A password will be e-mailed to you.

Engin ve Pase ikilisinin ilk kayıtlı buluşmasının belgesi “Hazy Stars”, Ekim 2014’ün bize bir diğer sürprizi oldu. Anlattılar, dinleyelim.

 

 

Sarp Keskiner: Bir araya gelme fikri ilk kimden çıktı?

Barkın Engin: Esasen, Tuna ile sınıf arkadaşıyız; İTÜ MİAM’da yüksek lisansı beraber tamamladık. “Improvisation Ensemble” derslerinde birlikte çok defa çalma fırsatı yakalamıştık. Daha sonra da Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü’nde mesai arkadaşı olduk. elektronik müzik ve türevleri, tüm bu zaman zarfında ortak ilgi alanımız oldu diyebilirim. Son yıllarda, sık sık telaffuz ettiğimiz bir durumdu; birlikte çalmak. Bu fırsatı da ancak 2013’ün Aralık ayında yakalayabildik.

Tuna Pase: MİAM’daki o ortak yıllarımıza dönüp bakacak olursak, benim ses mühendisliğine ve bunun bir uzantısı olarak elektronik müziğe ilgi duymamda Barkın’nın etkisi var. Yollarımız gerek eğitim, gerekse iş ortamında kesişince bağlantımız hiç kopmadı ve son yıllarda karşılaştığımızda, “hadi beraber çalalım” cümlesini sıkça söyler olduk. Geç olsun ama güç olmasın derken de buluştuk…

 

Albüm için nasıl bir tasarım ve üretim süreci izlediniz?

Barkın Engin: Başta tasarlanmış bir durum yoktu açıkçası. Peyoteyp stüdyosunda beraber yaptığımız ilk doğaçlama seansı kaydederek işe başladık. Sonrasında bir araya gelip de dinlediğimiz o kayıtlara dair sonuçlar bizi şaşırttı. Albümün temeli de zaten o kayıtlar, açıkçası. Aşağı yukarı dokuz aylık bir süreç boyunca edit, minimal ek kayıtlar ve yaratıcı miksaj stratejileri derken, albüm son halini aldı.

Tuna Pase: Peyoteyp’de buluştuğumuzda niyetimiz bir albüm yapmak değildi, açıkçası. İlk amaç, müzikal bir muhabbet yakalamaktı. Beraber çaldıktan sonra sonuç hoşumuza gitti ve ortaya çıkan fikirlerin üzerinde çalışmaya karar verdik.

 

Barkın; Tuna’nın flütistliğinin albüme ayrı bir dinamik getirdiğini düşünüyor musun?

Barkın Engin: Kesinlikle… Flüt, benim farklı müzikal bağlamlarda çok sevdiğim ama şu ana kadar yer aldığım kayıtlarda çok nadir kullanım fırsatı bulduğum bir enstrüman. Kendi işlerim açısından bakacak olursam, Burak Tamer ile beraber yürüttüğümüz Reverie Falls On All’un “Perpetual” şarkısı dışında aklıma gelen bir kullanım örneği yok açıkçası, geçmişimde. Tını karakteri anlamında, flütün orijinal dokusunu koruduğumuz “Gece Ortasında, Gündüzün Arkasında” kaydının girişi, albümdeki favori anlarımdan biri diyebilirim.

 

Ben de favori anlar konusunda seninle hemfikirim. Tuna; ortak bir izlek belirlemek adına, gitaristlerle çalışmanın senin açından ne gibi farkları var?

Tuna Pase: Cidden birebir çalıştığım ilk gitarist Şevket Akıncı idi. Şevket ile “Sputnik Sweetheart” adını verdiğimiz, ikili olarak kimi filmlere canlı müzik yaptığımız bir projemiz vardı. Bu sayede, bir sene boyunca yoğun şekilde bir gitaristle çalışma fırsatı buldum. Ayrıca seninle de bir albüm kaydettik: Müzik Hayvanı / Kronovox Archives etiketiyle yayınlanan “Rain Harvest”ın bir gitaristle çalışmak adına diskografimde önemli bir örnek teşkil ettiğini düşünüyorum.

 

Sırada ne var?

Barkın Engin: Albüm lansman konserini 15 Ekim’de, Dunia’da yaptık. Şu an için başkaca netleşmiş bir konser tarihimiz yok ama 2015 başında yeni bir kayıt için bir araya gelmek arzusundayız.

Tuna Pase: Çok plan yapmasak da kimi festivallerde çalmak ve Barkın’ın da dediği gibi yeni bir kayıt yapmak, şimdilik tek isteğimiz…

www. barkinengintunapase.bandcamp.com

 

 

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 16:26:11