A password will be e-mailed to you.

FutureBright Group tarafından “Türkiye’nin anneleri” başlıklı araştırma projesi, Türkiye’de değişen ve dönüşen aile yapısına dair önemli veriler sunmaktadır. Türkiye’de anneler ile yapılan bu araştırmaya göre hem boşanma oranı artmakta hem de 1,8 milyonu aşan bekar anne sayısı gibi bir tablo ortaya çıkmakta. Dolayısıyla yalnızca anne ve çocuktan oluşan ‘ailelerin’ sayısı artarken; gelecekte bekar annelerin sayısının 3 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir.

Ortaya konulan veriler, özellikle 25-45 yaşlarında olan bekar annelerin içinde yaşadığı geleneksel ataerkil toplumsal normlara ve baskılara işaret ediyor; zira boşanmak, erkekler için bir yük değilken, kadınlar için bambaşka bir tablo ortaya çıkıyor. Tam da burada anneliğin yüceltilmesi ile cinsiyetçiliğin nasıl da sinsi ve gizli bir biçimde yeniden üretildiği anlaşılıyor. Oysaki boşanmanın ardından çocuğun sorgusuz sualsiz anneye bırakılması söz konusudur. ‘Çocuk annenindir’ şeklindeki bu düşünce, erkeğin çocuk bakımında anneye ‘yardımcı’ olmasından ev işlerinin üstlenmesine değin hegemonik bir söylemdir. Bu işler özünde kadının işidir, babanın bakımı bir yardım ve lütuftur. Çocuğun, boşanma sonrası babaya verilmemesine yönelik bir eleştiri yok iken; tüm bu konular, nafaka talebi üzerine kilitlenmektedir.

Annelik kimliği, kadının birincil rolü olarak yine her yönden baskısını artırırken; cinsiyetçi egemen sistem, bu rolün toplumsal ve kültürel sınırlarını da çizmektedir. Başka bir deyişle, egemen söylemce ‘norm(al)’ olanın dışında kalmak, (anne-baba ve çocuktan oluşan çekirdek ailenin dışında mikro aileler), ikili cinsiyet kategorisine, aykırıdır. Anneliğe kutsallık atfedilse dahi bu böyledir. Çocuk; anneden ve babadan oluşan aile yapısı içinde büyütülmelidir. Bu nedenlerle boşanmanın ardından kadın, çeşitli etiketlenmelere maruz kalmaktadır. Bu psikolojik ve toplumsal baskı, ‘hemcinsler’ tarafından da sürdürülmektedir. Bu tespit, ezen-ezilen ilişkileri içerisinde kadının, hemcinsine uyguladığı baskının görünen yüzüdür. Kaldı ki cinsiyetçi ikiyüzlülüğün cinsiyeti yoktur.

Temelde kadınlar, annelik kimliği ve gücü ile var olabilmektedir. Ve E. Badinter’in Kadınlık mı? Annelik mi? isimli kitabından da referansla, bekar annelerin kendilerini kadın kimliği ve rolü ile ifade etmelerini güçleştirmektedir. Her ne kadar “Cennet annelerin ayakları altındadır,” şeklindeki geleneksel övgü\yüceltme ile anneler günü (halbuki çocuğu ölen, an­nesi olmayan ya da isteyip de anne olamayanlar için bugün, ıstıraplıdır) tüketim toplumunun ve egemen sistemin odağında olsa da söz konusu araştırma, bekar annelerin medya ve markalar tarafından da yeterince muhatap alınmadığı tespitini mümkün kılmaktadır. FutureBright Group’un kurucu ortağı Başak Abdula, “Kadınlığın değersiz görüldüğü, anneliğin kutsal sayıldığı bir toplumda bu ikiliğin en büyük yükünü bekar anneler çekiyor,” şeklindeki ifadesi, bu gerçeği yansıtmaktadır. Ek olarak Biyolojik Saati Bozuk Kadınlar isimli kitabımda yer alan, gönüllü çocuksuz kadınlar ile yürüttüğüm alan araştırmasında da ‘ideal annelik’ kavramının dışında olduğu düşünüldüğünden bekar annelik, akıllara gelmemiştir. Çocuksuzluk ve bekarlık arasında doğrudan bir ilişki kurulduğundan, sadece evli olanların çocuk sahibi olabileceği ön yargısı mevcuttur.

Son olarak, aslında anneliğin anlamına dair çelişkiler odağa alındığında, anne ol(a)mamak kadar bekar bir anne olmak da kadınlık-annelik-cinsiyetçilik meselesi ile geleneksel ataerkil annelik rolünün gönüllü olarak üstlenilmesindeki cinsiyetçi ikiyüzlülüğe işaret etmektedir. Aslında feminist teoriler de konu annelik olduğunda, farklılaşmaktadır. Özellikle 1990 ‘lı yıllardan itibaren ‘farklılıkların yüceltilmesi’ şeklindeki postmodern feminizmin annelik övgüsü, farklı annelikleri de (eşcinsel anneler, göçmen anneler, bekâr anneler, siyah anneler vs.) içerek biçimde dönüştürülmüştür. Ancak bu defa, annelik üzerinden bir yüceltme söz konusudur. Neticede, tüm veriler bağlamında anneliğin yüceltilmesinden geleneksel ataerkil anneliğin sürdürülmesine değin annelik kavramına dair tüm meseleler, teoride ve pratikte egemen annelik anlayışını oluşturmaktadır.

Kaynaklar

T24, 8 Mayıs 2024, Türkiye sosyolojisinin görünmeyen gerçeği: Bekar annelerin sayısı 1,8 milyonu aştı!, https://t24.com.tr/haber/turkiye-sosyolojisinin-gorunmeyen-gercegi-bekar-annelerin-sayisi-1-8-milyonu-asti,1164015

Ayşegül Yaraman, 2020, Cinsiyetçi İkiyüzlülük, İstanbul, Bağlam.

Kinem Tokdemir, 2023, Biyolojik Saati Bozuk Kadınlar\Toplumsal Cinsiyetin Yeniden Üretimi Bağlamında Annelik Kavramının Eleştirisi, İstanbul, Urzeni.

FutureBright Group, https://futurebright.com.tr/

Hürriyet Daily News, 10 Mayıs 2024, Number of single mothers projected to reach 3 million: Study, https://www.hurriyetdailynews.com/number-of-single-mothers-projected-to-reach-3-million-study-193362

Daha fazla yazı yok
2024-11-21 15:21:44