Kağan Uluca ve Serdar Bakioğlu tarafından yetkinlikle canlandırılan Gyore ve Gero kardeşler, ortasında kaldıkları savaşın, her kardeşi karşı karşıya getiren savaş olduğunu, yani her savaşın aynı olduğunu, kara mizah marifetiyle gözler önüne seriyor.
Afişinden, sahne plastiğini ve teknolojisini kullanışına dört dörtlük bir estetik bütünlüğe, tada ve düşünceye sahip Boş Şehir oyunu izleyici karşısında. Uluslararası İzmir Tiyatro Günleri kapsamında da sahnelenen Ben Feuerbach ile (oyunun kendisinin de dediği gibi) “yukarıdan bir ışık” düşmüş ve “kafamız apaydınlık” olmuştu. Böylece tanıdığımız genç Tiyatro4’ün kadın yönetmeni Derya Efe Uluca’nın elinden çıkmış bir diğer çılgınlık Boş Şehir sahnede bu defa. Yaklaşık iki yıllık emeğin ürünü. Belki bu yüzden bu kadar lezzetli ve güzeldir.
Oyunun özellikle görsel olanakları müthiş kullandığını belirtmekte fayda var. Yönetmenlik tarihinde “büyük sihirbaz” olarak anılan Max Reinhardt’ın, meşhur Bir Yaz Gecesi Rüyası oyununda hayata geçirdiği orman ile, resimli ve boyutsuz panolar olmaktan kurtardığı dekor anlayışının çağdaş gidişatını Tiyatro4 ekibi bizce yakalıyor. Günümüzün sahne sanatlarının keyifli mucitliklerle buluştuğu yeri işaret ediyor (Burada ekip için bir parantez açmalı: sahne sasarımı – İlker Şahin, görsel efekt ekibi – Uğur Engin Deniz ile Ulaş Deniz, ışık tasarım – Oben Fıstıkoğlu, görsel tasarım – Alpgiray Kelem, efekt operatör – Görkem Kara). Tiyatronun nasıl “giydirileceği”, bir metnin veya bir fikrin, olayın ya da aksiyonun, “birleşik sanat yapıtı”na yani boyutları olan ve birden çok sanat dalından beslenen, insan bedeni ile temsil edilen bir bütüne nasıl dönüşeceği bu işle örneklenmiş oluyor. Tiyatro, gerekli yüksek standartlarda düşünülüp uygulanınca, izleyicinin zamanı veya mekanı, gelişen olayları ve durumları hissetme hali yükseldikçe yükseliyor. Eğer dekor, oyunculuk, kostüm, ışık veya müzik etmenlerinden biri iyi olsaydı bile yine etkileyici olabilirdi. Ancak metinle beraber, bunların hepsinde son derece başarılı bir oyun buluyoruz sahnede.
Yazar Deyan Dukovski, sahne sanatları öğrencilerinin aşina olduğu ve repertuvarlarda da sık rastlanan çağdaş bir Avrupalı tiyatro insanı. Üsküp Üniversitesi’nde felsefe ve tiyatro eğitimi alıp, Makedon Radyo ve Televizyonu Kurumu’nda çalışmış. Tiyatro ve film yazarlığı, dramaturji dersleri verdiği Üsküp Sinema ve Tiyatro Akademisi’nde profesör olan Dukovski Barut Fıçısı ile tanınıyor. Eser, sinema uyarlaması ile Altın Portakal ve Venedik Film Festivali de dahil pek çok ödüle layık görüldü. Yazarın 2007 tarihli son edebi eseri Boş Şehir oyunu. Bu metin de zamanlar ve kültürler ötesi bir duruşa sahip. Savaşın insana ne yaptığının üstüne yürüyüp halimizi anlamlandırıyor. Veya anlamsızlaştırıyor. Neyin kıymetli veya insanca olduğu üzerine düşe kalka yola çıkılan bir gece anlatılan.
Ancak, mesela güncel göndermeleri yerinde bulduğumda, metin üzerinde oynanmadığını öğrenerek şaşırıyorum. Kağan Uluca ve Serdar Bakioğlu tarafından yetkinlikle canlandırılan Gyore ve Gero kardeşler, ortasında kaldıkları savaşın, her kardeşi karşı karşıya getiren savaş olduğunu, yani her savaşın aynı olduğunu, kara mizah marifetiyle gözler önüne seriyor. Dukovski ve metnin çevirmeni Bilge Emin kelimeleri sayesinde kurulan bu dünya sizi içine alıp, önünüze serdiği, insana özgü birbirinden beter ama gerçek bütün o hallerle sizi şöyle bir sarsabilir. Bu oyun sizi donla ortada bırakır, pantolonunuzu çıkarıp uçuşan etekler giydirir, sarhoş veya zengin eder, hatta tiyatroya veya kumarhaneye götürebilir. Küstüren barıştıran deli eden ve el ele tutuşturan bu oyunda, sarsılmak ve şaşırmak için yılın son temsili 22 Aralık Pazartesi, Fuar İzmir Sanat’ta.
Kaynaklar
Ben Feuerbach ve Tiyatro4 izlenimleri için, İzmir Sahnelerinde Şeytanlı Melekli Bir Bahar/ Tiyatro Günlerinin En Genç Yönetmenlerinden Biri http://mimesis-dergi.org/2014/05/izmir-sahnelerinde-seytanli-melekli-bir-bahar/
yazarın yaşamı için http://de.wikipedia.org/wiki/Dejan_Dukovski
topluluk hakkında bilgi için http://www.tiyatro4.com/