Fotoğraf sanatında değişim rüzgarları esiyor.
Duvarda ona bakmanız için yalvarırcasına size bakan fotoğrafların yerini küçük boyutlu fotoğraflar almaya başladı bile. Çağdaş dünyanın sürekli yeni bir şeyler görme isteği, sanatçıları eski ve unutulmuş yöntemlerin tekrar elden geçirilmesine yöneltti. Bu rüzgarların resmileşmiş görüntüsü bu ay megafonla duyurulmaya başlandı.
Fransa’nın güneyindeki Arles şehrinde, 1970’den bu yana her yıl düzenlenen Rencontres İnternationales de la Photographie d’Arles, yani Uluslarası Arles Fotoğraf Buluşması, 7 Temmuz tarihinde kurucularından Lucien Clergue’nin kurdele kesmesi ile başladı.
Dünyanın en eski ve en istikrarlı fotoğraf organizasyonu olan buluşma, bu yıl eleştirmenler tarafından daha önceki yıllara göre ”daha az şaşırtıcı” olarak değerlendiriliyor. Bunun birinci sebebi, 2001 yılından beri organizasyonun direktörlüğünü yapan François Hebel’in, yönetim kurulundaki Maja Hoffmann’la yaşadığı şiddetli çatışmalar sonucu geçtiğimiz kasım ayında istifasını vermesi. Hebel’in bıraktığı koltuğu, Musée de l’Elysée’nin direktörü Sam Stourdzé Eylül ayında devralmaya hazırlanıyor. Festivalin daha az şaşırtıcı olmasının ikinci sebebi Hebel’in istifasının nedenini de biraz olsun anlamamızı sağlıyor. Her yıl festivalin önemli bir bölümünün gerçekleştiği, Arles şehrinin eski demir yolu atölyelerinin Maja Hoffmann’a ait Luma Vakfı tarafından satın alınması sonucu festivalin ana mekanlarından biri olan bu alanın kullanımının oldukça daraltılması.
Daha önceki yıllara göre daha küçük olan festivalin bu yılki başlığı ”Parade”. Eskiden hümanist ve dokümantasyon fotoğrafları ile ilgi odağı iken bu yıl daha çok kültürler arası bir organizasyon olma yolunda ilerliyor. Üstelik Hebel, eski yıllarda festival için kuratörlük yapmış kişileri tekrar çağırıp karışık sonuçlar elde etmiş. Mesela geçtiğimiz yıllarda ”The Unseen Eye” sergisiyle çok konuşulan koleksiyoner W.M. Hunt, bu sene de festivalde. Bir çok sergi birbirine benziyor ama bir genelleme yapmak gerekirse ”yeniden kullanılabilir fotoğraf” bu yılın teması diyebiliriz.
Günümüzde fotoğraf çekip göndermenin bir hayli kolaylaşması ne yazık ki fotoğrafçıları yetenekleri konusunda şüpheli durumuna düşürmeye başladı. İnsanlar birbirlerine ”Onun yaptığı neyi yapamıyorum? Çektiği fotoğrafın neresi özel?” gibi sorular yöneltir oldular. Artık kendini herkes bir fotoğrafçı olarak görüyor. Bu da fotoğrafçıların kendilerini amatörlerden ayırmak için hilelere başvurmalarına neden oldu. Çok büyük ve pahalı baskılar, değişik çerçeveler ve fotoğraf kitapları gibi yöntemler devreye girdi. Ama bu yıl bu festivalle daha iyi anlıyoruz ki fotoğraf seçmek (burada koleksiyonerler devreye giriyor), fotoğraf çekmekten daha popüler bir hal almaya başladı. Üstelik artık boyutun da pek bir önemi yok. Duvarda ekstra büyük ölçüleriyle ilgiye muhtaç fotoğrafların yerini, küçük güzeldir teması aldı.
Swirc, Bailey, Perez retrospektifleri
Ünlü set fotoğrafçısı Patrick Swirch, siyasetçilerden ve sanatçılardan oluşan minimalist portreleriyle St. Anne şapelinde ruhani bir yer bulmuş. Daha önce 350 kere İngiltere Vogue dergisini kapaklarını çeken David Bailey, siyah beyaz portreleriyle Swirc ile aynı mekanda. İlk fotoğraf retrospektifini yapacak olan aktör ve film direktörü Vincent Pérez fotoğrafları içinde çalışma alanı olarak sinemayı seçmiş.
Muniz, Belmenouar& Combier : Kartpostal Hayatlar
İşleri için çikolata, reçel, toz şeker gibi farklı malzemeler kullanmayı seven Vic Muniz bu sefer de kişisel aile albümlerindeki fotoğraflardan ve eski kartpostallardan oluşturduğu kolajlarla izleyici karşısında. Muniz bu sergide, geçmişte yaşanmış anıları yeniden derleyerek yeni anılar oluşturmuş.
