İstanbul’un önemli endüstri miraslarından Feshane-i Amire, İBB Miras’ın restorasyon çalışmaları sonucunda Artİstanbul Feshane adıyla sanat merkezine dönüştü. Artİstanbul Feshane, içinde 19 küratör, 300 sanatçı ve 400’den fazla eser barındıran ‘Ortadan Başlamak’ sergisiyle kapılarını açtı.
Ev sahipliği yapacağı kültürel etkinliklerin yanı sıra kafe, restoran, mağaza ve yeşil alanlarıyla da İstanbullulara nefes aldırmaya hazırlanan Artİstanbul Feshane, Ortadan Başlamak sergisiyle İstanbullulara kapılarını açıyor. 19 küratör ve 300 sanatçının 400’den fazla eserlerini farklı teknikler ve dönemler üzerinden bir araya getiren sergi; her anın bir başlangıç ihtimali olduğunu müjdeleyen umutlu bir kavramsal çerçeveye yerleşiyor.
Sergiye adını veren Ortadan Başlamak fikri, çoğulluğu ve farklılığı överken, parça ve bütünü hem özerk hem bir arada tahayyül etmeyi öneriyor. Yenilenmek için uygun zamanı ve mekânı beklemenin gerekli olup olmadığını tartışan sergi; şimdi ve burada, geçmişe aynı anda açılan bir geçit bulabileceğimizi düşündürüyor. Paralel etkinliklerle zenginleşerek Artİstanbul Feshane’nin Haliç kıyılarındaki açık ve kapalı alanlarına yayılıyor. Sanatseverleri koparılıp atılanı koptuğu yerden, yıkılanı yıkıldığı yerden başlayarak bağlamaya; “Toplumsalı Yeniden Toplamak” görevini sanatın araçlarıyla düşünmeye davet ediyor.
Sergi, 30 Ağustos tarihine kadar ziyaretçilerini bekleyecek.
“İmar rantı, kupon arazi gibi duyguları ruhumuzda taşımıyoruz”
Kadırga’da yer alan Artİstanbul Feshane’nin açılışına İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı. İstanbul sevdasının güncel yaşamda farklı duygularla ifade edilebildiğini dile getiren İmamoğlu, “Ama biz; imar rantı, kupon arazi vesaire gibi duyguları ruhumuzda pek taşımıyoruz. Biz, miras kavramını önemsiyoruz. Miras önemli. Ama korunursa ve mirasa sahip çıkarsanız önemli. Şayet mirasyedi gibi davranırsanız Allah korusun. Tabii bu tavır ve tarz, şehre bazen çok şey kaybettirebiliyor” dedi. Feshane’nin yeniden hizmete girmesiyle Haliç‘in özel bir sürece eriştiğine vurgu yapan İmamoğlu, “Haliç’i boydan boya tarihle, sanatla, kültürle buluşma noktası haline getiriyoruz” diye ifade etti.
Mekan hakkında
İstanbul’un önemli endüstri mirası yapılarından Feshane-i Amire’nin hikâyesi, 1827 yılında Kadırga Cündi Meydanı’nda fes üretimi yapan bir imalathane ile başladı. 1827-1833 yılları arasında ordunun ve halkın fes ihtiyacını karşılamak üzere geleneksel tekniklerle üretimlerini sürdüren Kadırga’daki Feshane, 1833 yılında Eyüp Defterdar İskelesi’ndeki Beyhan Sultan Sarayı olarak belirlenen yeni yerine taşındı. Taşınma sürecinin ardından yoğun bir faaliyet dönemine giren Feshane’de başta fes olmak üzere çuha, elbise kumaşı, döşeme kumaşı, askeri çizmeler, düğmeler, seccade, halı ve kilim gibi çeşitli tekstil ürünleri üretildi. 1843 yılında Avrupa’dan getirilen yeni makineler ile ilk kez buhar makinelerinin kullanıldığı Feshane kapsamlı bir dokuma fabrikasına dönüştü. 1866 yılında çıkan bir yangında buhar makinesi dışında her şeyini kaybeden Feshane, 1868 yılında aynı yerde yeniden inşa edilerek en yeni makinelerle donatıldı. 93 Harbi sonucunda Bab-ı Seraskeri emrine verilen yapı, “Fes ve Melbusat-ı Askeriye Fabrikası” ismini alarak 1921 yılına kadar askeri idarede kaldı. 1894 yılında güncel ihtiyaçlar doğrultusunda yenilenen Feshane’de “Sanayi Sıbyan Mektebi” açıldı; okulda dokuma derslerinin yanında uygulama eğitimi de verilerek yeni ustalar yetiştirildi. Cumhuriyet dönemiyle birlikte birkaç kez el değiştiren Feshane, 1985’te İstanbul Belediyesi’ne devredildi.
Sergiden fotoğraflar