Türkiye’den ve dünyadan, yenilikçi ve merakla beklenen yapımları izleyici karşısına çıkaracak 27. İstanbul Tiyatro Festivali, çağdaş dans sevenlerin ilgisini çekecek üç uluslararası dans topluluğunu da ağırlamaya hazırlanıyor.
Geçtiğimiz yüzyılda devrimci bir yaklaşımla dansı yeniden tanımlayan Pina Bausch’un topluluğu Tanztheater Wuppertal’den Café Müller; günümüzün en önemli koreograflarından Hofesh Shechter imzalı Çifte Cinayet ve Danimarka’nın önde gelen dans topluluklarından Uppercut Dans Tiyatrosu’ndan Bankta, festival kapsamında izleyiciyle buluşacak.
Festivalin açılışı Bausch’tan
Dans tiyatrosunun yeni bir tür olarak kabul görmesini sağlayan Pina Bausch’un başyapıtı Café Müller, sanatçının dans topluluğu olan Tanztheater Wuppertal’ın güncel kadrosu ile Türkiye’de ilk kez sahnelenecek. Pedro Almodovar’dan Robert Wilson’a sayısız sanatçıya ilham veren Bausch’un devrimci yaklaşımıyla insan ruhunu okumadaki ustalığını birleştirdiği bu başyapıt, arzunun ve yalnızlığın hikâyesini, sadelik ve çarpıcılıkla vadediyor. Oyun, 25-26 Ekim‘de Zorlu PSM‘de sahnelenecek.
Shechter, ilk kez Türkiye’de
Çağdaş dans alanında günümüzün en önemli koreograflarından birisi olarak kabul gören Hofesh Shechter, Çifte Cinayet ile Avrupa ve Uzakdoğu turnelerinin ardından festivalin konuğu olacak. Çağdaş dansın geniş izleyici kitlelerine yayılması konusundaki öncülerinden Shechter, festivaldeki ikili programında; ‘Palyaçolar’ ve ‘Çözüm’ ile günümüze ışık tutacak. Shechter, 14-15 Kasım’da Zorlu PSM’de sahne alacak.
Danimarka’dan dostlar: Uppercut
Danimarka’nın önde gelen dans topluluklarından biri olan ve kuruldukları günden bu güne 40 yıldır ürettikleri her eserle Danimarka dans sahnesine farklı bir boyut katan Uppercut Dans Tiyatrosu da festival kapsamında ilk kez Türkiye’de.
Beş dansçı ile üç uzun siyah bankın başrolünde olduğu Bankta, insan ilişkileri ve insanın hayattaki yerini bulabilmesine dair son derece dürüst, çok katmanlı bir öykü üzerine kurulu bir dans gösterisi. Çağdaş dansı sokak danslarıyla harmanlarken bankları da sürekli dönüştürüyor ve ortaya, dengeyi ve teatralliği tüm derinliğiyle kullanan yaratıcı ve nükteli bir performans çıkıyor.
Konsept ve koreografisi Stephanie Thomasen’e ait olan oyun, 17-18 Kasım’da Süreyya Operası’nda.