Filistin’de yıllardır süren savaşı belgeleyen pek çok film yapıldı yakın tarihte. İşte size Filistin’de yaşananları farklı açılardan anlatmaya çalışan dört film. Burak Kaplan seçkisi…
Bombalar gözünüzün önünde yıkar şehrinizi. Birileri, ‘artık buradan öteye geçemezsin’ diye bir duvar örer etrafınıza. Toprağınızı, anılarınızı elinizden alır. Dostlarınız, aileniz ölür özgürlük mücadelesi uğruna. Elinizden bir şey gelmez. Tanık olduğunuz onca trajediyle kalıverirsiniz baş başa.
Anılarınız, anlatılması gereken öykülere dönüşür bir noktadan sonra. Yapabileceğiniz tek şey: bir yolunu bulup bu öyküleri anlatmaktır artık. Dünyanın geri kalanı da duysun diye anlatırsınız öykünüzü. Ya da dünyanın geri kalanına duyaramasanız bile sesinizi, duvarın öte tarafına duyurursunuz belki, kimbilir.
Anlattıklarınızın savaşı durduramayacağını bilirsiniz aslında içten içe; ama yine de anlatırsınız işte! Çünkü siz ölünce, çocuklarınız ölünce, torunlarınız ölünce, birilerinin geçmişte neler yaşandığını hatırlamasıdır tek temenniniz. Bu yüzden de filme alırsınız yaşananları. Hafızanıza kazındığı gibi, gerçekten yaşandığı gibi…
Filistin’de yıllardır süren savaşı belgeleyen pek çok film yapıldı yakın tarihte. İşte size Filistin’de yaşananları farklı açılardan anlatmaya çalışan dört film.
Inch’allah (2012)
Duvarın kenarında bir yandan çöp toplayıp, bir yandan da oyun oynarken hayatlarını yitiren çocuklar… Kız kardeşini doğum için hastaneye yetiştirme çabasıyla kontrol noktasındaki İsrail askerini ‘ben de Puyol hayranıyım’ diye kandırmaya çalışan bir ağabey… Doğup büyüdükleri – ve artık İsrail toprağına dahil olan – köyün yıkıntıları arasında piknik yapıp yine de gülümsemeyi başaran Filistinli bir aile… Gördükleri karşısında duvarın hangi tarafında ‘durması’ gerektiğini şaşıran Kanadalı bir doktor… Inch’allah, izleyicisine neyin doğru neyin yanlış olduğunu unutturacak derecede güçlü bir film.
https://www.youtube.com/watch?v=51dixEewdSo
Paradise Now (2005)
İntihar bombacılığı meselesini masaya yatıran Paradise Now, iki genç arkadaşın kendi toplumları tarafından ‘kaçınılmaz sona’ doğru nasıl itildiklerinin ve çaresiz bırakıldıklarının resmini çiziyor. Bir tarafta ölüm ve yıkım var diğer tarafta ise vatan hainliği ve yalnızlık. Said ve Khaled’in sınırın bir o tarafına bir bu tarafına gidip gelen yolculukları, hikayenin başında mizahi bir tat barındırsa da sona doğru mizah, yerini kedere bırakıyor. Paradise Now, bıçak sırtı bir meselenin altından başarıyla kalkıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=Xi9yiGePxKw
Lemon Tree (2008)
Tek gelir kaynağı evinin önündeki limon bahçesi olan Filistinli dul bir kadının, İsrail Savunma Bakanıyla komşu olmasının hikayesini anlatıyor Lemon Tree. Savunma Bakanı, limon bahçesinin evinin önündeki görüşü kapattığı ve güvenlik ihlali yaratabileceği için ağaçların kesilmesini istiyor. Bir hukuk mücadelesi başlıyor sonra. Mesele uluslararası bir davaya dönüşüyor. Salma, vazgeçmiyor bahçesinden, anılarından, çocukluğundan. Bir yandan İsrail Devleti’ni karşısına almışken bir yandan da Filistinlilerin ‘sen dul kadınsın otur oturduğun yerde’ zihniyeti ile mücadele ediyor. Lemon Tree, İsrail – Filistin meselesini sembolik bir bahçe öyküsü üzerinden sade ve etkili bir biçimde anlatıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=e_j1llK3Fco
Five Broken Cameras (2011)
Emad, Filistinli bir köylüdür. Bir gün köyüne İsrail askerleri gelir ve köyün hemen yanına bir bariyer çekeceklerini söylerler. Bu olay sonrasında Bilin köyünde bir direniş başlar. Five Broken Cameras, Emad’ın köyünde yaşanan olayları kamerasıyla kaydettiği bir belgesel film. Filmde yer alan görüntüler ise beş ayrı kameradan toplanmış. Çünkü direniş boyunca Emad’ın kullandığı kameralar birer birer hasar görmüş ya da kırılmışlar. Film boyunca bir yandan direnişi izlerken bir yandan da Emad’ın ailesini, dostlarını ve büyümekte olan çocuklarını izliyoruz. Emad’ın en küçük çocuğu Gibreel’in öğrendiği ilk kelimelerden birinin ‘duvar’ olması ise insanı günlerce düşündürmeye yetiyor.
https://www.youtube.com/watch?v=q_93nOqwmhU
