A password will be e-mailed to you.

Benim ve Roz’un Sonbaharı’ndan yaklaşık 6 yıl sonra çektiği yeni filmi Bana Git De ile Adana Film Festivali’ne gelen Handan Öztürk bir yol filmiyle çıktı izleyici karşısına. 

İstanbullu bir müzisyenin yaşadığı varoluş bunalımıyla yola düşerek doğuya gidişini ve burada yıllardır bulamadığı “ölümsüz şarkı”yı arayışını anlatan Bana Git De türe ait tipik klişeleri kullanan ama kimi zaafları yüzünden kısa düşen bir çaba görünümünde. 

Popüler akımlara sırt çeviren ve kendi gönlündeki, kendi kafasındaki müziği yapmak için kenti terk edip yollara düşen Ali (Tayanç Ayaydın) piyasanın tanınan gitaristlerinden biridir. Babaannesi ölüm döşeğindedir ve Ali’nin kafasında onun küçükken söylediği sözler yankılanır sürekli: “Aradığın ölümsüz şarkıyı bulmak için tüm dünyayı dolaşman gerekebilir.” İstanbul’dan Urfa’ya kadar giden ve yolda tır şoförlerinin toplanıp türküler söylediği çay bahçelerinden tutun da, sıra gecelerinin yapıldığı yerel lokallere kadar çşitli müzik ortamlarından geçen Ali asıl değişimi otomobiline aldığı kaçak gelin Leyal (Atiye) sayesinde yaşayacaktır. Onun her şeyi reddedip kafasının dikine gidişi Ali’yi derinden etkileyecek, bir gece vakti kaybettiği Leyal’i bulmak için köy köy, kasaba kasaba dolaşacaktır. Bu noktadan itibaren film masalsı bir anlatıya dönüşecek ve her durakta karşısına çıkan farklı bir karakterin yönlendirmesiyle yeni bir varış noktasına hareketlenen Ali’nin yolculuğu az bilinen bir Irak türküsünün rehberliğinde devam edecektir. 

Fimin ana izleği müziğin hayatın anlamıyla örtüşmesinde yatıyor aslında. Ali’nin varoluşa dair yaşadığı sıkıntıların (sanatçının yaratı bunalımı ve popüler kültür/sanat ikileminde tezahür ediyor filmde daha çok) temelinde nelerin yattığını çok göremiyoruz filmde ama sonuçta müzik bir ifade aracı olduğuna göre ve baş karakter de bir müzisyen olduğuna göre tahmin etmek ve anlamlandırmak çok da zor olmasa gerek. Bunun izleyiciye geçip geçmemesi asıl mesele ve kağıt üzerinde, fikir düzeyinde bunu anlayıp kabul etsek de izlediğimiz filmin bizde uyandırdığı duygular ne yazık ki yetersiz kalıyor. Filmin hemen her sahnesinde yer alan Tayanç Ayaydın’ın fazlasıyla içe dönük ve bilinçli bir tercihmiş gibi duran tekdüze oyunculuğu doğallık adına bir artı belki ama izleyicinin özdeşlik kurması noktasında çok yanlış olmuş kanımızca. Atiye’nin de oyunculukta ilk deneyimi olduğunu unutmadan şunu söyleyelim ki, güzelliği ve büyüleyici sesi bir yere kadar kurtarıyor, ötesinde iyi bir oyunculuğa veya çok iyi bir oyuncu yönetimine ihtiyaç var ki, burası yine sıkıntılı. İzleyicinin Ali’den önce Leyal’e aşık olması ve onun özlemini duyması gerekiyor bizce, ki Ali’yi adım adım izlerken biz de onun geçirdiği (ya da geçirmesi gereken) değişimi yaşayabilelim. Bir farklı yol Leyal’in sadece bir ses (yoldaki benzinciden alınmış bir kasetteki yerel bir ses) ve bir fotoğraf olması olabilirdi belki. Ali’nin arayışı da kendi müzikal yolculuğuna daha güzel otururdu o zaman. Ayrıca bunca muhteşem doğal ve tarihi güzelliklerin yer aldığı bir filmde keşke müzikal anlamda da daha çeşitli bir skala olsaydı ve otantiklik konusunda biraz daha özen gösterilseydi. Kimsenin bilmediği bir türkünün bu film sayesinde literatüre kazandırılması çok önemli elbette (ayrıca Kahtalı Hamido’nun sahnesi de takdire değer) ama Urfa ve yöresinde daha neler neler var. Keza söylediği türküyle filme renk katan Rıza Sönmez’i de ayrıca tebrik etmek lazım ama keşke orada da otantik bir sanatçı tercih edilseymiş. Benzer bir şeyi Seyyal Taner için de söylemek mümkün ama en azından kendi alışıldık imajından farklı bir imgeyle karşımıza çıktığı için daha kolay kabulleniyoruz.

 

Sonuçta, çok iyi olabilecekken bahsettiğimiz zaafları yüzünden hevesimizi kursağımızda bırakan bir film Bana Git De. Akla benzer yolculukları işleyen Inside Llewyn Davis ya da daha eskilerden Crossroads gibi filmler geliyor. Ya da Fatih Akın’ın Crossing The Bridge, Paul Thomas Anderson’ın Junun belgeselleri. Öztürk’ün kıymetli çabasını bu filmlerle yanyana anabilmek isterdik doğrusu, ama heyhat, bir başka sefere belki.

Daha fazla yazı yok
2024-11-24 00:24:08