İstancool festivalinin şüphesiz en ilgi çekici katılımcıları arasında Amerikalı sanatçı Peter Beard ve Etiyopyalı top model Liye Kebede vardı. Moderatörlüğünü Ertuğrul Özkök’ün yaptığı paneli, Sinem Yörük izledi.
Peter Beard ve Liya Kebede konuşmasının moderatörlüğünü yapan Ertuğrul Özkök çok yaşasın.
Doğrusu akıllara durgunluk verici bir performans sergiledi.
Konuşmayı “bazı insanlar vardır şanslı doğar belki şanssız olabilir bazıları şanssız doğup şanslı olur” diyerek açtı. Böylelikle solunda oturan Beard için ‘zengin doğan şanslı adam’ demiş oldu.
Ve “senden nefret ediyorum” diyerek söze başladı. Çünkü Beard çok yakışıklıydı. Zengindi. Hayatında birçok güzel kadınla birlikte olmuştu. Arkadaşları The Rolling Stones, Truman Capote, Francis Bacon’dı.
Ondan nefret eden ve onunla ilgili her türlü magazin bilgiye sahip ve tamamen bunlarla ilgili konuşma heveslisi moderatörüne rağmen Beard stilini konuşma boyunca hiç bozmayacaktı. İlk kez 1955 senesinde Kenya’ya gidişinin öyküsünü anlattı. Nedenini hayvanlarla daha yakın olabilmek, onları anlamak ve New York’un tüketim halinden uzaklaşmak olarak özetledi. Bunun üzerine Özkök, ‘ben de gittim Afrika’ya’, “peki son zamanlarda tekrar gittin mi” diye hayatının yarısını orada geçiren Beard’i bir kez daha sorularıyla şaşırtmayı başardı.
Sanatçı bana kalırsa büyük bir sarkazmla “zaten buraya oradan geldim” dedi.
Ve Beard gezegenimizle ilgili ekolojik kaygılarından bahsetmeye koyuldu. İlk kez Kenya’ya gittiğinde nüfusun 500 bin, şimdiyse 40 milyon olduğuna dikkat çeken Beard, fillerin davranışlarının insanoğluna benzediğini, yıllar içinde ağaçlardan beslenen fillerin artık tüketecek ağaç bulamadığını dolayısıyla nesillerinin tükendiğini ifade etti. İnsanların da durumu tamamen böyleydi.
Ertuğrul Özkök, insanoğlunun geleceğiyle ilgili kaygılarını ifşa eden Beard’le empati yapmak yerine “Peki The Stones ile turnede takılmak nasıldı?”, “Francis Bacon nasıl biriydi” gibi sorular sormayı sürdürdü. Sonrasında top model Liya’ya dönerek “Sen de Etiyopyalı olarak şanssız doğup şanslı olanlardansın, çok güzel bir Top Model’sin ve hayır işleriyle uğraşıyorsun. Oralar nasıl?” diye sordu. Liya da tıpkı Beard gibi kesinlikle biz izleyicilerden çok daha sabırlı ve nazik davranarak konuşmasını Özkök’ün ilginç olmaktan çok uzak sorularından bağımsız tamamlayacaktı. Örneğin Liya, her saat başı kadınların doğum sırasında öldüğü coğrafyasına dikkat çekerken moderatör ona “New York’ta yaşamak nasıl “, “Afrika’da son dönem açlık eskiye oranla nasıl” diye sormaktan imtina etmeyecekti. Hatta arada Beard’i ihmal ettiğini hissedip ona dönüp “Andy Warhol ile takılmak nasıldı?” diye soracaktı.
Ve bir panel de böyle bitecekti.
İstancool’un en cool olmayan paneli yakıştırmasını hak ederek…