Bosnalı sanatçı Mersad Berber’in Pera Müzesi’nde açılan “Mersad Berber: Bir Bosna Alegorisi”, sanatçının yıllar içinde sanatında meydana gelen değişimlerin toplu fotoğraflarını çekiyor. Sergi Berber’in; Antik Yunan, Bizans, Rönesans, Osmanlı, Barok ve Art Nouveau gibi birçok kültür ve akımdan etkilenerek ortaya koyduğu eserlerdeki renkli görüntünün, Srebrenistsa katliamından sonra solarak mat beyaza dönüşmesini ortaya koyuyor.
Pera Müzesi, 2015 yılında başlayan ve günümüze kadar uzanan sürede Balkan sanatını Pera’ya taşıyarak bu sanatı yakından tanımamızı sağladı. Öncelikle 2015 yılında “Günümüz İmgeleri” adlı sergiyle Bosna Hersekli genç sanatçıları ağırladı. Saraybosna Güzel Sanatlar Akademisi’nden lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin ve mezunlarının resim, heykel, baskı, grafik ve ürün tasarımı gibi çeşitli mecralarda ürettikleri işleri sundu. Bosna Hersek çağdaş sanatının güncel yansımalarının aktarıldığı sergide, genç sanatçıların sosyal, politik ve tarihi olayları ele alışları aktarıldı. Balkan sanatına olan ilgi 2016 yılı biterken “Balkanlardan Gelen Soğuk Hava” adlı sergiyle devam etti. Balkan coğrafyasındaki ülkelerdeki sanatçıların eserlerini bizlerle buluşturdu. Bu sergi hâlâ devam ederken Pera Müzesi bu günlerde 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Balkan coğrafyasından dünyaya ünü yayılan Bosnalı sanatçı Mersad Berber’in eserlerini ağırlıyor.
Katliama tanık bir sanatçı
Muhammed Berber ve dokumacılıkla ünlenmiş Sadika Berber’in oğlu olarak 1940 yılında Bosanski Petrovac’da dünyaya gelen Mersad Berber, yaşadıkları bölgenin II. Dünya Savaşı’nda zarar görmesinin ardından ailesiyle Banja Luka’ya taşınır. Çocuk yaşlarda teknik resim, suluboya ve pastel çizimlerinde başarısı göze çarpar. Henüz 10 yaşındayken dergilerde ve gazetelerde karikatür ve illüstrasyonları yayınlanır. 18 yaşındayken ilk sergisini açan Berber, o yıl Lubliyana güzel sanatlar akademisini kazanır.
Oyma baskılar, gravür ve grafik çalışmalarıyla adından söz ettirir. Sanatçının gençlik dönemindeki bu başarısını izleyen yıllarda kendi kültürünün önemli ifadelerini anlatmak için resme yoğunlaşır. 1990’li yılların başlarında Srebrenistsa’da başlayan katliamda evi ve atölyesi darp edilen sanatçı Zagreb’e gitmek zorunda kalır. Fakat bu katliamın etkisini ömrü boyu unutamaz, eserlerinde bu katliamı yansıtmaya çalışır.
Farklı kültürlerin eserlerindeki etkisi
Küratörlüğünü Bosna-Hersek’in önde gelen sanat tarihçilerinden Aida Abadžić Hodžić, danışmanlığını ise sanat tarihçi Edward Lucie-Smith üstlendiği ‘‘Mersad Berber: Bir Bosna Alegorisi’’ adı sergiyle karşı karşıyayız. Birçok bakımdan ele alınması gereken sergi, Berber’in yıllar içinde sanatında meydana gelen değişimlerin toplu fotoğraflarını çekiyor. Yani onun gravür, grafik ve oyma gibi alanlardan resme uzanan yolcuğunu görünür kılıyor. Antik Yunan, Bizans, Rönesans, İslam, Hıristiyanlık, Barok ve Art Nouveau gibi birçok kültür, din, inanç ve akımdan etkilenerek ortaya koyduğu eserleri sunuyor. Diğer taraftan; geçmişin bütün bu varlıklarını, zenginliklerini, yaşantılarını, deneyimlerini, ilişkilerini ve birlikteliğini bir yeryüzü sanatçısı olarak vurgulamasını gösteriyor. Öte yandan; sanatçının kendi sanatında ve yaşantısında bir kültürü diğer kültüre karşı ötekileştirmeme çabasının izlerini yansıtıyor.
Geçtiğimiz yüzyılın en büyük katliamlarından biri olan Srebrenistsa soykırımına tanık olan sanatçının eserlerinde bu katliamı nasıl ele aldığını gösteriyor. Ve eserlerindeki renkli görüntünün, Srebrenistsa katliamından sonra solarak mat beyaza dönüşmesini ortaya koyuyor.
Eserlerde at metaforu ağrılıkta
Mersad Berber’in Pera Müzesi’nin 3. katında sergilen işlerinde öncelikle “at” metaforu göze çarpıyor. Çeşitli yıllarda ve farklı adlarla adlandırdığı tablolarda gözlenen atlar Bosna Alegorisi’ni anlamakta epey ipucu veriyor. Küratör Aida Abadžić Hodžić, “Berber’in çoğu eserinin merkezinde yer alan metafor, farklı halkların ve kültürlerin simgesel yaratıklar dağarcığının önemli hayvanlarından biri olan at figürüdür. Ne var ki bu figür, Berber’in kendi deyimiyle, gösterişli bir at değildir; hayatın her alanıyla derin bağları olan, ağır iş ve evlilikleri, cenaze ve savaşı imleyen, Bosna dağlarından gelen gayretkeş yük beygirdir. Bu atın dışavurum gücünde, çektiği acı ve kusurlu güzelliğinde, Berber’in halkının yaşam öyküsü okunabilir.” diye anlatıyor Berber’in at figürünü neden bu kadar sıklıkla kullandığını.
