Bu yıl üçüncü kez gerçekleşen Cappadox yine müzik, gastronomi, çağdaş sanat ve açık hava etkinliklerini bir arada buluşturdu. Üstelik bu kez Kapadokya coğrafyasına daha da yayılan bir programla… Cappadox bol alternatifleriyle herkes için kişiselleştirmiş bir deneyim sunsa da festivali mümkün olduğunca tüm yanlarıyla sömüren bir katılımcı olarak en iyiler ve en kötüler listesi yapma haddini kendimde buldum.
En iyi anlar
1- Perili Ozanlar Vadisi, Göreme
Tek bir anıyla değil tüm anlarıyla, bu yılki konserlerin çoğunun gerçekleştiği Perili Ozanlar Vadisi festivalin yıldızıydı. Peri bacalarının etrafını çevirdiği konser alanı yansıtılan efektlerle tek başına bir görsel şölen yaşattı.
2- Kaan Tangöze’den türküler
Kaan Tangöze’yi Duman’ı izleme amacıyla gelenler hayal kırıklığı yaşayan taraftaydı. Oysa Çiftlik Evi’nde bir sokak müzisyeniymiş gibi sadece bir mızıka ve gitarla Aşık Mahsuni Şerif ve Neşet Ertaş türkülerini coverladığı anlar kesinlikle festivalin en görülmeye değer anları arasındaydı.
3- Kağıt Kayık, Uçhisar Kalesi
Mehmet Ali Uysal’ın Kağıt Kayık (2017) çalışması festivalin merkezine adını veren Uçhisar Kalesi’nin zirvesinde Nuh’un gemisine selam duruyor. Cappadox’un paralel çağdaş sanat etkinliği Dünyadan Çıkış Yolları sergisi kapsamındaki enstalasyonu festival bitse de 11 Haziran’a kadar ziyaret edebilirsiniz.
4- Oceanvs Orientalis vs İlhan Erşahin, “Samba de Janeiro”
Bu madde en kötülere spoiler niteliğinde olacak ama bu yılki Cappadox’un kara bulutlar altında geçtiğini festivali uzak/yakın takip eden herkes biliyordur. Erşahin’in Cappadox’taki projesi onun adını duyup canlı müzik bekleyenleri şaşırtsa da 00:30’da başlayan etkinlik yağmura rağmen alanı terk etmeyen geniş bir seyirci kitlesini mutlu etti. Ne soğuk ne yağmur dindi ancak Samba de Janeiro cover’ı kalabalığın en çok reaksiyon gösterdiği ve ısınmaya en çok yaklaştığı anlara eşlik etti.
5- Sadık Cappadox seyircisi
Cappadox’un en güzel anlarından bahsederken seyirici kitlesini es geçmek haksızlık olur. Tanıştığım ve karşılaştığım büyük çoğunluk daha önce en az bir Cappadox deneyimi yaşamış insanlardı. Artık politik iklim ve güvenlik nedeniyle biten (benim için hipsterlık müessesi sayesinde çoktan bitmişti) Rock’n’Coke ve One Love’larda sadece sadece sosyal medya paylaşımı yapmaya gelip ana sahnede New Order çıkarken arkada Model’in bet sesli solisti etrafında toplanan zevk yoksunu çoğunluk çok şükür ki henüz Cappadox’u keşfedemediği için Türkiye sınırları dahilinde tekrar gerçek festival izleyicisiyle buluşmak keyifti. Kötü hava koşullarına rağmen bunca etkinlik yapılabildiyse de zaten bu kitle sayesindeydi.
6- Arzunun Kanatları, Keyişdere
Yükseklere alışık kiremitleri en son düşüneceğimiz yerde, toprakta gösteren Deniz Gül imzalı çalışma düşen bir meleğin kanatlarını resmediyor. Fotoğraf çektirmek isteyenlerin kanatların ortasına yatarak poz verdiği enstalasyon Keyişdere yer alan açık hava çalışmalarının en popüleri.
7- Jehan Barbur, “Eylül Akşamı”
Jehan Barbur, son dakika değişikliği ile Kalben’in yerine getirildi. İyi ki de getirilmiş. Nil Karaibrahimgil’in (o da festivalin konukları arasındaydı) hipster versiyonu yerine onun zarafetiyle karşılaştık. Barbur, Bülent Ortaçgil’in Eylül Akşamı’nı coverlarken “Olamaz mı? Olabilir” dizesinde iç sesi “İyi ki olmuş” diyen bir tek ben değildim muhtemelen…
8- Girişimci gibi girişimci yerel market
Uçhisar Meydanı’na attığı varillerle Eko Mini market Babylon’dan daha popüler bir ortam yarattı ve festival boyunca Babylon’dan çok daha doluydu. Marketin en önemli özelliği ise fırsatçılık yapmadan her zamanki fiyatları üzerinden gece geç saatlere kadar açık kalmasıydı.
9- Acid Pauli, kapanış partisi
Acid Pauli Cappadox’u hak ettiği gibi uğurladı. İlk kez ısınan havanın da desteğiyle başarılı geçen performansta seyircinin en çok yükseldiği anlar, Ahmet Kaya ve Aşık Veysel sample’larının duyulduğu zamanlardı.
