A password will be e-mailed to you.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Bienali, 2017’den bu yana Bienal sponsoru Koç Holding’in işbirliğiyle her bienalde bir sanatçıyı kamusal alanda kalıcı olarak sergilenecek bir eser üretmek üzere davet ediyor. Bu yıl, duruma özgü üretimleriyle tanınan, Türkiye’nin önde gelen sanatçılarından Ayşe Erkmen bienalin davetiyle yeni bir kalıcı eser üretti.

Ayşe Erkmen’in Haliç’in esrarengiz ve hareketli yapısından yola çıkarak ürettiği Haliç Haliç’te adlı eseri Fatih semtinde, Balat Hastanesi ile Balat Vapur İskelesi arasında yer alan Akşemsettin Parkı’na yerleştirildi.

Daveti aldığı andan itibaren denizle ilgili bir eser yaratmak istediğini söyleyen Ayşe Erkmen İstanbul’da gezdiği birçok yerin ve geliştirdiği pek çok fikrin ardından Balat kıyılarında yer alacak bir eser üretmeye karar verdi. Eserin yerleştirildiği parkın denizle yakın ilişkisinden özellikle etkilenen Erkmen, yapıtı hazırlarken Haliç kıyı şeridinden esinlendi.

Erkmen “Haliç Haliç’te” isimli eserini, “Yabancı dillerde ‘Golden Horn/Altın Boynuz’ olarak bilinen Haliç’in ilginç biçimi benim için bir gemiyi andırıyor, bir gondolu veya tuhaf biçimli bir kayığı, hatta bir dumanı… Baktıkça akla tuhaf düşünceler getiren bu hareketli ve esrarengiz form, Haliç’in üzerine akşamüstleri yansıyan altın renkli güneşle birleşince ‘altın boynuz’ adını almış deniyor. Bu şekil aslında bir kontur, bir dış çizgi. Ben bu çizginin içini doldurup bir yer, bir alan oluşturup, bunu Haliç’te konumlandırmak istedim,” sözleriyle anlatıyor.

Ayşe Erkmen, “Haliç Haliç’te”

Parkta yer alan ağaçlarla birlikte denize doğru yönelen eser paslanmaz çelikten yapıldı. Aynı zamanda bir aynayı da andıran “Haliç Haliç’te”, bulunduğu yerde etrafını içine alıyor, dışarıda olanları, ağaçları, denizi ve Haliç’i içinde yansıtıyor.

“Haliç Haliç’te” için özel tanıtım

Ayşe Erkmen’in işini tanıtmak üzere, 24 Ekim Pazartesi günü özel bir buluşma düzenlendi. Buluşmaya Ayşe Erkmen’in yanı sıra İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, İKSV Güncel Sanat Projeleri ve İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer, Vehbi Koç Vakfı Kültür Sanat Danışmanı ve Arter Kurucu Direktörü Melih Fereli katıldı.

İKSV Genel Müdürü Görgün Taner: “İstanbul Kültür Sanat Vakfı olarak öncelikli hedeflerimizden biri de İstanbul’un uluslararası arenada tarihi mirasıyla olduğu kadar güncel, dinamik üretimiyle de öne çıkan kültür-sanat kentleri arasında yer almasını sağlamak. Bu yıl 17.’sini düzenlediğimiz İstanbul Bienali’nin bu açıdan katkısı büyük. İstanbul Bienali’nin girişimi ve 2007-2036 Bienal Sponsoru Koç Holding’in işbirliğiyle bir kez daha şehrimizde kalıcı olarak sergilenecek bir eserin üretilmesini sağlayabildiğimiz için mutluyuz. Kamusal alanda sergilenen bu tür eserlerin, güncel sanatı kentin dokusuna katmak yönünde çok önemli ve olumlu katkıları olduğuna gönülden inanıyorum. Bienaldeki uzun süreli sponsorluğuna ek olarak bu girişimimizde de yanımızda olan ve bize destek veren Koç Holding’e teşekkür ediyorum” dedi.

Soldan sağa Görgün Taner, Ayşe Erkmen, Bige Örer ve Melih Fereli.

“Ayşe Erkmen kenti görme biçimlerimizi değiştiriyor.”

İstanbul Bienali ve İKSV Güncel Sanat Projeleri Direktörü Bige Örer konuyla ilgili şunları dedi: “Ayşe Erkmen ürettiği sanat eserleriyle kenti ve kamusal alanı görme biçimlerimizi değiştiriyor. ‘Haliç Haliç’te’ isimli yeni yapıtıyla da bizleri İstanbul’un suyla olan derin bağını ve farklı katmanlardaki coğrafi ve tarihsel hafızasını Haliç üzerinden düşünmeye davet ediyor. Balat Hastanesi ile Balat İskelesinin arasındaki Akşemsettin Parkı’nda ağaçların arasına yerleştirdiğimiz bu yalın ama göz kamaştırıcı eseri, günün her anının ışığını ayrı yansıtıyor ve coğrafya algımızı ters yüz ediyor. Ayşe Erkmen’le beraber İstanbul Bienali olarak bu işi gerçekleştirmekten dolayı çok mutluyum.”

Sanatçı hakkında

Almanya ve Türkiye arasında yaşayan ve çalışan Ayşe Erkmen, içinde bulunduğu sosyal ve fiziksel çevreden yola çıkarak mevcut yapı ve durumlara müdahale eden ve onları konumlandıran üretimleriyle tanınan bir görsel sanatçı. Sıklıkla yaşamla sanatı iç içe geçirerek ve gündelik alanları, nesneleri, durumları ve ilişkileri dönüştürerek ya da yeniden konumlandırarak belirsiz mekânlar yaratan Erkmen’in duruma özgü ve bağlama duyarlı işleri, sanatsal üretimlerde gerçekliğin yalnızca izleyici ya da katılımcıyla tamamlanabilen alanlar yaratılmasıyla açıklığa kavuştuğu sosyalleşme modellerine gönderme yapıyor.

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 08:41:05