A password will be e-mailed to you.

Üçüncü Yeni ifadesi krizi üzerine düşünmeye ve sorular sormaya devam ediyoruz. Bu kez Korku Yokuş Aşağıydı kitabının yazarı genç edebiyatçı Anıl Mert Özsoy’dan görüş aldık.

 

Edebiyatta İkinci Yeni tam olarak ne ifade ediyordu, ya da ediyor?

İkinci Yeni‘yi Türkçe şiir geleneğinde bir devrim olarak yorumlamakta beis görmüyorum. Söz dizimi, biçim denemeleri ve ele aldıkları temalarla geleneği parçalayan ama yer yer içinde olmaktan da çekinmeyen cesur bir hareketti. Edebiyat akımlarının kendilerini var etmelerindeki en önemli noktanın bir önceki akımı yok etme kaygısı gütmeden yıkması ve yeni bir sesle ortaya çıkması gösterilebilir. İkinci Yeni bunu hakkıyla yaptı.

 

Bunu müziğe taşımayı nasıl yorumluyorsun?

Sanat disiplinleri arasındaki ortaklık her zaman ilgimi çekmiştir. Bunu başarıyla uygulayabilen sanatçılara büyük saygı duyuyorum fakat her sanat disiplininin kendine has ana izlekleri var. İkinci Yeni akımının yarattığı anlatım biçimi müziğe taşınırken maalesef müzisyenler zayıf kaldı. Müziğin yalnızca söz ya da beste olmadığını dikkate alacak olursak, sözde kurulmak istenen yenilik kendisini bestede var edemedi. Bir önceki kuşağını yıkan ve üzerine yeni bir şey inşa eden bestelere rastlamak günümüz müziğinde güç.

İkinci Yeni akımının yarattığı söz oyunlarını, anlatım biçimlerini, şarkı sözlerine çok başarılı taşıyan ekipler oldu ama bir dinleyici olarak asıl beklediğim bestelerde yenilikti. Nasıl ki İkinci Yeni, yazıyı asıl izleği kabul edip sözü değiştirdiyse, müziğin de asıl işinin nota düzleminde bir yenilik olduğunu düşünüyorum.

 

“Üçüncü Yeni yeni bir söyleyiş yarattı: Kentli arabeski”

Sence bu adı geçen isimler müzik dünyasının Üçüncü Yenileri mi?

Adı geçen grupların ve kişilerin çıkış noktalarına bakmak gerekli. Diyalektik bir gözle süreci okursak, Kesmeşeker‘in ilk albümlerinden bu yana gelen ve Gezi sonrası üst düzeye çıkan yeni akımın neye karşı çıktığını iyi okumalıyız.

Üçüncü Yeni neye karşı çıkıyor? Müzikte eleştirdikleri akademik bir durum mu var yoksa sezgisel bir karşı çıkış mı? Benim hissettiğim ikincisi… Tabiri caizse Üçüncü Yeni, Gezi sürecinden sonra yaşanan yılgınlık ve yenilginin orta sınıf, beyaz yakalı, laik tavırlı müziğini yapıyor. Varoluşun temele oturduğu kent müziği demek daha doğru olabilir. Kendisinden önceki kent müziğini eleştirmek yerine aynı izlek üzerinden “kendince” bir söyleyişi takip ediyor. Bunu yeni bir akım olarak kabul etmek bir önceki akım oluşumlarına bakınca haksızlık oluyor.

Bu süreçte kimseye haksızlık da etmek istemem. İçlerinde keyifle dinlediğim, takdir ettiğim sanatçılar var. Burada başka bir başarıya dikkat çekmek tartışmanın sürekliliği için faydalı olabilir: Üçüncü Yeni olarak adlandırılan bu sanatçılar ana akım medyanın şaşalı pazarlamasının içerisine düşmeyerek popüler oldular. Her yanıyla zor bir süreçti ama birçoğu bu durumu çok iyi kotardı ve özgünlüklerinden ödün vermediler. Takdiri fazlasıyla hak ediyorlar.

Yine İkinci Yeni’den yola çıkarak ele alırsak, İkinci Yeni’nin topluma uzak görünen -belki de kuşağında ilk etapta anlaşılmayan- bir şiir anlayışı vardı fakat dipten akan diri bir siyasi tavırları da söz konusuydu. Üçüncü Yeni, çağına karşı sorumlu olma durumunu ne kadar gerçekleştirebildi? Bunu yaptıkları eserlerle ölçebiliriz ve sınıfta kaldıklarını görmek uzak değil. Bu bir zorunluluk mudur, diye sorulabilir. Burada son söz sanatçıya ait ama bir dinleyici olarak sanatı böyle bir beklentiyle takip ediyorum. Üçüncü Yeni’nin içinde bulunduğu bir diğer girdap da arabesk… Buradan eleştirel bir anlam çıkarma derdinde değilim, aksine savunucusuyum. Arabesk, varoş kültürün kendini var ettiği müzik tarzı ve sınıfsal bir zeminde yer alıyor.

Üçüncü Yeni, yeniden kurmaya çalıştığı sözler ve alışılagelmiş müzikler üzerinden ilerlerken yeni bir söyleyiş yarattı: Kentli arabeski… Burada sınıfa özgü durumları ve duygu hallerini çok iyi verdi. Yaşanılan tarihi sürece bakarsak Gezi sonrası kuşak ile 80 sonrası şairleri birbirlerine duygu durumu noktasında yakın buluyorum. Aynı mağlubiyet duygusu burada da söz konusu. “Okumuş, kültürlü” solcuların devlete yenildiği anın müziği ve şiiri kol kola girmiş gibi.

Adı geçen müzisyen ve grupları şu an yeni bir akım ve Üçüncü Yeni olarak adlandırmak için çok erken. Söze yaklaşımlarıyla İkinci Yeni’ye selam çakan, aktardıkları duyguyla 80 sonrası şairlerini yaşatan bir kuşak demek daha doğru olacaktır.

Yeni kuşak için, Üçüncü Yeni bir ihtimal değil ama varlıkları hoş bir seda.

 

İLGİLİ HABERLER

O Paketine Sığmam / Üçüncü Yeniyi Tartışıyoruz I

Kalben: Garip akımından etkilendim

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 11:30:26