Tarihçi Safia Belmenouar ve Marc Combier, kartpostal koleksiyonlarıyla Fransa’nın kolonileşme dönemini vurguluyorlar. Kartpostallar koloni ülkelerinde bulunan kadınların egzotik ve erotik tasvirlerini içeriyor. Belmenouar ve Combier ikilisine göre bu kartpostallar siyasi olduğu kadar sömürgeciliği ve cinsiyetçiliği de temsil ediyorlar.
Walther & W.M. Hunt koleksiyonları
Almanya, Afrika ve Asya ağırlıklı 2.500 adet fotoğraf koleksiyonunun bir kısmını festivalde izleyiciyle paylaşan Artur Walther neredeyse bir binayı dolduruyor. Bernd and Hilla Becher, Richard Avedon, J.D. ‘Okhai Ojeikere, Nobuyoshi Araki ve Ai Weiwei’den oluşan seçkinin düzenlemesi eleştirmenler tarafından övgü alıyor. Çünkü seçkide yer alan sanatçıların fotoğrafları karışık yerleştirilmiş ve her fotoğraf bir önce gördüğünüz fotoğrafı sorgular nitelikte. Walther kuratörler için hala bir altın madeni.
Festivalde yer alan tek koleksiyoner tabi ki Walther değil. Alman asıllı Amerikalı yatırım bankacısı W.M. Hunt, 1950 öncesi Amerikalı küçük topluluklardan oluşan koleksiyonuyla bu yıl da festivalde. Çekimleri önceden planlanmış, büyük kameralarla ve profesyonel bir ortamda öğrenciler, denizciler, kulüpler, tarikatlar, meclis üyeleri, korolar, çeteler gibi kalabalıkların bir sıra halinde dizilip çekildiği fotoğrafların derlemesiyle festivalin ilgi odağı. Bunlar birinci anlamını yitirmiş olan fotoğraflar olabilirler ama çok detaylı fotoğraflar. Panaromik yapıda olmalarından dolayı tek seferde çözümlenemiyorlar ve bu nedenle normalden daha fazla süre izleyiciyi önünde tutmaya neden oluyorlar. Kısacası W.M. Hunt bize ”Kim bu insanlar ve onları bir araya getiren ne?” diye soruyor.
Mazzacio & Drowilal, Pistoletto ve Martin Parr& WassinkLundgren: Devrimin Mistisizmi
2013 yılında Musée Nicéphore Niepce ve BMW Residency fotoğraf ödülllerini kazanan Mazaccio & Drowilal ikilisi, ”Wild Style” başlığıyla festivalde izleyici karşısında. Bu sefer çoğunlukla hayvanlar üzerinden basit hikayelerle kendilerine has mizahi bir yaklaşımla hiyerarşik düzeni sorguluyorlar.
Hümanist bir sanatçı olan Michelangelo Pistoletto, aynı zamanda 1960’larda İtalya’da Arte Povera hareketinin öncülerinden. Pistoletto, ”The Third Paradise” ismindeki sergisiyle klasikleşmiş ”ayna” işleriyle doğada gözlenen sistemlerle, sosyo-ekonomik sistemleri karşılaştırıyor.
Martin Parr ve WassinkLundren ekibi, Çin’in 100 yıllık dramatik geçmişini gözler önüne sergidiği ”The Chinese Photobook” adında derleme koleksiyonuyla ilk kez görücüye çıkıyor.
Kısa Kısa…
21 Eylül tarihine kadar devam edecek olan uluslararası fotoğraf buluşması, 2013 yılında 96.000 ziyaretçi 2012 yılında 11.000 ziyaretçiye kapılarını açtı. Bu yılda Heber’in vedasına katılımın yoğun olacağı düşünülüyor. Her zaman olduğu gibi bu yıl da farklı mekanlarda olan sergiler hariç, Arles Antik tiyatrosunda açık havada akşam gösterimleri, konserler fotoğrafçılarla söyleşiler, fotoğraf atölyeleri, imza günleri gibi etkinlikler devam ediyor.
Festivale 50 sanatçı katılıyor. Bunların arasında Mart ayında yapılan yarışma sonucu yeni keşfedilen fotoğraf sanatçılarını da görmek mümkün. Ama festivalin en güzel yanı normalde ziyarete açık olmayan (12. yüzyıla ait bir şapel ve 19. yüzyıla ait endüstriyel binalar gibi) bazı tarihi mekanların festival kapsamında sergileme alanı olarak kullanılması.
Daha detaylı bilgi için resmi internet sitesi: http://www.rencontres-arles.com/
Derleme ve çeviri: Selin Gebeş