Fırat Engin’in henüz eğitim sürecindeyken gittiği Fransa’dayken tasarladığı “Ben ve Biz” işi sosyal izolasyon, mesafe ve toplum-birey ilişkisinin yeniden yapılandığı bugünü 12 yıl önceden tarif ediyor.
2008-09 yıllarında Erasmus programıyla gittiği École Nationale Supérieure d’Art de Bourges’un film stüdyosunda şeffaf kabinler tasarladı ve arkadaşlarından bunların içine girip modellik yapmalarını rica etti. Amacım bir tür topluluk – bireysellik ilişkisi kurmaktı. 2010 yılında İstanbul Macart Galeri’de bu işi sergiledi. Fotoğraflarla beraber kabinleri de kurdu, böylece izleyici sergileme düzeninde kendisine ayrılan mekanın içerisine girecek ve fotoğraflarda yer alan figürlerle özdeşleşme sürecine girecekti. Bu özdeşleşim; bireye hem topluluk içerisinde bir yer-yurt edinmesine olanak verirken, aynı zamanda onu ötekileştirerek bireyselliğinin sınırlarını çizecek ve kişinin kendi “ben”inin öteki (mekan – dil – insan vb.) ile olan hesaplaşmasında “öteki”yi tanımlama ve algılama süreçlerine de yansıyacaktı.
Ben ve öteki ilişkisinin irdelendiği “Ben ve Biz”, bilinen ve bellekte yer alan ilişki ve mesafe kavramlarının yeniden tanımlanmasına ve bir anlamda yeniden keşfine dayalı. Bu bağlamda kişiler bir arada olduğu kadar özerkler de. Ne kadar yakın olursalar olsunlar, yine de kişinin etrafına yaydığı ve görünmeyen bir sınır ile çevrili. Bu mekan bir tür bireysel “heterotopya” alanı.
Fransız filozof Michel Foucault’ya göre, “Heterotopyalar sözü kurutur, sözcükleri yollarından alıkoyar, gramer olanaklarıyla daha kaynağında mücadele eder ve mitlerimizi eritir.” Böylelikle ilişkilerimiz, bireylerin etrafında var olan mekanın iktidarına takılır ve öznenin gücünü fark eder, ilişkilerimizdeki mesafe kavramı böylelikle ortaya çıkar. Bu çalışmada, kişinin “heterotopya alanı” açığa çıkar ve birey, tanımını bulur. Birey olmak, kendi mesafeni korumak ve ne kadar yakın, iç içe de olsan kendi özelini saklı tutmakla ilgilidir. Bu alan gözle görünmez, elle tutulmaz. İşte öznenin ötekiyle kurduğu diyalog bu şekilde tanımlanır.
Sanki bugün için yapılmış
Bugün içinden geçtiğimiz Covid-19’lu günlerde yıllar önce projede yer alan çalışmasını bir arkadaşıyla konuştuğu sıradan yeniden hatırlayan Fırat Engin, “Ben ve Biz“e bugünkü bakışını şöyle anlatıyor:
“Hepimiz evlerimizde kalmak zorunda kaldık. Geçen gün Çekya’dan arkadaşımla konuştum oradaki salgın durumunu anlattı, sonra da bundan 10 sene önce ‘Ben ve Biz‘ çalışmamda model olarak yer aldığında yaşadığı deneyimden bahsetti, ‘Senin çalışmanda kabine girdiğimde ne hissettiysem şimdi de bu zamanlarda aynı şeyi hissediyorum’ dedi. Kendisi ve ailesi küçük bir kasabada yer alan bir kır kulübesine yerleşmişler ve kentten kaçmışlar, bu iş bitene kadar da kendilerini orada izole edeceklermiş. Anlattığı bu deneyim üzerine düşündüğümde kendi çalışmamda da bir yan anlam oluştuğunu hissettim yani iş üzerinde yeni bir okuma olasılığı oluştu. Hepimizin kendimizi izole etme biçimi, sosyal mesafeye bağlı geliştirdiğimiz yeni iletişim yöntemleri ‘Ben ve Biz‘in ilk amacına yakın anlamlar kursa da, sanki ‘Ben ve Biz‘ bugünkü sosyolojimizi daha iyi anlatan ve ‘sanki’ bunun için yapılmış bir çalışma olarak görünüyor, en azından ben şu an öyle okuyorum…”