Geçtiğimiz ay Bulgaristanlı koreograf, performans sanatçısı ve şarkıcı Ivo Dimchev, “Ev Konserleri” adını verdiği özel konserler için İstanbul’daydı. Corona zamanı verdiği bu özel konserleri bir belgesel yapmak üzere hazırlanan Dimchev ile hem bu belgeselle ilgili hem bu fikrin nasıl ortaya çıktığıyla ilgili konuştuk. Bu sırada kendisinin “Selfie Konserleri” adını verdiği seyirciyle birlikte şarkı söylediği yoğun fiziksel temas gerektiren interaktif performansının süreçle birlikte nasıl evrildiğine ve kendisine yorum yapan David Lynch ile ilgili düşüncelerine de değindik.
Türkiye’deki dinleyicilerin seni daha iyi tanıması için “deneysel doğaçlamaya dayalı opera”yı ve özellikle müziğin bunun içinden nasıl süzüldüğünü anlatabilir misin?
Şu anda kendimi bu tanımla pek bağdaştıramıyorum. Birkaç yıldır çoğunlukla şarkı yazıyorum. En alışılageldik haliyle, doğaçlama yok. Önceden doğaçlama ile ilgileniyordum, doğrusunu söylemek gerekirse başarılıydım da. Doğaçlama deneyimimin şarkı yazmama çok yardımcı olduğunu düşünüyorum. Çünkü sesim melodik yapıları hızlıca inşa edebiliyor.
Şu sıralar İstanbul’da insanların evlerine giderek özel konserler veriyorsun. Aynı zamanda bu konserleri kapsayan bir belgesel de çekiyorsun. Bu süreç nasıl gelişti?
Çok basit, Instagram ve Facebook’ta ev konseri yapmak istediğimi söylüyorum, ardından insanlar beni evlerine davet ediyor. Bu projeye 13 Nisan’da, kamusal alanda performans sergilemenin imkansızlığına bir tepki olarak başladım. Şu ana kadar 150 ev konseri verdim. Ev konserlerimin tümünü kaydediyorum. Sonrasında izleyicilerimi eğlendirmek ve onlarla bu samimi anları paylaşmak için küçük videolar hazırlıyorum. Tüm bu videolar çok yakında 90 dakikalık bir belgeselde toplanacak.
Bu coğrafyaya pek uzak sayılmazsın. Birçok insanın evine konuk olduğunu düşünürsek İstanbul ve buradaki insanlarla ilgili hislerini merak ediyorum.
Türkler sıcakkanlı ve duygusal zekâsı yüksek insanlar. Konserlerimin sonunda benim için şarkı söylemelerini rica ediyorum ve genellikle beni kırmayıp söylüyorlar. Bence çok dokunaklı.
Son zamanlarda yaptığın “Selfie Konserleri” isimli interaktif müzikal bir performansın var. İzleyici ve sanatçı arasındaki farklı bağlantıları araştırıyorsun. Ev konserlerinde de konserin sonunda izleyicilerle selfie çekiyorsun. 2019’dan beri özellikle Corona’nın hayatımıza girmesiyle birlikte bu bağlantıyla ilgili düşüncelerin nasıl evrildi?
Bugünlerde Selfie konserlerine devam etmem mümkün değil. İnsanları fiziksel anlamda bu kadar yaklaştırmam uygun olmaz. Selfie konserleri “selfie” çekmekten ziyade, bir arada olmak, birbirimize çok yakın olmakla ilgili. İnsanlar selfie çekerken, tıpkı müziğini icra etmeye çalışan kolektif bir organizma gibi. Selfie konserlerine devam etmek için sabırsızlanıyorum ama kim bilir… Ev konserleri de çok renkli, her şeyin bir karışımı gibi.
David Lynch’in de beğenisini kazandı
David Lynch ile aranızda bir bağ var. Gerçekliği yeniden tanımlamaya çalışan iki sanatçı… Sana harika bir yorum da yapmış. Bu hikâyeyi ve o yorumla ilgili düşüncelerini anlatabilir misin?
David Lynch belgeselin 5 dakikalık fragmanını gördü ve çok beğendi. Yönetmen Kristina Nikolova‘ya kişiliğimden ve sesimden çok etkilendiğine dair bir e-posta yollamış. Tepkisi beni şaşırttı, böyle bir şey beklemiyordum. Kendisinin büyük bir hayranıyım. Bence alanındaki en iyi yönetmen ve muazzam yaratıcı işler yapıyor.
Bir performans sanatçısı olarak senin için beden ve zihin bütünlüğü ne ifade ediyor? Corona zamanında fiziksel olarak birbirimizden uzaklaştıkça bu konu hakkında düşünmeye başladık. Senin için nasıl bir deneyimdi, böyle bir zamanı bedeniyle çalışan bir sanatçı olarak geçirmek?
Bedenim çoğu insanınkiyle aynı… Açlık, korku ve arzu hissetmeye programlanmış. Ama zihnim biraz farklı; daha ütopik ve gerçekçilikten uzak. Bu durumdan memnunum, bedenim ve zihnim arasındaki bu çelişki hoşuma gidiyor.
Çeviri: Berna Kutluata
İLGİLİ HABERLER
“Sanat nesnesinin dokunulmazlığı beni biraz rahatsız ediyor”