Gerçekten de sanatçının eserleri tek tek incelendiğinde gündelik hayatın içinde yer edinen atlar, sanki o hayatın duygu durumlarını yansıtıyor. Kimi zaman çok acı çeker şekilde, kimi zaman bütün heybetiyle büyük bir boşluğa savrulurken, kimi zaman da Osmanlı Bosnası ve Büyük Beyaz At eserinde olduğu gibi vakur ve sakinliğiyle görülüyor. Atlar, sanatçının Srebrenistsa katliamını anlatan eserlerde de kendini gösteriyor. Savaş Günlükleri 25 Nisan 1992 tarihli çalışmasında atlar koşumlarına bağlanmış bir şekilde resmedildiği görülüyor. Beyazla grinin ağırlık kazandığı renk tonlarının kullandığı eserlerde atlar var sadece. Ortalıkta kimseciklerin kalmadığı ama yine de buna rağmen sahiplerini bekleyen atlarda; sessizliğin, kırgınlığın, öfkenin, hayretin belirtisi mevcut. Katliamın etkisi atlarda bu şekilde yansıyor. Bu vahşet ortamında bütün renkler solarak mat bir beyaza dönüşüyor.
Yaklaşmakta olan parçalanma
Öte yandan sergiye devam ettikçe Berber’in Saraybosna Günlükleri adlı çalışmalarında Bosna’nın tarihine yöneldiği göze çarpıyor. Sanatçı İslam, Hıristiyan, Osmanlı ve Antik Yunan’a ait kimi öğelere eserlerinde yer veriyor. Bu eserlerde farklı inanç ve kültürlerin varlığını bir arada sunarak her kültürün çeşitlilik ve zenginlik olduğu vurgusu yapıyor. Ne var ki, 1980’li yıllardan sonra ortaya koyduğu Tempo Secondo – Ada Berber, Atlar, Kırmızı At, At, Skender Vakuf’a Yolculuk ve At Başı III (Gabrijel Jurkic’e Saygı) adlı eserlerinde yaklaşmakta olan çöküşü ve parçalanmayı anlatıyor sanki.
Atların huzursuzluğu, insanların bakışlarındaki huzursuzlukla birleşiyor. İnsanların ne olup bittiğini anlamlandıramadıkları duruşu Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin yavaş yavaş sonuna doğru geldiğinin işareti gibi.
Guernica’dan Büyük Srebrenistsa Alegorisi’ne dünyada değişen bir şey yok
Birinci Dünya Savaşı’nda Nazilerin Yahudilere yaptığı soykırımdan sonra, tarihin gördüğü en büyük soykırıma 1990’lı yıllarda dünya şahit oldu. Sırpların Bosnalı Müslümanları katlettiği ve tarihe Srebrenistsa katliamı olarak geçen bu barbarlık hâlâ hafızalarda ve vicdanlardaki tazeliğini koruyor. Bu katliamın izlerini ve travmasını ömür boyu hisseden Berber, hayatının bundan sonraki döneminde ele aldığı eserlerin konusunu nerdeyse bu katliam oluşturuyor. Abadžić Hodžić, Mersad Mermer’in bu katliamı resimle anlatmak için neler yaptığını şu sözlerle anlatıyor. “Sanatçı için Srebrenistsa trajedisi “büyük, kadim, ilahilere ait kutsal bir tema” meydana getiriyordu. Bunu eserlerine aktarabilmek için yıllarca çalıştı: gazete fotoğrafları, belgeler, adli tıp raporları, video kayıtları ve kitaplar topladı, Srebrenistsa ve Potocari’yi defalarca ziyaret etti. Yarattığı kompozisyonlardaki zengin dokunun katman ve kolajlarını, on yıldan fazla süre (1998 -2009) tam bir adanmışlıkla üzerinde çalıştığı Büyük Srebrenistsa Alegorisi başlıklı eserinde, yeniden yazılmış bir parşömen gibi bir araya getirdiği büyük boyutlu malzemelere yerleştirdi.” Fakat ortaya, bu barbarlığın veya şiddetin gözümüze sokulan görüntüsü yansıtılmamış. Binlerce insanın ölmesinin yanında; kültürlerin, inançların, çeşitliliğin ve bir arada yaşamın bu katliama kurban gittiğini anlatmaya çalışmış.
İspanya iç savaşında Nazi Almayası’nın ve faşist Franco’nun İspanya’nın Bask Bölgesi’nin Guernica kentini bombalayarak yüzlere insanı katletmesini Picasso, Guernica adlı tablosunda anlatmıştı. Şiddet, zulüm, baskı, katliam her yerde yüzlerce canın ölmesine yol açıyor. Kalanlar için büyük bir travma yaratıyor. Gelecek için onulmaz yaralar açıyor. Picasso’nun Guernica, Berber’in Büyük Srebrenista Alegorisi adlı eserlerinde anlatıldığı gibi.
Sergi 7 Mayıs’a kadar Pera Müzesi’nde gezilebilir.