72. Berlin Film Festivali François Ozon’un Peter von Kant adlı filmiyle açılışını yaptı. 16 Şubat akşamına dek sürecek olan aşırı fiziksel (her sabah test yaptırınca…) bir festival Rainer Werner Fassbinder’e ilgisi malum Ozon, Petra von Kant’ın Acı Gözyaşları filminin kahramanının cinsiyetini değiştirerek Berlinale’nin ruhuna uygun bir başlangıca vesile oldu.
Claire Denis’nin, Rithy Panh’ın, Paolo Taviani’nin, Denis Cote’nin, Ruth Beckermann’ın, François Ozon’un, Alain Guiraudie’nin, Ali Asgari’nin, Peter Strickland’ın, Darezhan Omurbayev’in, hatta Dario Argento’nun yeni filmleri var, Hong Sang Soo’nun sadece bir filmi var (herhalde diğeri Cannes’dadır), dünyanın her yerinden kadınların filmleri var, bundan sonra isimlerini bileceğiz, Sundance Film Festivali’nde En İyi Yönetmen seçilen Maryna Er Gorbach’ın Klondike’ı var, Radu Jude ile Lucrecia Martel kısa film yapmış, 52. yılına ulaşan Forum’un kurucuları olan Erika ve Ulrich Grigor hakkında belgesel çekildi, Myanmar Film Kollektifi’nden Myanmar Günlükleri izleyip o ülkede olanları öğreneceğiz ve daha neler neler göreceğiz, dediler, koştuk geldik!
72. Berlin Film Festivali, François Ozon’un Peter von Kant adlı filmiyle açılışını yaptı. 16 Şubat akşamına dek sürecek olan aşırı fiziksel (her sabah test yaptırınca…) bir festival Rainer Werner Fassbinder’e ilgisi malum Ozon, Petra von Kant’ın Acı Gözyaşları filminin kahramanının cinsiyetini değiştirerek Berlinale’nin ruhuna uygun bir başlangıca vesile oldu.
Festivalin resmi galaları ve basın gösterimleri erken bitecek, ben hem geç geldim hem hem kapanışa kalmadan döneceğim, dolayısıyla daha az film izleyeceğim… Bu yılki motivasyonum, az olsun öz olsun! Fakat jürilerin işleri gerçekten çok zor, bu kadar kısıtlı zamanda bu kadar çok film izlemenin baskısını hissedecekler.
Festivallerde olağanüstü hal sürüyor
İki yıldır festivallerde olağanüstü hal deneyimliyor film endüstrisi… Berlin Film Festivali, 2020 yılında pandemi ilan edilmeden hemen önce gerçekleştirildiğinde, festivalin merkezi olan Berlinale Palast ve CinemaxX yakınındaki alışveriş merkezi tadilata girdiği için herkesin derdi restoran ve cafelerde yer bulunmamasıydı! Nereden bilebilirdik öyle tıkış tıkış mekanlarda oturmanın tek sakıncasının grip kapmak olmadığını.
3 Mart’ta sona eren festivalden dönüşte bütün dünya kapandı ve diğer festivallerin birçoğu iptal edildi, ertelendi, program küçülttü, ya çok az konuk kabul etti ya hiç almadı… 71. Berlin Film Festivali yeni bir salgın dalgasının ve bitmek bilmeyen varyantların türediği bir döneme denk gelince çevrimiçi düzenlendi. O arada sıcak mevsimlerde açık havada düzenlenme avantajı kullanan Venedik ve Cannes gibi rakiplerin bir nebze de olsa normalleşmesinin ardından 72. Berlin Film Festivali olağanüstü tedbirler alarak fiziksel bir festival yapmakta ısrar etti. Avrupa Film Pazarı – EFM çevrimiçi gerçekleştirilse de festival salonlara döndü.
Türkiye’den ortak yapımlar
Night M. Shyamalan’ın başkanlık edeceği üyeleri çokkültürlü sinemacılardan oluşan jürinin değerlendireceği Altın Ayı adayları arasında Rabiye Kurnaz gegen George W. Bush (Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı) hemen dikkat çekiyor. Deneyimli Alman yönetmen Andreas Dresen, oğlu haksız yere köktendinci militan olduğu iddiasıyla tutuklanıp Guantanamo’ya hapsedilince yeri göğü ayağa kaldıran, ünlü insan hakları savunucularının destek verdiği Rabiye Kurnaz ve ailesinin öyküsünü anlatan bu film tamamen Almanya yapımı. Kurnaz’ı Türkiye kökenli Alman oyuncu Meltem Kaptan canlandırıyor.
Almanya’da yaşayan Cem Kaya’yı 70’li ve 80’li yılların Türkiye yapımı trash filmlerini ele aldığı Remake, Remix, Rip Off adlı belgeseliyle tanıdık. 2010 yılında da Arabeks (yazım yanlışı değil!) ile bir zamanların akımını anlatmıştı. Aşk, Mark ve Ölüm adlı Almanya yapımı yeni belgeselinin dünya prömiyeri Panorama Belgesel bölümünde gerçekleştirilecek. Kaya, Almanya’daki Türkiye göçmenlerinin ikinci ve üçüncü kuşağının yaptığı müziği konu alan belgeseliyle altkültür çalışmalarına bir yenisini ekledi.
Festivaldeki Türkiye ortak yapımları Panorama bölümünde yer alıyor. Rusya, Slovenya ve Türkiye işbirliğiyle çekilen Michael Borodin imzalı Produkty 24, Moskova’da bir markette, Özbek işçilerin köle gibi çalıştırılmasını anlatan sosyo-politik bir eleştiri. 2018’de Ya Normalniy adlı kısa filmi Cannes Film Festivali Eleştirmenlerin Haftası’nda gösterilen Borodin, Özbekistan’da doğup büyümüş bir Rus yönetmen.
Savaş karşıtı bir film: Klondike
Maryna Er Gorbach adına Türkiyeli izleyiciler yabancı değil. Kendi gibi yönetmen ve yapımcı olan eşi Mehmet Bahadır Er ile birlikte filmler yapan Ukraynalı Gorbach, İstanbul’da yaşıyor. Her şeyin yıkımı anlamına gelen savaşın ortasında hasar görmüş bir evde kalan ve dış dünyayla bütün bağlantıyı sağlayan araçlarına el konmasına rağmen umudu, geleceği, yuvayı simgeleyen farklı bir direniş öyküsü anlatıyor.
Bir cephesi olmayan, askeri hedeflerle sivil yerleşimleri ayırt etmeyen, ordular kadar sivilleri birbirine düşüren kirli bir savaşta hayatta kalmanın anlamı Gorbach’ın duyarlı yaklaşımı ve özenli mizanseniyle izleyenin içine işleyen bir filme dönüşüyor.
Klondike’ın en çarpıcı yanı duygusal olmadan duyguları aktarabilmesi. Kimin dost kimin düşman olduğu belirsiz bir ortamda geçen, kurgunun son aşamasındayken İstanbul’da izlediğim bu filmi bir kez de Berlin’in teknik donanımları kaliteli salonlarından birinde izleyeceğim ve dünya prömiyerini yaptığı Sundance Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan Maryna Er Gorbach’ın sinemasını daha iyi takdir edeceğim.