Radikal gazetesinden Gülnaz Can’a konuşan Elmas Deniz solo sergisini şöyle anlatıyor:
"Canlı bir ağacı almak istemek, tuhaf görünüyor. Ama aslında ağaçları başka türlü alıyoruz. Kullandığımız kağıt, kömür, masa gibi pek çok şey ağaçlardan elde ediliyor. Ben de bir ağacı satın almak istemek videosunu üretirken ekonomik olarak bir şeyin değerini belirlemek neye göre yapılıyor sorusunu sordum."
Meşe ağacını anlatır mısın? Gezi’yle ilişkilendiriyorum ister istemez. Gezi’yi tecrübe ettikten sonra gittin İsveç’e, orada algıda seçicilik yarattı mı sende?
Benim işlerimde ekonomi-doğa ikilisi hep vardı. Ancak bir önceki sergimde daha naif bir kafam vardı diyebilirim. Yoksulluğun ya da böyle tariflerin doğanın kendisi ile kurtulacağını düşünüyordum. Bu düşüncenin aslında aşırı naif olduğuna, ekonominin insanları benim düşündüğümden daha fazla etkilediğine, belki de Gezi ve ağaçlar meselesiyle; onun bir AVM’ye çevrilecek olmasının etkisiyle karar verdim. Gezi’den bir iş çıkarmak, benim için neredeyse tabu. İnsanlar öldüler orada ve ben onun üzerinden bir iş yapmaya çekinirim; bu zaman alacaktır ancak Gezi’nin bende değişiklik yaptığını söylemem gerekir. Meşe ağacı ise aslında İzmir’de oradaki çok eski ağaçları görünce aklıma düştü. Daha önce de TOKİ evleri ile ilgili bir videonun yanına ek olarak ‘TOKİ ve Ağaç’ videosunu yaptım. İşte böyle bir ağaç dönüyordu aklımda ama ben ağaçla ne yapacaktım sorusu vardı. İsveç eski, güzel ağaçları olan, doğanın çok korunduğu bir yer. Orada bu ağacı buldum, çok etkilendim görünce.
Ağacı satın alma fikri nereden çıktı?
İyi bir insan olmak, hayatta mutlu olmak ve bunların hep bağlantılı olduğu şey sahip olmak ve satın almak… Kastettiğim, bizim sevdiğimiz şeyleri hep eve toplayan ve bunu da parayla satın alarak yapan insanlar olmamız. Orada fark ettim ki hem sanatçı hem de insan olarak ben sadece ağaçları çok seviyorum ve onların bir parçasıymış gibi hissediyorum. Yarattığımız kültür bundan o kadar uzak ki… Satın almak, orada aklıma geldi. Evet ben de o zaman bu tekrar eden şeyin aynısını yapayım dedim. Tabii biraz farklı çünkü bu canlı, 15 metre boyunda çok büyük bir ağaç. Aklımdaki ekonomi-satın alma-insanın değer sistemleriyle ilgili bütün fikirleri oraya taşımış oldum.
Sergide gördüğümüz üzere, ağacın piyasa değeri üzerinde çalışmalar yapıyorsun; ne alabilirsin, ne yapabilirsin bu ağaçtan diye. Bunların tamamı çok naif görünüyor bir yandan bir ağacı kesmek, çok eski bir yaşamı sona erdirmek gibi fikirleri içinde barındırsa da… Bunu nasıl kurdun?
Canlı bir ağacı almak istemek, tuhaf görünüyor. Ama aslında ağaçları başka türlü alıyoruz. Kullandığımız kağıt, kömür, masa gibi pek çok şey ağaçlardan elde ediliyor. Ben de bir ağacı satın almak istemek videosunu üretirken ekonomik olarak bir şeyin değerini belirlemek neye göre yapılıyor sorusunu sordum. Çünkü değerle, parasal değer arasında çok büyük fark var. Hafif bir absürtlük derecesini de korumak istedim, o da çok önemli. Buradaki naiflik, parasal hesaplamanın aslında ne kadar aptalca olduğunu, istatistiki bilgiyle insanın deneyimlediği hali arasındaki uçurumu da göstermek için.
Elmas Deniz’in “Siyah Panteri Görebilmek” sergisi Pilot’ta 14 Haziran’a kadar sürecek.
Röportajın tamamı için http://www.radikal.com.tr/hayat/geziden_bir_is_cikarmak_benim_icin_tabu-1196342