz bucaksız derinliği’
Türkçe şiirin önemli isimlerinin şiirleri var albümde. Cemal Süreya, Edip Cansever, Metin Altıok, Behçet Aysan ve Ahmet Erhan’ın şiirleri… Bu şairlerin şiirlerinin sizdeki etkilerinden, şiirlerinin tını ve melodilerinden bahseder misiniz?
İklim: Şu noktada söyleyeceklerimiz herkesin damak tadına göre değişiklik gösterecek, relatif tarifler olabilir. Belki de en güzeli bu; özellikle şiirin en etkileyici yanı uçsuz bucaksız derinliği.
Senem: Bence de, bu şairlerin ve şiirlerin bize hissettirdiklerini dinleyiciler kendileri tanımlasınlar isteriz.
Bu şiirleri seçerken günümüz dünyasını yansıtan şiirler de mi olsun istediniz?
İklim: Prozodiye ve şarkılaştırılabilecek şiir yapısına mesleği gereği Senem daha hâkim olduğundan şiirleri genelde Senem seçer. Ve aslında bu şiirleri seçerken belli bir mesaj kaygısı taşımadık. O dönemki ruh halimizle keyfi seçimler oldu diyebilirim.
Senem: Ve bence şiirlerin öyle enteresan bir zamansızlığı var ki, hangi dönemde okursanız okuyun zaten günümüz dünyasını yansıtıyorlar.
Türkiye şairi çok, şiir okuyanın az olduğu bir ülke. Bir albüm yaparken şiirlere yer verme nedeniniz nedir?
Senem: Öyle mi dersiniz? Belki bizim eşimiz dostumuz yüzünden- yani dost meclisimizde yaptığımız sohbetlerden -belki de iyimserliğimizden, şiir meraklılarının hiç de az olduğunu düşünmüyorum aslında.
İklim: Bence de, özellikle son yıllarda şiir meraklıları epey arttı.
“Ne sadece şiir, ne sadece müzik, ikisinin birbiriyle dansı!”
Gezi direnişi sürecinde birçok şairin şiiri direnişe mücadele kattı. Bu sürecin etkisi oldu mu çalışmalarınızda?
İklim: Gezi gerçekten ilginç bir süreçti. Örneğin kendi kütüphanesini kuran bir oluşumdu, o çok önemli bir örnek bence. Şairlerin şiirleri tarihteki pek çok toplumsal harekette yer almıştır tabii, ama Gezi’nin özelliği bence kendi “sokak” şiirlerini yaratmış olmasıydı. Kuru slogan değil farklılıkların renklerini taşıyan bir doku olarak şekillenmişti. Bu bize yansıdı mı? Belki de. Çünkü insan yaşadıklarından mutlaka etkilenir ve deneyimlerini hayatına yansıtır. Bizim için de özel bir süreçti Gezi, bu albüm de belki şiirlerde geçen acı, keder arasında aslında her şeye rağmen umut diyen bir albüm.
Gezi sürecinde Taksim’deki anıtın önünde her akşam piyano resitali oldu. Şiirle, müzik ve direniş birleşti bir anlamda. Sizin müziğiniz ne tür çağrışımlar yaratıyor?
Senem: O parkta buluşanlar sokağın müziğini, şiirini ve direnişini bir arada yaşadı zaten, sadece o resitallerle değil. O yüzden müziğin de, şiirin de insanda yarattığı hissi yaşadı insanlar belki. Bu noktada albümümüzle bir bağ kurmak gerekirse, aslında benzer bir şey yakalamaktı çabamız diyebiliriz. Güzel şiir, güzel müzik ötesinde o şiirin okurda yarattığı hissi besteyle taşıyabilmek ve yine bir müziğin dinleyenin ruhunda yarattığı hissi şiirin dizelerinde bulabilmesi. Ne sadece şiir, ne sadece müzik, ikisinin birbiriyle dansı!
İleride farklı ülkelerden şairlerin şiirlerine yer vermek ister misiniz? Mesela Latin Amerika şiirinin bu anlamda çok iyi bir seçim olacağını düşünüyorum.
Senem: Türkiyeli şairlerden Türkçe şiirler seçmemizin nedeni anadilimize olan hâkimiyetimiz. Bana kalırsa şiir çevirilerinin -ne kadar iyi yapılmış olursa olsun- başka bir dilde aynı duyguları vermesi çok zor. O şiirlerin duygusunu hissettirebilirsem tabii ki çok isterim. Fakat bunun için de birçok dile anadilim kadar hâkim olmam gerekiyor.
İklim: Zira biz bu şiirlerin duygularını noktasından virgülüne kadar iz sürerek anlamaya çalıştık. Bu aşamada farklı bir dilin peşinden gitmek ne kadar mantıklı bilemiyorum. Dolayısıyla farklı ülkelerden şairler seçmek şu aşamada bizim için biraz uzak görünüyor.
İlk aklıma gelenler arasında Ahmet Kaya, Ahmet Arif ve Attila İlhan şiirlerini besteledi. Yeni Türkü ve Ezginin Günlüğü gibi gruplar da birçok şairin şiirlerini kendine özgü tarzlarıyla yorumladılar. Sizin tarzınız çok farklı.
Senem: Bizim tarzımızın verdiğiniz örneklerden farklı duyulması sanırım klasik batı disiplininden geliyor olmamız.
Prodüktörleri Fazıl Say
Fazıl Say’ın albüme yaptığı katkılardan bahseder misiniz?
İklim: Fazıl Say, bu albümün hayata geçmesindeki en önemli isim. Hem albümün fikir babası, hem de prodüktörü. Müziğe ve şiire olan hâkimiyetiyle ufkumuzu genişletti. Tüm bunların yanında albüm süreci boyunca motivasyonuyla bize muazzam destek verdi.
Senem: Kendisi hem çok saygı duyduğumuz bir sanatçı hem de çok iyi bir dost.
Albümde başka kimlerin emeği var?
İklim: Besteci Ajlan Akyüz’ün albümde 4 bestesi var. Doğan Duru’nun bizim için yaptığı, ilk göz ağrımız olan bir şarkısı bulunuyor. Enstrümancı arkadaşlarımız da çeşitli parçalarda olağanüstü müzisyenlikleriyle bizlere destek verdiler.
İklim: Albüm fotoğraflarını Mehmet Turgut, Tuz Gölü’nde çekti.
Senem: Baştan sona bir dost, aile albümü oldu diyebiliriz.