Dün akşamdan kayıp olduğu bildirilen sanatçı Canan, bulundu. Kendini iyi hissetmediğini ifade eden sanatçının kayboluşu, sanat dünyasını endişelendirip harekete geçirdi. Örgütlenerek hastane, karakol gibi yerlerde aranılan Canan, Beşiktaş’ta bulunarak dayanışma açısından örnek bir tavrın sergilenmesine vesile oldu. Sanatçının bir süredir kaybolduğunu, ilk kez Instagram hesabında küratör ve Rampa galerisi yöneticisi Esra Sarıgedik duyurmuş. Sanatçının en son Hüsrev Gerede’de görüldüğünü aktarmış ve yanında telefonu ya da kimliği olmadığını belirterek görenleri bilgi vermeye çağırmıştı.
CANAN kimdir?
(1970, İstanbul)
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü’ndeki eğitimini 1998’de tamamlayan CANAN, x‐ist’teki ilk kişisel sergisini Bıyık Kedide de Vardır, 2010’da gerçekleştirdi. Sanatçı İstanbul ve Almanya’da çeşitli ödüller kazandı ve rezidans programlarına katıldı. “Hicap” (Performans, Platform Sanat Merkezi, İstanbul, 2007 ve Pompidou Kültür Merkezi, Paris, 2010), “Bahname” (Masa Projesi, İstanbul, 2007), “Perde Arkası” (Festival De Rode, Amsterdam, 2006), “Nihayet İçimdesin” (İstanbul, 2000 ve “Yeni Yapıtlar, Yeni Ufuklar”, İstanbul Modern Müzesi, İstanbul, 2009) gibi sergileriyle İstanbul, Almanya ve Hollanda’da oldukça ilgi gördü. Contemporary İstanbul 08, 09 ve 10, IFCA 13th International Festival of Computer Arts (Maribor), 9. Uluslararası İstanbul Bienali Misafirperverlik Alanı, Scope Basel 2009, 11. Uluslararası İstanbul Bienali’nde, ART HK’10 (Hong Kong Uluslararası Sanat Fuarı) ve Art Dubai 2011 sanat fuarlarında yapıtları sergilendi. Sotheby’s 2009 ve 2010, Türk Çağdaş Sanatı Müzayedeleri’nde yer aldı.
Aktivisit Feminist
Kendisini aktivist feminist olarak tanımlayan CANAN, toplumsal iktidar ve kadın bedeni arasındaki ilişkiyi konu edinen yeni işleri ile, 2012’deki “Türk Lokumu” başlıklı sergide sanatseverlerle buluştu.
90’lı yıllarda video, fotoğraf ve belgesel gibi gerçekçi bir dil kullanan, çoğu zaman kendi bedenini de resmin içindeki bir figür olarak betimleyen sanatçı, son dönemde görsel temsiliyet ve sembolik anlatımı yoğun minyatürlere odaklanmıştı. Yine bu dönemde yaptığı masalsı video animasyonlarda ise dökümanter bir yaklaşımla kurgulanmış, minyatürlerden kolajlar kullanıyor ve kendisini anlatan kişi; “râvi” pozisyonunda konumlandırıyordu. Sonrasında ise tüm farklı anlatım biçimleri (gerçekçi, sembolik ve sembolik‐mistik gibi) yeni işlerinde bir araya getirdi.