A password will be e-mailed to you.

Portekizli küratör Miguel Amado’dan çok tartışılacak sözler…

İspanya’da yaşayan Portekizli küratör Miguel Amado, Javier Montes’e verdiği ve şubat ayı içerisinde yayınlanan söyleşisinde, Batının dünyadaki sanatsal pratiklere bakışını, “coğrafi yönelim”e dikkat çekerek sorguluyor.  Sanat tarihi bugüne dek neredeyse hep zamana bağlı bir anlatı olarak algılanmışken Amado, son yıllarda sanatsal pratiklere yaklaşımda coğrafyaya vurgu yapan bir anlayışın daha belirginleştiğinin altını çiziyor.  Batılı sanat kurumları uzun yıllardır Amerikalı (çoğu New York ve Los Angeles’dan) ve Kuzey Avrupalı (çoğu İngiltere, Almanya ve Fransa’dan) sanatçıların dışında farklı coğrafyalardan sanatçıların işlerine doğru düzgün yer vermediler. Bunun fark edilmesiyle Batılı olmayan sanatçıların işlerine olan yönelim arttı. Amado, mekânsal ve zamansal sıkışmadan menkul globalleşme sürecinin bu paradigmatik kaymanın sebebi olduğuna inanıyor. Merkez karşısında çevre (periferi) tanımı üzerinden kurulan tek yönlü ilişkinin artık çözülmekte olduğunu söylüyor.

Uluslararası sanat camiası dediğimiz, aslında Batılı bir camia diyor Amado; dolayısıyla Batı haricindeki coğrafyalardan sanat çalışmalarını toplamak, bunları Batılı sanat çevresine eklemlemek anlamına geliyor. Bunun ardındaki dinamik, Batılı antropolojik teşebbüslerde rastlanan keşif ruhuyla bağlantılı, ötekinin “egzotik” olarak algılanması olabilir.  Amado, güneyin kuzeye bağımlı olduğu klasik bir “Kuzey-Güney” ilişkisine alternatif, kıtalar ya da ülkeler arasından ziyade bölgesel düzeyde yaklaşımları içeren bir “Güney-Güney” ilişki biçiminin gerekliliğine işaret ediyor.

Afrika’nın pek çok ülkesi geçmişte Batılı, özellikle Avrupalı bir ülkenin sömürgesi konumunda olduğundan Afrikalı sanatçıların Batılı sanat çevresine entegresi de Avrupalı eski sömürge güçlerinin üzerinden gerçekleşmektedir. Buna karşı durabilmek için Afrikalı ülkelerin, okullardan galerilere ve müzelere dek kendi sanat kurumlarını ve pazarlarını oluşturmaları ve kendi aralarında daha fazla işbirliği içinde olmaları gerektiğine dikkat çekiyor Amado: “Hem ulusal hem de kıtasal düzeyde oluşturulacak bir sanat sistemi, daha fazla oyuncunun (sanatçı, küratör ve sanat yazarının) sanat sahnesine çıkmasına yol açacaktır. Dahası, hem hali hazırdaki hem de ileride ortaya çıkabilecek aktörlerin spesifik alanlara odaklanmasını sağlayacak ve böylece  farklı rollerin tek bir bireyde toplanması (küratörlüğe soyunan sanatçı ya da satışa yönelen küratör, örneğin) önlenmiş olacaktır.”

Sanat üzerindeki Batı ağırlığını hafifletmek, dünyanın farklı bölgelerinden sanatçıların eserlerini daha görünür kılmak için yapılması gerekenler çok belirgin değilse de coğrafi bir yaklaşımla konuyu ele almanın gereği Amado’nun temel argümanı. Söyleşisinde Amado, Afrika örneği üzerinden bunun nasıl yapılabileceğinin ipuçlarını veriyor.

Amado’nun sözleri üzerinden Türkiye’nin batısı ve doğusu arasındaki sanat pratiğine de dikkat çekmek gerekiyor. Acil bir biçimde kendi egzotiğimizi masaya yatırmak da… Belki tıpkı Amado’nun işaret ettiği Güney-Güney ilişki biçimi gibi bir ilişki biçimi üzerine kafa yormak şart.

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 13:36:07