10- Nurettin Mantar Arşivi, Hacı Nuri Bey Konağı
50 yıl öncesinin Nevşehir’ini yansıtan siyah beyaz fotoğraflar tam da bir sanat eserinin yapması gerektiği gibi ziyaretçileri rahatsız ederek uyandırmaya çalışıyor. Bir yanda bugün yerinde yeller esen modern giyimli halk profili, bir yandan 12-15 katlı gökdelenlerle henüz yağmalanmamış Nevşehir merkezinden fotoğraflar kaybettiklerimizin ve kaybetmek üzere olduklarımızın özeti…
11- Halkın Cappadox’u
Uçhisar Meydanı’nda kapanış gecesine adeta alternatif eğlence düzenleyen yerel halk meydandaki pidecinin önünde ateş yakarak hunharca göbek attı. Sanırım bu protesto Cappadox süresince gerçekleşen en yüksek enerjili etkinlik oldu.
12- Servisler
Organizasyonun en kusursuz yanı servislerin saatinde ve sık çalışmasıydı. Ne kimse saatlerce kuyruk bekledi, ne de servisleri beklerken yüzlerce kişilik kuyruklar oluştu. Bu sayede en güzel anlar zamanında yakalandı.
13- Uçhisar Project
27 yıl önce Uçhisar’a yerleşen sanatçı Almut Wegner’in ev sahipliğindeki pansiyon Kapadokya’nın tarihi dokusunu ve geleneklerini koruyarak artık duyduğumuzda yüzümüzü ekşittiğimiz “Anadolu misafirperverliği”ni hâlâ deneyimleyebildiğiniz nadir yerlerden. Muhteşem bir manzara eşliğinde gerçek bir köy kahvaltısı da cabası…
En kötü anlar
1- Kızıl Vadi’de dolu
Bu yıl üçüncü kez gerçekleşen Cappadox’un katılımcılarına en büyük sürprizi organizasyonu gerçekleştiren Pozitif’ten değil gökyüzünden geldi. 18 Mayıs Perşembe günü festivalle birlikte başlayan yağmur ve soğuk hava festivalin kapanış partisine dek sürdü. En korkunç tecrübe ise tişörtlerle çıkılan Kızıl Vadi yürüyüşünün ortasında dolu yağmaya başlamasıydı.
2- Oceanvs Orientalis vs İlhan Erşahin’in ıslak performansı
Belki çok kolay üşüyen bir insan olduğum için, belki de yanımdaki en kalın şey bir yağmurluk olduğu için benim için en kötü ikinci an da iklim kaynaklıydı. Oceanvs Orientalis vs İlhan Erşahin sahnedeyken topraktan ayaklara vuran soğuk ve aralıksız yağmur performanstan keyif alabilmeyi oldukça güçleştirdi.
3- Rhye, her anıyla
Neresinden başlayacağımı bilmiyorum çünkü birçok kişiden İstanbul konserinin vasatın bile altında olduğunu duyduğum için katılmakta acele etmediğim bir performanstı. Katıldığım kısmı ise Cappadox’ta yaşadığım en sıkıcı tecrübeydi. Festival ekibinin mi sanatçılardan Kapadokya için “daha ruhani takılma” talebi var yoksa, oraya gelince öyle bir moda mı giriyorlar bilmiyorum ama bu takıntıdan kurtulmak gerekiyor.
4- Kazların Hükmü: Avanos’un cesur ve yorgun kazlarına, 2017
Annika Eriksson’ın iki ayrı parçadan oluşan (heykel ve video) çalışmasının Avanos’taki Hacı Nuri Bey Konağı’ndaki video ayağı festivalin çağdaş sanat kategorisi altındaki en aceleye gelmiş ve özensiz işiydi. Üstelik bu işe koca bir oda ayrılmasını hiç anlamadım.
5- Yemek fiyatları ve politikası
Festivalin merkezinin Göreme gibi zaten fazlasıyla turistik bir ilçe yerine Uçhisar’da yapılması gayet güzel bir fikir ancak bu ayrıcalık hem yerel restoranlar hem de organizasyon tarafından suistimal edildi. Bazı anlarda İstanbul’un bile üzerine çıkan ve hiçbir yerde yazmayan fiyatlara teslim olmak fazla para ödemekten çok aptal yerine konmaktan dolayı üzücüydü.
6- Yerel halkla bütünleşme
Organizasyonun en başarısız olduğu konu yerel halkla bütünleşmeydi. Yerel sanatçıların eserleri sergilerde değerlendirilse ve yerel müzisyenler vadi yürüyüşleri sırasında dinlenme noktalarında şarkı söylese de halk festivalin ne olduğuna, kimin geldiğine ve neden orada bulunduğuna dair bir bilgi sahibi değildi. Hediyelik eşya satıcısından taksicisine bölgede yaşayanlar organizasyonu Kapadokya’nın doğasına aykırı inorganik bir yapı, peri bacaları arasına dikilmiş çirkin bir gökdelen gibi görüyordu. Bu kadar büyük bir organizasyona üçüncü kez girişilirken ülkedeki kutuplaşmadan bihaber davranmak, Santral İstanbul’da yaşanan One Love sıkıntısını unutmuş olmak affedilir gibi değil. Bu tavır devam etttiği sürece “Biz buraya turist getiriyoruz, istihdam sağlıyoruz” argümanının burada çok uzun süre işe yaramayacağının farkına varılması gerek. Yoksa gelecek festivallerde meydandaki pidecinin önünde dans eden insanların masum protestosu ne yazık ki çok daha tatsız hadiselere evrilebilir.