A password will be e-mailed to you.

Bu yıl yirmincisi düzenlenen Adana Altın Koza Film Festivali’nin açılışı, 17 Eylül’de gerçekleştirilen görkemli bir törenle yapıldı. Merve Genç, Altın Koza izlenimlerini Sanatatak okurlarıyla paylaşıyor.

Bir hafta boyunca sürecek Altın Koza heyecanı başladı. Uzun yıllar ara verse de yirminci yaşına ulaşan Adana Uluslararası Altın Koza Film Festivali her zaman olduğu gibi yarışma heyecanı yaşayan filmlerin yanı sıra dünyanın dört bir yanından yapımlar, dünya festivallerinden ödüllü filmler, kısalar ve belgesellerden oluşan zengin bir programla karşılıyor sinemaseverleri. 

Festivalin ilk günü gözler açılış gecesindeydi; çünkü Dört Yapraklı Yonca olarak anılan, ama çok sık aynı karede göremediğimiz Yeşilçam’ın kraliçeleri Adana’daydı. Fatma Girik, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit ve Türkan Şoray; Sinan Tuzcu, Yetkin Dikinciler, Halit Ergenç ve Yiğit Özşener kavalyeliğinde kırmızı halıda göründüklerinde Adana halkı için de heyecan doruğa ulaştı. Dört Yapraklı Yonca ile fotoğraf çektirmek, bir kez olsun elini tutmak isteyenlerle kısa bir izdiham yaşandı. Bu nedenle biraz rötarlı başlayan açılış töreninin düzenlendiği Merkez Amfi Tiyatro’da, Adana halkının yoğun ilgisi devam etti. Oturacak yer bulmanın güç olduğu tören, festival programında yer alan filmlerin ve yarışma jüri üyelerini tanıtımıyla başladı.

Gecede Yeşilçam film müziklerinden oluşan bir repertuarla Göksel sahne aldı. Sıra Dört Yapraklı Yonca’yı sahneye davet etmeye geldiğinde, sinemamızın duayenleri, her biri için hazırlan özel videolar sonrası kavalyeleri ile birlikte birer birer sahnede yerlerini almaya başladı. Her biri, birbirinden heyecanlı, mutlu, gururlu ve sevgi dolu bir şekilde kendilerini dakikalarca alkışlayanları selamladı, duygularını paylaştı… Açıkçası Dört Yapraklı Yonca’nın kavalyeleri olarak Kadir İnanır, Ediz Hun, Cüneyt Arkın ve Tarık Akan’ı gözlerim aradı…

Konfetilerin ve havai fişeklerin eşlik ettiği gece Dört Yapraklı Yonca’ya takdim edilen plaketlerin ardından Göksel’in bir kez daha sahnede görünmesiyle sona erdi. Açılışıyla Yeşilçam’a selam çakan festival, ikinci gününde yeni dönem Türk sinemasının örneklerinin yer aldığı yarışma heyecanı yaşayan filmlerle başladı.

Reha Erdem imzalı Jin sinemaseverlerle buluşan ilk yapım oldu. Reha Erdem, Jin’le tam da içinde bulunduğumuz süreçte hepimizin akıllarındaki soruyu dile getiriyor. Filmi 17 yaşındaki Jin adlı bir gerillanın dağlardan inmeye ve İzmir’de yaşayan amcasının yanına gitme çabasını anlatıyor. Tabii ki bu hiç kolay olmuyor, çünkü artık Jin aynı zamanda örgütten de saklanmaya çalışıyor.

Kaz Dağları ve Toroslar’da çekilen filmin başrolünde ise ilk oyunculuk deneyimini yaşayan ve hayranlık uyandıran performansıyla Deniz Hasgüler yer alıyor. Reha Erdem sinemasında her zaman olduğu gibi bir diğer başrolse uçsuz bucaksız doğa…

Yarışmada daha çok film izleyeceğiz ama Jin seçkide yer alan güçlü adaylardan…

Günün ikinci filmiyse Teslimiyet ile tanıdığımız Emre Yalgın imzalı Hadi Baba Gene Yap oldu. Mustafa Avkıran ve Melih Selçuk’u başrollerde izlediğimiz film, çocukken yaşadığı trajik bir olay nedeniyle ailesinden uzakta büyüyen ve askere gitmeden önce ailesine gelen Murat’ın hikâyesini anlatıyor. Bir yandan aile içi bir hesaplaşma diğer yandan da askerden kaçmaya çalışan Murat’ın hikâyesi maalesef bizi sarıp sarmalayamıyor.

İlk filmiyle dikkatimizi çeken Emre Yalgın bu başarısını sürdürmeyi başaramamış gibi gözüküyor.

Yarışma için 10 film daha izleyeceğiz ve Beki Probst’un başkanlığını yaptığı jürinin kararını cumartesi akşamı düzenlenecek törenle öğreneceğiz… Bugünün filmleri ise Köksüz, Yarım Kalan Mucize ve Yozgat Blues olacak.

Son olarak bir not daha ekleyelim film sonrası gerçekleşen film ekibi ve halk buluşması ise her zaman olduğu gibi yoğun ilgiyle ve Adana halkının cesur sorularıyla devam ediyor. Ben de Altın Koza’nın nabzını tutmaya devam edeceğim…

Hoşçakalın…

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 15:40:26